Kadınların ve erkeklerin birçok konuda farklı algıları olduğu gibi hastalık algıları da farklı. İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sedat Özkanbu algı farklılıklarını ve doğurabileceği sorunları anlattı.
Cerrahi girişimlerde erkeklerin psikolojik restorasyonu genelde kadınlardan daha zordur. Estetik görünüme abartılı önem atfeden kadınlar bir istisnadır. Herhangi bir ameliyatı olmak durumunda olan bir kadın, hastalığı çok daha kısa sürede kabullenir ve ameliyat sonrası günlük yaşamını daha kolay yoluna koyar ve hatta hayata kaldığı yerden devam eder. Erkek içinse ameliyat sonrası hayat biraz daha zorlaşır. Kendini yarım insan hissetmeye başlayan erkeklerin çoğu cerrahi girişimi yeterliliğine ve erkek potansiyeline bir darbe olarak algılar. Özellikle organ kaybı söz konusuysa travma süreci daha komplike ve karmaşık seyreder.
Hastalar cerrahi işlemleri, bedenlerine olduğu kadar ruhlarına, yeterliliklerine, geleceklerine ve egolarına da bir darbe olarak algılıyor. Bu kişilere, yeni bedenlerine uygun yeni bir ruh, yeni bir ego ve işlevsel yeni bir yaşam sağlanmalıdır. Hastalığın yarattığı kriz ve kayıplardan doğru muhasebe ve değerlendirme yapılarak, daha pozitif bir ruh halinin çıkarılması çok önemlidir. Krizler karşısında daha deneyimli, daha güçlü ve daha dirençli bir yapının oluşturulması gerekir. Kişiler psikolojik olarak daha çok yapabildiklerine odaklanmalı, yaşam ile zihinsel ve duygusal olarak yeni bağlar kurmalıdır. Sol kolu kırık bir hasta, sağ kolunu kullandığı ölçüde zaman içerisinde daha iyi olacaktır. Çöküntüye giren bir ruhun bedeni daha kolay çökerteceği unutulmamalıdır.
Hastalıklar ve operasyonlar sadece hastayı değil, hastanın ailesini ve yakın çevresini de etkiliyor. Aileler genellikle hastalıkla nasıl baş edeceğini bilemeyebiliyor ve bir kısmı da abartılı bir koruyuculuğa yöneliyor ve kişinin rehabilitasyonunu güçleştiriyor. Bir kısmı da cesaret verelim derken hastayı daha zor duruma sokabiliyor. Kronik bir hastalık ya da ameliyat sonrası uzmana danışmak, bedensel ve ruhsal rehabilitasyonun uygulanması çok önemli.
Babasını ya da annesini kalp krizi sonucu kaybeden bir evlat, yaş ve yaşam dönemine göre çeşitli psikolojik tepkiler ortaya koyar. Kronik hastalıklarda kişiler elimizden geleni yaptık duygusunu yaşayabilirler; ani kayıplarda ise daha dramatik durumlar gelişir. Çocuklarda ciddi yas reaksiyonları ortaya çıkabilir. Bebekken annesini ya da babasını kaybeden bir çocukta büyüme ve gelişme bozukluğu görülebilir. İşte bu nedenle tıbbi tedavi ve bakım ile ruhsal tedavi ve bakım eşzamanlı ve eşgüdümlü sürdürülmelidir.