|

Adım adım kamikaze dalışı

Paralel yapının '25 Nisan yargıya darbe girişimi' bir kara mizah örneği olarak şimdiden tarihe geçti. 20 Nisan 2015 günü, paralel yapı soruşturmaları kapsamında tutuklanan 75 şüphelinin avukatları 29. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi, eski özel yetkili hakim Metin Özçelik'in nöbet gününde sulh ceza hakimlerine yönelik 'reddi hakim ve tahliye' talebinde bulundu.

Yeni Şafak ve
10:33 - 27/04/2015 الإثنين
Güncelleme: 10:59 - 27/04/2015 الإثنين
Yeni Şafak

75 şüpheli hakkındaki tahliye ve İstanbul'da görevli 10 ayrı sulh ceza hakimini pasifize etmek için uygulamaya sokulmak istenen reddi hakim kararındaki hukuksuzluklar, aynı gece İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimi Necmettin Kafalı'nın kararıyla bozuldu. İşte adım adım paralel yapının yargıya darbe girişimi:



1- BAKANLIK YAZISI DİKKATE ALINMADI



Paralel yapı, sulh ceza mahkemelerini by-pass ederek asliye cezalar üzerinden darbe yapma girişimini Şubat'ta denemiş, ancak savcılardan dosyaları alamadığı için bu girişim akamete uğramıştı. İstanbul Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu Başkanlığı konuyla ilgili Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Dairesi'ne görüş sormuş bakanlıktan gelen 6 Şubat 2015 tarihli ve 2015-276/9339 sayılı yazıyla Sulh Ceza Hakimlerinin kararlarının sadece yine Sulh Ceza Hakimleri tarafından değerlendirilebileceği belirtilmişti.



2- 'UYGUN' ASLİYE BEKLENDİ



Adalet Bakanlığı'nın bu yazısına rağmen örgüt yeniden harekete geçti ve 20 Nisan günü eski özel yetkili mahkeme başkanı Metin Özçelik'in nöbet gününde toplu halde reddi hakim ve tahliye taleplerini içeren dilekçeler sundu. Özçelik, aynı gün 'muhabere' yani talepleri ilgili mahkemelere yönlendirmekle görevli nöbetçi hakimdi. Bu görev nedeniyle Özçelik'in bu dilekçeleri inceleyip karara bağlama yetkisi yoktu. Ancak o dilekçeleri kendi mahkemesinin 'değişik iş'ine kaydetti.



3- DOSYAYI GÖRMEDEN KARAR VERDİ



Yetkisini aşarak dilekçeleri işleme koyan Özçelik, yine ilgili savcılıklardan paralel yapı soruşturması dosyalarını hukuksuz şekilde talep etti. Savcılık dosyaları göndermedi ve çalınma riskine karşı adliyede önlem aldı. Savcılığın dosyayı göndermemesi üzerine sadece avukat dilekçeleri ve basında çıkan bazı haberlere dayanarak reddi hakim taleplerini kabul eden Özçelik, 10 farklı sulh ceza hakimini birden safdışı bırakmaya çalıştı. Tahliye taleplerini incelemek üzere de dilekçeleri 32. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Mustafa Başer'e gönderdi. Bu sırada HSYK iki hakim hakkında da inceleme başlattı. HSYK müfettişleri Çağlayan Adliyesi'ne gitti.



4- ADLİYEDE KÖŞE KAPMACA



32. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Başer de yetkisi olmadan tahliye taleplerini incelemeye başladı. Akşam geç saatlere kadar dilekçeleri okuyan Başer odasının kapısını kilitleyerek katiplere tahliye kararlarını yazdırmaya başladı. Adliye kaynakları, Hakim Başer'in bu esnada zabıt katibinden cep telefonunu aldığını, kararı UYAP'a yüklemeden bilgisayar yazıcısından çıkardığını belirtiyor. Başer kararı yazıp bitirdikten sonra avukatları arayarak, “Tahliye taleplerini kabul ettim, gelip kararı alabilirsiniz" dedi.



5- SULH CEZA HAKİMİ DEVREDE



Bu aşamada devreye asıl yetkili olan 10. Sulh Ceza Hakimi Necmettin Kafalı girdi. Hem reddi hakim hem de tahliye kararlarının geçersiz olduğu yönünde karar alan Kafalı, yargı darbesini bozan kararında hakimin reddi müessesenin ancak yargılama yapmakla görevli mahkemelere ilişkin yasal bir düzenleme olduğunu belirtti. Kararında “6545 Sayılı Kanunla kurulan Sulh Ceza Hakimliklerinin görvinin yargılama yapmak değil, soruşturma aşamasındaki hakim tarafından verilmesi gerekli kararları almak, işleri yapmak ve bu kararlara karşı yapılan itirazları incelemek olduğu görülmektedir" diyen Kafalı, “Sulh Ceza Hakiminin reddine ilişkin kararların Asliye Ceza Mahkemesi tarafından değerlendirilmesinin yasal olarak mümkün olmadığı, bu yönde verilecek kararın da yasal mevzuatımıza göre hukuken geçeriz, hiç bir hukuki sonuç doğurmayan ve yok hükmünde sayılması gerektiği sonuç ve kanısına varılmıştır" ifadelerini kullandı. Karar, Silivri Cezaevi'nden sorumlu Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildi.



