|

Erkek ve kadın hastaların DİKKATİNE!

Kadınların ve erkeklerin hastalıklara yaklaşımı birbirinden farklılık gösteriyor. Hastalığa verilen tepki, bu hastalığın ne olduğu ve kişinin bulunduğu ortama göre değişiyor. Kadınlar yaşadığı sağlık sorunu ile ilgili araştırmalar yapıp ilaçlarını düzenli almaya çabalarken, erkekler aslında korkuyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 26/02/2015 Perşembe
Güncelleme: 22:08 - 25/02/2015 Çarşamba
Yeni Şafak

Kadınların ve erkeklerin birçok konuda farklı algıları olduğu gibi hastalık algıları da farklı. İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi  Prof. Dr. Sedat Özkanbu algı farklılıklarını ve doğurabileceği sorunları anlattı. 


Erkek reddediyor, kadın kader diyor !

Hastalığa verilen tepki, bu hastalığın ne olduğu ve kişinin bulunduğu ortama göre değişiyor. Kadınlar yaşadığı sağlık sorunu ile ilgili araştırmalar yapıp, ilaçlarını düzenli almaya çabalarken, erkekler daha farklı yaklaşım sergileyebiliyor. Hastalıklara verilen tepkide kişinin nasıl bir yapısı olduğu ve sağlık sorunun ne olduğu büyük önem taşıyor. Kronik bir hastalık olan diyabet ile organ kaybına verilen tepki birbirinden farklılık gösteriyor. Psikolojik olarak hastalığın algılanış şekli ve kişinin içinde bulunduğu durum, aile,yakın çevre ve sağlık ekibinin hastalığa ilişkin tutumları da önemli. 

Erkekler hasta olmaktan korkuyor

Erkekler, hastalığı ve cerrahi girişimleri kendi yeterlilik, özgüven ve narsisizmine bir darbe olarak algılıyor. Bu nedenle erkekler kadınlara kıyasla hasta olmaktan daha çok korkuyor. Bir erkek olacağı ameliyatın cinsel hayatına nasıl yansıyacağını düşünürken kadın ise ameliyatın çocuklarına olan etkisini düşünüyor.

Erkek inkar ediyor, kadın evhama kapılıyor

Toplumun yapısı da         erkeğin hastalığa yaklaşımını etkileyen önemli bir faktör. Ataerkil yapı gereği erkek çalışan ve evin geçimini sağlayan kimliğinde, kadın ise bakım veren rolünde. Bu nedenle erkekler daha çok girişimci ve atak olurken, kadınlar ise daha özverili ve toparlayıcıdırlar. Erkek, hasta olunca inkarcı ya da reddeden bir tutum benimserken; kadınlar daha evhamlı, kaderci bir tavır ortaya koyarlar. Her iki cinsiyetin de yaşam engellerine verdiği tepki birbirinden farklı.

Cerrahi işlemler erkeklerin psikolojisini bozuyor

Cerrahi girişimlerde erkeklerin psikolojik restorasyonu genelde kadınlardan daha zordur. Estetik görünüme abartılı önem atfeden kadınlar bir istisnadır. Herhangi bir ameliyatı olmak durumunda olan bir kadın, hastalığı çok daha kısa sürede kabullenir  ve ameliyat sonrası günlük yaşamını daha kolay yoluna koyar ve  hatta  hayata  kaldığı yerden devam eder. Erkek içinse ameliyat sonrası hayat biraz daha zorlaşır.  Kendini yarım insan hissetmeye başlayan erkeklerin çoğu cerrahi girişimi yeterliliğine ve erkek potansiyeline bir darbe olarak algılar. Özellikle organ kaybı söz konusuysa travma süreci daha komplike ve karmaşık seyreder.


Hastalıktan ders alınmalı

Hastalar cerrahi işlemleri, bedenlerine olduğu kadar ruhlarına, yeterliliklerine, geleceklerine ve egolarına da bir darbe olarak algılıyor. Bu kişilere, yeni bedenlerine uygun yeni bir ruh, yeni bir ego ve işlevsel yeni bir yaşam sağlanmalıdır. Hastalığın yarattığı kriz ve kayıplardan doğru muhasebe ve değerlendirme yapılarak, daha pozitif bir ruh halinin çıkarılması çok önemlidir. Krizler karşısında daha deneyimli, daha güçlü ve daha dirençli bir yapının oluşturulması gerekir. Kişiler psikolojik olarak daha çok yapabildiklerine odaklanmalı, yaşam ile zihinsel ve duygusal olarak yeni bağlar kurmalıdır. Sol kolu kırık bir hasta, sağ kolunu kullandığı ölçüde zaman içerisinde daha iyi olacaktır. Çöküntüye giren bir ruhun bedeni daha kolay çökerteceği unutulmamalıdır. 


Tıbbi ve ruhsal tedavi eş zamanlı yapılmalı

Hastalıklar ve operasyonlar sadece hastayı değil, hastanın ailesini ve yakın çevresini de etkiliyor. Aileler genellikle hastalıkla nasıl baş edeceğini bilemeyebiliyor ve bir kısmı  da abartılı bir koruyuculuğa yöneliyor ve kişinin rehabilitasyonunu güçleştiriyor. Bir kısmı da cesaret verelim derken hastayı daha zor duruma sokabiliyor. Kronik bir hastalık ya da ameliyat sonrası uzmana danışmak, bedensel ve ruhsal rehabilitasyonun uygulanması çok önemli. 


Anne ya da baba kaybının etkisi

Babasını ya da annesini kalp krizi sonucu kaybeden bir evlat, yaş ve yaşam dönemine göre çeşitli psikolojik tepkiler ortaya koyar. Kronik hastalıklarda kişiler elimizden geleni yaptık duygusunu yaşayabilirler; ani kayıplarda ise daha dramatik durumlar gelişir. Çocuklarda ciddi yas reaksiyonları ortaya çıkabilir. Bebekken annesini ya da babasını kaybeden bir çocukta büyüme ve gelişme bozukluğu görülebilir. İşte bu nedenle tıbbi tedavi ve bakım ile ruhsal tedavi ve bakım eşzamanlı ve eşgüdümlü sürdürülmelidir.

#Prof. Dr. Sedat Özkan
#hastalık
#Kadın
#erkek
9 yıl önce
default-profile-img