|

Erdoğan: Lozan'ı zafer diye yutturdular

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 27'inci muhtarlar toplantısında konuştu. Erdoğan, "15 Temmuz Türk milletinin ikinci kurtuluş savaşıdır" diyerek "Lozan'ı bize zafer diye yutturdular, o anlaşmada masaya oturanlar bunlara sebebiyet verdi" sözlerini de ekledi.

Yeni Şafak
11:31 - 29/09/2016 Perşembe
Güncelleme: 13:59 - 29/09/2016 Perşembe
Yeni Şafak

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 27'inci muhtarlar toplantısında konuştu.



Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:



15 Temmuz'da Türkiye örtülü bir işgal girişimine maruz kaldı. Millet bu toprakları onlara teslim etmedi. Sonuçları itibariyle benim milletim çok aziz bir millet, çok kararlı bir millet. Hani çılgın Türkler diyorlar ya işte öyle, 15 Temmuz Türk milletinin ikinci kurtuluş savaşıdır.



Adalarımızı kaybettik. Orada hala camilerimiz var. O anlaşmada masaya oturanlar bunlara sebebiyet verdi. O masaya oturanlar o anlaşmanın hakkını veremediler. Şimdi onun sıkıntısını biz yaşıyoruz. Bu darbede başarılı olsaydı, herhalde Sevr'i aratacak bir anlaşmaya ortaya çıkacaklardı.



Hani şair diyor ya "Yürüyeceksin, millet yürüyecek arkandan". İşte mesele bu. Kardeşlerim şunu hiçbir zaman unutmayın eğer lider taşın arkasına saklanmazsa millet de dağın arkasına saklanmaz. Gerçekten de biz o gece milletimizle yürüdük. İstanbul'da milletimiz havalimanını kuşatmasaydı, FETÖ'nün tankları bize de kan kustururdu.



"Milletin sabrını zorlamayın"


Ne mutlu o kutlu makama ulaşan kardeşlerimize, ne mutlu gazilerimize. Bugüne kadar görüştüğümüz şehit yakınlarının vakur duruşları beni duygulandırdı. Şehitlerimizle ilgili öyle anektodlar duyuyoruz ki tüylerimiz diken diken oluyor. İstiklal marşımızda Akif merhum ne diyor "Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım! Kükremiş sel gibiyim: Bendimi çiğner, aşarım; Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım". O nedenle diyoruz ki bu milletin sabrını zorlamayın.





"OHAL'i speküle edenler var"


3 ay OHAL ilan etmiştik. Şu OHAL konusunu speküle eden kimseler var. Birileri bir şeyleri anlamıyor, atanmış kimdir, seçilmiş kimdir. Demokrasi noktasında benim muhtarımla benim aramda bir fark yok. O da seçilmiş ben de seçilmişim. Eğer demokratik sistem diyorsan burada muhtarı küçük göremezsin. Zira demokrasinin terazisi nedir, seçimdir. Seçimle gelene saygı, millete saygıdır. KHK, OHAl vs bu uygulamaları terör ile mücadele ile sınırlı kalacağı, günlük hayata etkisi olmayacağı ifade edilmişti.



OHAL'in 3 ay daha uzatılmasını hükümet tavsiye ettim. Hükümette gerekli adımları atacaktır. OHAL tamamen FETÖ ve terörle mücadele etmek için önemlidir.



Kardeşlerim, Türkiye, Fransa'daki ile mukayese edilemeyecek kadar ağır bir darbe girişimine maruz kaldı. Bu bakımdan, milletimin OHAL'in uzatılmasını anlayışla karşılanmasını bekliyorum. Ülkemizdeki olay, Fransa'dan farklı olduğu gibi, bir çok yerden daha farklı.





PKK'nın son dönemde saldırılarını artırmasının 2 sebebi var: FETÖ üzerindeki baskıyı azaltmak ve Suriye'de yürüttüğümüz operasyona yönelik dikkat dağıtmak.



DAEŞ'in çıktığı yerlere, PYD/YPG yerleşiyor.



