|

"Teşvik uygulamaları getireceğiz"

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çelik, iş kazalarıyla ilgili, "Hassasiyet ve farkındalığı oluşmuş işadamı ile oluşmamış işadamı arasında fark olması gerekiyor. Dolayısıyla bazı teşvik uygulamaları getireceğiz" dedi.

Aa
00:00 - 23/09/2014 Salı
Güncelleme: 00:37 - 24/09/2014 Çarşamba
Yeni Şafak
"Teşvik uygulamaları getireceğiz"
"Teşvik uygulamaları getireceğiz"

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Soma faciası ve asansör kazasına değinerek, ''Karşımıza çıkan tablo, bu kazalar devam ediyor Türkiye'de. Bu kazaların devam ettiği, bu fotoğrafların gazetelerin manşetlerini süslediği bir ülke, kalkınmış bir ülke olamaz. Kimseyi inandıramazsınız. Bundan çıkmamız gerekiyor'' dedi.

Çelik, İntes ve Yol -İş Sendikası'nın ortaklaşa düzenlediği ''Çalışma Hayatında Son Gelişmeler'' konulu toplantıda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin ve çalışma hayatının yoğun bir gündemi olduğunu belirterek, bölgedeki olaylar, küresel ekonomideki durağanlığa rağmen, Türkiye'nin başarılarına başarı kattığını söyledi.

Türkiye'de 2002 yılından bu yana, İş Kanunu'ndan Sosyal Güvenlik Reformuna, genel sağlık sigortası düzenlemesinden, istihdam üzerindeki yükleri azaltan pakete kadar, çalışma hayatında çok önemli adımlar atıldığını anlatan Çelik, çalışma hayatındaki örgütlenmenin önemine değindi.

Türkiye'nin ücret sendikacılığını, tahripkar sendikacılık anlayışını mutlak suretle artık geride bırakması gerektiğini vurgulayan Çelik, ''Bu tarz modası geçmiş, geçerliliği olmayan, et-tırnak olduğunun farkında olmayan sendikacılık anlayışı... İşçiyle işvereni artık birbirinden ayırmak mümkün mü? Değil. Oturup uzlaşmaya, diyaloğa dayalı bir sendikacılık anlayışının, yalnız ücreti değil, ücretin yanında başka hakları da konuşabilen bir sendikacılık anlayışının mutlaka oturması gerekiyor'' dedi.

Asgari ücretin bir koruma ücreti olduğunu, geçim ücreti olmadığını ifade eden Çelik, ''Asgari ücreti hele çok tehlikeli işlerde, inşaatta olsun, madenlerde olsun, nakliyede olsun, asgari ücreti bir geçim ücretine dönüştürme anlayışı kabul edilebilir bir anlayış değildir. Çünkü asgari ücret bir taban ücrettir, bundan aşağı teklif edilemez anlamına gelen bir ücrettir'' şeklinde konuştu.

İşçisiyle işvereniyle, yargısıyla idaresiyle çalışma hayatının son derece önemli olduğunu vurgulayan Çelik, ''Burada alınacak olan kararlar, oluşacak kanaatler bizi geleceği taşımak durumundadır'' ifadelerine yer verdi.

Dilimiz tutuldu

AB standartlarında bir İş Sağlığı Güvenliği Yasası çıkardıklarını anlatan Çelik, kamu çalışanlarına toplu sözleşme hakkını getirdiklerini söyledi.

Çelik, ''Şimdi önümüzde, yabancıların çalışma izinleriyle ilgili bir düzenlemeyi tamamladık. Sosyal taraflarla henüz görüşemedik, önümüzdeki dönem içerisinde görüşüceğiz. Özellikle iş sağlığı güvenliği ve çalışma hayatındaki sıkıntılarla ilgili belirlediğimiz bazı önemli ve temel konuları, yabancıların çalışma izinleri yasasıyla birlikte kısa zaman içerisinde parlamentoya taşıyacağız'' dedi.

Türkiye'nin çalışma hayatındaki önemli düzenlemeleri yasalaştırdıklarını, bu dönem içerisinde Türkiye'nin her alanda 3-4 kat büyüdüğünü anlatan Çelik, müteahhitlik alanında destan yazıldığını, istihdam konusundaki başarılara bütün ülkelerin gıpta ile baktığını kaydetti. Bütün bunların istikrar ve güven ortamında olduğuna dikkati çeken Çelik, şöyle devam etti:

''Güzel şeyler, Türkiye'nin büyümesi, gelişmesi, çalışma hayatında ve sosyal güvenlikte bu önemli reformlar gerçekleşiyor. Çok güzel ama diğer taraftan başarılarımıza adeta bir sünger çeken Soma olayı ve asansör faciası karşısında dilimizin tutulduğunu, söylenecek bir şey kalmadığını da burada ifade etmek istiyorum. Yani bu kadar başarılar, bu kadar önemli gelişmelere sahne olan Türkiye'ye yakışmayan görüntüler olduğunu bir kez daha burada belirtmek istiyorum. Büyüyelim mi? Büyüyelim tabi ama önlemlerle büyüyelim. Takdir Allah'tan efendim ama tedbir insandan. Tedbiri alacaksınız, tedbir almadan takdire havale etmek kolaylığına kaçma lüksümüz olamaz. Bizim görevimiz gerekli önlemleri almaktır. Ondan sonra takdir neyse zaten olacak.''

