|

Dışişleri Tuncay Güney için devrede

Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin Ergenekon'la ilgili yaptığı açıklamada, "Tuncay Güney'in getirilmesi için devredeyiz" dedi. Şahin, "Şu anda Dışişleri Bakanlığımızla koordineli şekilde bir çalışma yapıyoruz. Sanıyorum Dışişleri Bakanlığı da Kanada makamlarıyla temasa geçecek hemen" diye konuştu.

Aa
00:00 - 19/01/2009 Pazartesi
Güncelleme: 22:23 - 19/01/2009 Pazartesi
Yeni Şafak
Dışişleri Tuncay Güney için devrede
Dışişleri Tuncay Güney için devrede

Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Tuncay Güney'le ilgili adli yardım talebi konusunda Dışişleri Bakanlığıyla koordineli bir çalışma yaptıklarını bildirerek, "Sanıyorum Dışişleri Bakanlığı da Kanada makamlarıyla temasa geçecek hemen" dedi.

Habertürk televizyonunda "Soruyorum" programına katılan Şahin, "Tuncay Güney ile ilgili kırmızı bülten çıkarıldı mı?" sorusunu, "Ondan haberim yok, ama olsaydı mutlaka haberim olurdu. Belki arkasından o gelebilir, onu bilemiyorum. Çünkü bizim Adalet Bakanlığı olarak herhangi bir kişiyle ilgili yurt dışından adli yardımda bulunmamız re'sen mümkün değil. Kırmızı bülten çıkarmamız da mümkün değil" diye yanıtladı.

"Adli yardım talebinde geç kalındı mı" sorusu üzerine Şahin, Cumhuriyet Savcılığı'ndan talebin bir kaç gün önce geldiğini ve bekletmeden gerekli adımları attıklarını belirtti. Şahin, "Şu anda Dışişleri Bakanlığımızla koordineli şekilde bir çalışma yapıyoruz. Sanıyorum Dışişleri Bakanlığı da Kanada makamlarıyla temasa geçecek hemen" dedi.


EMİNAĞAOĞLU'NUN AÇIKLAMALARI

Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu'nun "Ergenekon" soruşturması ile ilgili Yargıtay Ek Binası'nda yaptığı açıklamaların hatırlatılması üzerine Bakan Şahin, Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker'in açıklamaları için "son derece duyarlı ve hukukçu kimliği ön plana çıkan bir açıklama" değerlendirmesini yaptı.

Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Aynı gün bir bir buçuk saat sonra Yargıtay Cumhuriyet Savcısı çıkıyor tam bu görüşmelerin aksine açıklama yapıyorsa benim söylediğim sözü lütfen yadırgamayın. Yani YARSAV Başkanı Sayın Eminağaoğlu'nun bu tür açıklamaları yeni değil. Sürekli siyasi demeçler veren bir arkadaşımız. Kendisi Yargıtay Cumhuriyet Savcısıdır. Benim, bir başkasının, eleştirdiği kişilerin ilerde dosyası önüne gelebilir. Benim de dosyam önüne gelse Sayın Eminağaoğlu'nun, ben onunla ilgili objektif olmayacağını düşünürüm. Çünkü benimle ilgili kanaatini belirtmiş daha önceden. Yargı mensupları hiçbir konuda hiçbir kişiyle ilgili daha önceden kanaatlerini ortaya koyamaz, koymamalı da. O sözler asıl yargıya gölge düşürmüştür. Yargı mensuplarını bana göre rencide etmiştir. Hiçbir yargı mensubu böyle bir konuşma içerisinde olamaz. 'Efendim ben derneğim, dernek başkanı olarak konuşuyorum.' Hayır siz önce savcısınız."

YARSAV Başkanı Eminağaoğlu'nun açıklamasını Yargıtay Ek Binası'nda yaptığının hatırlatılması üzerine de Bakan Şahin, "Keşke yapılmasaydı. Gerçeker bu konularda son derece duyarlı bir insandır. Sanıyorum geniş bir hoşgörü sergilediği için bu hoşgörüden yararlanarak bu yapılmıştır diye düşünüyorum" dedi.

Dernek ve vakıfların kamu kurumlarıyla ilişkilerini düzenleyen 5072 sayılı kanunun 2. maddesinde "dernek ve vakıfların kamu kurum ve kuruluşlarından yararlanamazlar, onların içerisinde faaliyette bulunamazlar" hükmünün bulunduğuna dikkati çeken Şahin, "Kanuna göre, böyle davrananlar 3 ayla 1 yıl arasında hapis cezasıyla cezalandırılırlar. Bakın Sayın Arkadaşımızın bu gerçeği bilmesi gerekli. Ben ihbarda falan bulunmadım, ama 5072 sayılı yasayı eğer okurlarsa YARSAV isimli derneğin 5072 sayılı yasaya aykırı Yargıtay Binası içinde faaliyette bulunduğunu göreceklerdir. Bir ihbarda falan bulunmuyorum" diye konuştu.