"Batı bizi dinlese çok şeyden kurtulacak"


Bizim dışımızda bunları dillendiren yok ki. Sonra bize BM'de neden dillendirdiğimizi soruyorlar. Bizim dışımızda, 3 milyon mülteciyi topraklarında iskan eden yok ki. Benim vatandaşım, benim milletim, kalkar, bir dilim ekmeği, bir tas çorbayı kardeşiyle paylaşır yeri geldiğinde. Bu millet böyle yetişti. Suriye meselesi yeni bir safhaya girdiler. Suriye'de bizim öngördüğümüz 5 bin kilometrelik güvenli bölge oluşturulabilirse, yeni göç dalgaları önlenecektir. Bu batı bizim laflarımızı dinlese, çok şeyden kurtulacak. Ama dinlemiyorlar. Geçenlerde onlardan bir siyasi lider, şunu söyledi: "Siz Türkiye'ye yanlış yapıyorsunuz. Şuan Türkiye kapısını açmamış olsa, şuan üç bin beş bin kişiden rahatsız oluyorsunuz, peki ya Türkiye topraklarında milyonlarca mülteciyi ağırlamasa siz ne yapacaktınız?" dedi. Sonra birileri çıkıp ona, "Haklısın, biz bunu söyleyemedik" dediler.



İnşallah Suriye halkının başındaki kara bulutların dağılacağı günler yakındır. Bizim Suriye'nin topraklarında gözümüz yok, öyle bir derdimiz de yok. Ama tehdit oluşturan o terör koridorunu kaldırmakta kararlıyız. Kilis'e roketler düşmeyecek, Gaziantep'e düşmeyecek. Özellikle Suriye sınırındaki vilayetlerimiz onların bu tehditlerini görmeyecek.



"Notu düşürdüler de ne oldu?"


Türkiye'yi yıpratamayınca, ekonomi kartını masaya surdular. 2012 Mayıs'ından beri sayısız kez ekonomi taarruzlarına maruz kaldık. Sadece küçülmeyi 2009'da yaşadık. O da bizim dışımızda gelişen durumlar nedeniyle yaşandı. Ben o zaman "Teğet geçecek" demiştim. Teğet geçti. Neticede öyle oldu. 2013'te Gezi olayları ile, 17-25 Aralık darbe girişimi, polis ve yargının içine sızanların müşterek yaptığı bir operasyondu. Geçen yıl 20 Temmuz 2015 saldırılarıyla ve son olarak 15 Temmuz darbe girişimiyle teyakkuz halindeyiz. Buna rağmen ekonomide hayati bir kırılma yaşamadık. Biz 27 çeyrek hep büyüme yaşadık. 14 yıldır, hep büyüyen bir Türkiye var. Darbe girişiminin ertesi günü, 2 buçuk milyar dolar döviz bozduran bu millet, döviz üzerinden oyun oynanmasına da izin vermedi. Zannettiler ki, Merkez Bankası, kasasını boşaltır. Ve Merkez Bankası'na da gerek kalmadı. Millet kendisi bu oyunu bozdu.





Bunun üzerine siyasi saiklerle hareket ettiğini bildiğimiz kredi derecelendirme kuruluşları devreye girdi. İsim vermeyeceğim bunlara, ama bunlar sipariş üzere not verirler. ABD seyahatim sırasında birisi sordu bana, "Bu CEO'lar sizi sevmiyor, neden" dedi. Ben de söyledim: "Bunlar sipariş üzere not verirler" Sonra Türkiye'ye geldim, bana cevap verir gibi, notu düşürdüler. Notu düşürdüler de ne oldu, istediğiniz kadar düşürün, Türkiye'nin gerçeği bu değil. Bunların cebine 3-5 lira para koy, istediğin notu al. Bunlar böyle çalışıyorlar. Kimmiş bunlar ya?



Ben bunları sanayicilerimize de söylüyorum. Her şeyden önce siz Türk'sünüz Türk. Türkiye'nin bir evladısınız. Bunu bir gösterin. Dünya piyasasında sizin malınızı bu kredi derecelendirme kuruluşları mı satıyor? Haykırın bunları dünyada. Bu kuruluşların işi, çobana hakaret olmasın da, yalancı çoban hikayesine dönmeye başladı. Biz bunu yutmayacağız.




#Cumhurbaşkanı
#Erdoğan
8 yıl önce