Hiçbir maddi kazancın insan hayatından daha değerli olmadığını vurgulayan Çelik, kendilerinin insanı merkezi alan, merkeze oturtan programlar yaptıklarını, ancak yaşanan olaylara bakıldığında bazı alanlarda bunun gerçekleşmemesinin üzüntüsünü yaşadıklarını ifade etti.

2012 yılında İş Sağlığı Güvenliği Yasası'nın yürürlüğe girdiğini hatırlatan Çelik, son dönemde medyada çok dillendirilen 167 ve 176 sayılı İLO sözleşmelerinin Bakanlar Kurulu olarak imzalarının tamamlandığını, Ekim ayıyla birlikte Meclise geleceğini söyledi.

Bu kazaların devam ettiği ülke, kalkınmış bir ülke olamaz

İş sağlığı ve güvenliği konusunda yasanın gerekli mevzuat düzenlemelerinin olduğunu, her türlü önlemlerin alındığını anlatan Çelik, şu değerlendirmelerde bulundu:

''Maden faciasının meydana geldiği yerde bu yasayla iş güvenliği uzmanlarını bulundurmayı getirmişiz çalışan sayısına göre. Maden Kanununa göre, maden mühendisini bulundurmayı getirmişsiniz, 24 saat orada duracaklar. İnşaat açısından bakarsanız, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bünyesinde yapı denetim firması, onun teknik olarak temelden çatıya kadar yapılması sorumluluğunu üstlenen yapı denetim firması var. Fenni mesul var, işin sahibi var, eğer konu asansörse asansör firması var, Makine Mühendisleri Odası var, Sanayi Bakanlığı var. Var, var, var herkes var. Fakat karşımıza çıkan tablo, kazaya baktığımızda, bu kazalar devam ediyor Türkiye'de. Bu kazaların devam ettiği, bu fotoğrafların gazetelerin manşetlerini süslediği bir ülke, kalkınmış bir ülke olamaz. Kimseyi inandıramazsınız. Bundan çıkmamız gerekiyor. Eksiklik nerede? Eksikliklik az önce başkanlarım konuşuyorlar. Efendim yahu bir günah keçisi aranıyorsa buyrun Çalışma Bakanlığı. Hiç mahsuru yok, ben bundan gocunmam. Ben işimi en iyi şekilde yapmanın mücadelesini veriyorum. Eksiğini gediği bırakmama konusunda gecemizi gündüzümü harcıyoruz. Fakat sen kömürde 1,5 milyon ton üretecekken, eğer yılda 3 milyon ton üretirsen, hesabı vereceksin. Yok böyle bir şey, böyle yağma yok. Sen asansörü kurup, binayı kat kat yükseltiyorsan, eyvallah, eline sağlık, yüreğine sağlık. Binalar yüksek, ülkemiz de yükselsin ama bunu yükseltirken, asansörü yükseltirken 50 liralık durdurucuyu takamıyorsan, yapmasan daha iyi inşaatı.''

Bir çok kesimin sorumluluğu bulunduğunu, ancak farkındalığı olmadığını belirten Çelik, ''Herkesin sorumlulukları belli ama maalesef farkındalığın olmamasının getirdiği bir sorunla karşı karşıyız'' dedi.

Kendilerinin farkındalığı oluşturmak için işverenlerin önünü açacaklarını anlatan Çelik, cezanın da müfettişin de yasanın amacının da farkındalığı oluşturmak olduğunu söyledi. Çelik, iş sağlığı güvenliği konusunun sadece bir kanuni, yasal bir konu değil, insani ve vicdani bir sorumluluk olduğunu bilmemiz gerekir'' dedi.

İş sağlığı güvenliğine harcanan her kuruş itibarı artırır

Çelik, ''Vicdan mı, cüzdan mı? Mal mı, Can mı? Böyle mukayeseleri doğru bulmuyorum. Tabii ki can. Tabii ki önce vicdan. Bu konuları da tartışma konusu şeklinde, mukayese konusu şeklinde ele almanın doğru olmayacağını düşünüyorum'' dedi.

İş sağlığı güvenliğine harcanan her kuruşun işyerinin itibarını artıracağını, aynı zamanda çalışanların istikbaline de yatırım olacağını ifade eden Çelik, güvenli bir ortamda hem işçinin hem de işverenin kazanacağını söyledi.

İşverenlerin mevzuatın gerekli kıldığı tedbirleri almakla, çalışanların ise tedbirlere harfiyen uymakla yükümlü olduğuna dikkati çeken Çelik, ''Şimdi bu önümüzdeki düzenlemelerde ceza geliyor ama teşvik de getiriyoruz. Ölümlü kaza yok... Bu konuda hassasiyet ve farkındalığı oluşmuş işadamı ile oluşmamış işadamı arasında fark olması gerekiyor. Dolayısıyla bazı teşvik uygulamalarını bu önümüzdeki düzenlemeyle getireceğiz'' dedi.

10 yıl önce