Tahşiye kumpasının mağdurları
M.Ö. (Devlet Memuru - 9 ay tutuklu kaldı): “Yaşadıklarımızı kelimelere dökmek çok zor; olaylar çok fenaydı. Hayatımda trafik cezasından başka bir cezam yoktu. En yakın akrabalarımızın bile inanmakta güçlük çektiği bir kumpastı bu. Aniden bir gecede azılı terörist muamelesi gördük. Ailem beni ziyarete gelirken kaza geçirdi. Kızım ve eşim ağır yaralandı, bacanağım ise hayatını kaybetti. Ailemin de kaza geçirdiğini öğrendiğimde daha da kötü günler geçirdim.”
Bünyamin Ateş (Belediye görevlisi - 9 ay tutuklu kaldı): “Biz kitaplarımızın yayınlarının müdafaasını nasıl yaparız diye bekliyorduk. Ancak canımızı-malımızı teslim ettiğimiz kurumlar bize kumpas kurdu. Benim emniyetimi sağlayacak kurumlar bana kumpas kurarsa benim yapabileceğim bir şey var mı? Bu işin içerisine hakim girmiş, savcı, polis girmiş. Biz ne yapabiliriz? Basını silah olarak kullandılar. Pensilvanya’daki adamın konuşması üzerine senaryo kurulmuş. Gazetecilikle ne alakası var? Zulüm arşı alaya çıktı. Allah’a havale ediyoruz.”
Sabahattin Recepoğlu (Mağdur Alaattin Recepoğlu’nun oğlu): Kendisine yapılan suçlamalar nedeniyle tüm çevresini kaybeden babam kahrından kanser oldu. Eylül 2012’de vefat etti. Babam öldü, davası devam ediyor. Operasyon sonrası tüm mahalleli bizim örgüt mensubu olduğumuza inandı. Eşimiz-dostumuz kim varsa bizimle selamı sabahı kesti. İade-i itibar davası açacağım, babama reva görülen zulmün bedelini ödemelerini istiyorum. Babam Risale-i Nur okuyan ve tahribatına karşı çıkan biriydi. Zaten başımıza ne geldiyse bu yüzden geldi.”