"SAVCI ÖZ'ÜN İSMİ HEP ÖN PLANA ÇIKIYOR"

Şahin, "Ergenekon" soruşturmasını yürüten savcılarla ilgili basında çıkan haberlerin hatırlatılması ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'ndan (HSYK) soruşturmayla ilgili yeni savcılar görevlendirilmesi yönünde istekte bulunulduğu iddialar olduğunun belirtilmesi üzerine, Cumhuriyet savcılarına görevi ilgili adli mercideki Cumhuriyet başsavcısının veya başsavcı vekilinin verdiğini ifade ederek, Zekeriye Öz'ün de soruşturmanın başından beri bu soruşturmanın savcılığını yaptığını anlattı.

"Öz'ün isminin hep ön plana çıktığını sanki bütün çalışmaları yapanın, gözaltı, tutuklama kararlarını verenin savcı Öz olduğu gibi bir intiba uyandırıldığını" söyleyen Şahin, şu anda 5 Cumhuriyet savcısının "Ergenekon" soruşturmasıyla ilgili çalıştığını kaydetti. Şahin, "Bu soruşturma çalışmalarına Sayın Öz'ün katkısı yüzde 20, diğer savcıların katkısı da yüzde 20 yüzde 20'dir" dedi.

Bu savcıların "zor ve karmaşık bir davayı gece gündüz çalışarak yürütmeye çalıştıklarını dışarıdan takip ettiğini" dile getiren Şahin, Zekeriya Öz'le ilgili çok sık haber çıktığını, bunu yargı sürecini gölgeler nitelikte bulduğunu söyledi.

Bakan Şahin, İstanbul'daki özel yetkili mahkemede 21 Cumhuriyet savcısının görev yaptığını kaydederek, bu mahkemenin Marmara ve Trakya bölgesindeki geniş bir alandan sorumlu olduğunu anlattı. Buradaki 21 savcının 5'inin "Ergenekon" soruşturmasıyla ilgilendiğini, bu nedenle mahkemedeki iş yoğunluğunun fazla olduğunu belirten Şahin, "Orada zannediyorum iş yoğunluğu nedeniyle bilirkişilere bakacak savcıya ihtiyaç olmuş. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı HSYK'ya bir yazı yazarak 'buraya 3 savcı daha gönderilebilir mi? Çünkü 5 savcı sadece bir konuyla ilgileniyor. Diğer işleri onlara veremiyoruz yoğunluk nedeniyle, burada savcıya ihtiyacımız var diğer işler aksıyor...' talep budur. HSYK gündemine alır, konuşur, değerlendirir" diye konuştu. Şahin, bir soru üzerine Zekeriya Öz'ün terfisinin durdurulması diye bir şey olmadığını belirterek, şöyle konuştu:

"Kendisinin birinci sınıf olma koşulları oluşmuştu. O toplantıda ben de vardım. Tüm puanları üst derecededir. Dosyasında hiçbir sorunu olmayan, 100 üzerinden 90'ın üzerinde puanı olan bir savcı arkadaşımızdır. Ancak bu soruşturma nedeniyle gündemde olduğu için bazı basın yayın organları kendisiyle ilgili bir takım iddialarda bulunmuşlar. İsmini de vereyim Aydınlık. Kurul üyesi arkadaşlarımızdan birisi, ki şimdi görev süresi doldu, Danıştay'a geri döndü. 'Bunları bir araştıralım' dedi. Araştırma görevi de Adalet Bakanlığının. Bu araştırma sonucuna kadar da dosyasını ayıralım bekletelim' dendi, olay budur. İlgili arkadaşlar inceleme yaptılar, bana söylenene göre bu iddiaların hiçbiri doğru değil. Kurul'un önüne tekrar geldiğinde dosyası alınacak, hakkı neyse o verilecektir. Herhangi bir sorun yok."

Şahin, soruşturmayla ilgili çokça haber, yorum yapılması, hatta gizli olması gereken bilgilerin gizlilik kararı devam ederken gazete sayfalarında yayınlanmış olmasını "büyük bir yanlışlık ve talihsizlik" olarak gördüğünü dile getirdi.

Gizlilik kuralına aykırılık nedeniyle gazete ve televizyon haberleriyle ilgili İstanbul'da muhtelif Cumhuriyet başsavcılıklarında 500'den fazla suç duyurusunda bulunulması üzerine soruşturma açıldığını bildiren Şahin, bilgilerin ilgili savcılık veya mahkemeden sızıp sızmadığıyla ilgili inceleme yapılması talimatı verdiğini, bu konudaki çalışmaların sürdüğünü kaydetti. Telefon dinlemelerine ilişkin sorular üzerine de Şahin, iddia edildiği gibi Türkiye'de 70 milyonun dinlenmesinin söz konusu olmadığını, kimlerin telefonunun ne kadar süreyle dinleneceğinin yasa ve ilgili yönetmeliklerde belli olduğunu anlattı.

Yargı kararı olmadan dinleme yapılamayacağını ifade eden Şahin, Türkiye'de kaç kişinin dinlendiğini bilmediğini, kendisine bu tür bilgilerin gelmediğini söyledi. Şahin, "Bunu istismar edenler olursa bilmek isterim. Yasa dışı dinlemeye muhatap olmuş vatandaşım bana gelsin. O vatandaşımızın hakkını koruruz" dedi.


15 yıl önce