6- 'YOK HÜKMÜNDE' AMA MÜZEKKERE YAZDI



Görevli mahkemenin, 'reddi hakim kararının yok hükmünde olduğu' kararı vermesine rağmen tahliye ettirmek istediği şüpheliler hakkında tahliye müzekkeresi yazan Başer, paralel yapıyla birlikte ülkede bir kaos ve yargı boşluğu oluştuğu algısı oluşturmak istedi. Devreye, örgüte yakın TV ve gazeteler girdi ve tahliye kararlarının uygulanmadığı yönünde kara propaganda yapmaya başladı.



7- İNFAZ SAVCISI SON NOKTAYI KOYDU



Dün öğle saatlerine kadar tahliye müzekkerelerini ve gerek Sulh Ceza Hakimliği gerekse de Asliye Ceza Mahkemesi kararlarını inceleyen görevli infaz savcısı, Asliye Ceza'nın tahliye kararının hukuksuz olduğu gerekçesiyle tahliye yapılamayacağı yönünde karar aldı. Müzekkerelerin iadesiyle paralel yapının bu girişimi de başarısızlıkla sonuçlandı.



Hukuk çanına ot



Hukukçular Derneği Başkanı Avukat Cavit Tatlı:


“Paralel yapının uygulamaya sokmak istediği planla, avukatı, hakimi ve basınıyla başlı başına bir örgüt olduğu artık çok net görüldü. Gece yarısı operasyonuyla birilerini cezaevinden kaçırmaya çalıştılar. Tünel kazmaya değil, kapıyı kilidi açmaya çalıştılar. Bu hakimlerin 2014'ten önceki kararlarına hepsine bakmak lazım. Özellikle dosyaları incelemeden kaç tahliye vermişler. Bu iki eski özel yetkili hakim geçmişte hukukun çanına ot tıkayan, hiçbir tahliye talebini kabul etmeyen, içeride insanları tutuklu tutan, hiçbir şekilde özgürlükten yana karar vermeyen hakimlerdir. 2 hakim de dosyayı görmeden biri reddi hakim biri tahliye taleplerini avukat dilekçeleri üzerinden kabul ediyor. Soruşturma dosyası olmadan avukat dilekçesi üzerinden karar vermeleri skandaldır. Bu örgütlü bir yapıdır; örgütlü yapı emir almıştır."



Açıkça suç işlediler



29 ve 32. Asliye Ceza Mahkemelerinin vermiş olduğu yok hükmünde kararlara bir tepki de Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Hukuk Profesörü Mustafa Şentop'tan geldi. Şentop, sosyal medya aracılığıyla yayınladığı mesajda İstanbul Adliyesi'ndeki bütün Sulh Ceza Hakimlerinin reddedilmeye çalışıldığını ve bunun kanunen mümkün olmadığını söyleyerek, “Asliye ceza mahkemesinin tahliye kararı, kanunen yetkisiz bir mahkemenin kararı olduğu için, yok hükmündedir; kanunun vermediği yetkiyi başka bir hakim arkadaş veremez. İki hakimin de açıkça suç işlediği kanaatindeyim; disiplin suçu değil, ceza hukuku anlamında suç. Bu görevle alakalı suç da değil" dedi.



HSYK geç kaldı



Hukukçular Birliği Vakfı Başkanı Alaaddin Varol:


İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi'nin tahliye kararı 'yok' hükmündedir. Kararla hukuk gasp edilmiştir. CMK'da hükümler açık. Sulh ceza mahkemeleri kurulduktan sonra bu mahkemelerin tutukluluk kararlarına itirazın veya reddihakim taleplerinin yine bu mahkemelere yapılması gerekir. Olayda, bu mahkemeler hiçe sayılarak, yetkisiz bir mahkemeye başvurularak, yetkisiz karar alınmıştır. HSYK (olaya müdahalede) geç kalmıştır. Bu kararı veren hakimlerle ilgili acilen soruşturma açılmalı ve açığa alma işlemleri yapılmadır."


#Adım adım kamikaze dalışı
#HSYK
#Paralel yapı
٪d سنوات قبل