Dermatoloji alanında uygulanan son teknolojiler, dünya ülkeleri ile eş zamanlı olarak Türkiye'de de başarı ile yapılabiliyor. Ama bu başarıya hekim olmayanların yaptığı uygulamalar ve hekim gözetiminde yapılmayan lazer uygulamaları ile gölge düşebiliyor. Türk Dermatoloji Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Emel Erdal Çalıkoğlu konuyla ilgili bilgiler veriyor.
Birçok deri hastalığının tedavisinde ve yanı sıra estetik amaçla da kullanılan lazer ve fotoepilasyon (IPL) cihazları bulunuyor. Prof. Dr. Emel Erdal Çalıkoğlu, “Özellikle ülkemizde de istenmeyen tüylerin yok edilmesinde yaygın olarak kullanılan IPL ve lazer tedavilerinin yasal olarak sadece doktor diploması olan uzmanların ya da bu uzmanların gözetiminde çalışan eğitilmiş personelin yapabileceği tıbbi tedaviler” olduğunu vurguluyor.
Lazer cihazları, özellikle epilasyon, cilt gençleştirme, damarsal lezyonların tedavilerinde, cilt lekeleri, çil, siğil, yara izleri, cilt çatlakları, akne, gül hastalığı, mavi-yeşil dövmelerin çıkarılması, vitiligo, sedef, atopik dermatit gibi hastalıkların tedavisinde kullanılıyor. Prof. Dr. Emel Erdal Çalıkoğlu, “Ancak hekim kontrolünde yapılmayan lazer uygulamalarının, özellikle ciltte ileri dereceye kadar ulaşabilen yanık, kalıcı iz ve lekelenmelere yol açabildiği” konusuna dikkat çekiyor.
Bu uygulamaların vücutta bulunan benlerin üzerine yapıldığında "deri kanseri oluşumu" gibi geri dönüşü olmayan yan etkiler oluşturabildiğini de vurgulayan Prof. Dr. Çalıkoğlu, “Bu nedenle, lazerin derinin özellikleri konusunda tıbbi eğitimi olmayan kişiler tarafından tek başına, kontrolsüz şekilde yapılması doğru değildir. Hekim kontrolünde yapılmayan uygulamalar yan etkilerin oluşma ihtimalini artırıyor” diyor.
Doğru ve güvenilir tedavi programı ve uygulanacak cihazın tipine, plastik rekonstrüktif ve estetik cerrahi veya dermatoloji uzmanları karar verir. Hekimler öncelikle ilk lazer uygulamasında kullanılacak enerji dozunun hastada yarattığı reaksiyonu gözleyerek buna uygun bir şekilde işleme devam ediyor. Konuyla ilgili Prof. Dr. Çalıkoğlu, “Buna uygun olarak hekim her hastaya özel olarak cihaz, enerji dozu, uygulama sıklığı ve yöntem seçimi gibi kararlar veriyor. Tedavi planlaması ve cihazın ayarları yapıldıktan sonra, uygulama 'hekim' veya onun gözetiminde 'güzellik uzmanı / estetisyen' tarafından yapılabilir” diyor.
Tedavi sonrasında hastanın takibinin mutlaka dermatolog veya plastik rekonstrüktif ve estetik cerrahi uzmanı bir hekim tarafından yapılması gerektiğini belirten Prof. Dr. Emel Erdal Çalıkoğlu, “Nitekim Avrupa ülkelerinde de yasal olarak tüy dökmek için kullanılan lazer epilasyonunun dahi estetisyenler değil, yalnızca yetkili doktorlar tarafından uygulanmasına karar verildiği” bilgisini aktarıyor.
Lazer epilasyonunun estetisyenler tarafından kullanımı Fransa ve İsviçre'den sonra Lüksemburg'da da yasaklandı. Bu yasağın tüm Avrupa ülkelerini kapsaması için çalışmalar devam ediyor. Düzenlemeyle birlikte artık kırışıklık ve istenmeyen tüylerin azaltılmasında kullanılan lazerler yalnızca yetkili hekimler tarafından yapılabiliyor. Bakım merkezleri ve estetisyenler tarafından artık lazer operasyonu işlemi yapılmıyor.
Güzellik salonları tıbbi işletme olmadığı için buralarda herhangi bir tıbbi işlem yapılmaması gerekiyor. Ancak, ilgili tüm yasal düzenlemelere rağmen, güzellik salonlarında hekim kontrolü gereken bu tip uygulamalar yapılabiliyor. Yasaya göre, güzellik salonlarında botoks, dolgu, PRP, iple yüz germe uygulaması gibi tıbbi estetik ve kozmetik işlemler sadece tıp doktorları tarafından ya da doktor gözetiminde yapılabiliyor.
