|

Haddini bil

Eski ile yeni Türkiye farkının ilk kez siyah-beyaz ayrımı kadar net olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'tam batılılaşmamış Müslüman ülkelerin kendilerini yönetmelerine izin verilemez' diye yazan İngiliz gazetesine sert tepki gösterdi.

Yeni Şafak
04:00 - 7/06/2015 dimanche
Güncelleme: 23:01 - 6/06/2015 samedi
Yeni Şafak

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün Ardahan ve Ağrı'da vatandaşlara hitap etti. Türkiye'de ilk kez gri tonların yok olduğu, her şeyin siyah ve beyaz olarak ikiye ayrıldığı bir seçimin yaşanacağına işaret eden Erdoğan, “Seçimin taraflarına baktığınız zaman bu manzarayı çok açık şekilde görmemiz mümkün. Bir tarafta yeni Türkiye var, diğer tarafta tüm parti


ve örgütleriyle, yerli yabancı medyasıyla eski Türkiye var” dedi. İngiliz The Guardian gazetesinin 7 Haziran ile ilgili “Tam batılılaşmamış, yoksul Müslümanların kendi ülkelerini yönetmelerine izin verilemez” yazdığını aktaran Erdoğan, buna sert tepki gösterdi. Erdoğan şöyle konuştu:



SEN YÖNETECEKSİN SEN!


“Sen kimsin ya? Sen kimsin, terbiyesiz. Haddini bil. Ne zamandan beri size böyle bir yetki verildi? Türkiye artık mandaların egemen olduğu bir Türkiye değil. O tarih oldu. Artık bu milletin gerçek evlatları bu ülkede yönetime sahip. Geçmişte de Türkiye için 'kendi başına bırakılamayacak kadar önemli ülke' diyorlardı. 'Türkiye, Türklere bırakılamayacak kadar önemli bir ülke' diyorlardı. Şimdi de bizim kendi ülkemizi yönetmemize izin vermeyeceklerini söylüyorlar. Hem de eğip bükmeden, açıkça söylüyorlar. İşte bunun için 12 yıldır milli irade vurgusu yapıyoruz. Yani bu ülkeyi sen yöneteceksin, sen. Başkaları değil.”



KASTETTİKLERİ TÜRKİYE


“Kendimizi yönetmemize izin vermeyeceklerini söylemekle kalmıyorlar. Bir şey daha söylüyorlar. Utanmadan yazıyorlar bunları. 'Eğer Erdoğan pazar günü istediğini alırsa durdurulamaz olacak' diyorlar. Hale bak. 'Erdoğan' diyerek sanmayın ki şahsımı kastediyorlar. Asıl durdurulamaz dedikleri Türkiye. Buradaki amacı da bir başka ülkedeki gazete ifade ediyor. O da bir Alman gazetesi. İstanbul'daki 3. havalimanının temelini attık ya. Bunlar kudurdu. Havalimanının maliyeti 12 milyar avro ve yılda 150 milyon yolcu gidip gelecek. Burayı kiralayan firma 25 yıl işletecek, 25 yılda 22 milyar avro devlete kira ödeyecek. Hem yapacak hem de 22 milyar avro kira ödeyecek. İş bilenin, kılıç kuşananın. Böyle kurusıkı atmakla bu iş olmuyor.”



ÖYLE BİR DERS VERİN Kİ...


“Amerika'da 'New York Times' denen bir gazete, 1896'da Sultan Abdülhamid'e saldırıyordu. 1960'ta aynı gazete Menderes'e saldırıyordu. 1993'te Özal'a kin kusuyordu. Şimdi aynı gazete bana kin kusuyor. Bakın bu dört ismin içerisinde bu millete ihanet eden var mı? Sultan Abdülhamit'in ihaneti mi var? Menderes'in ihaneti mi var? Özal'ın ihaneti mi var? Benim de 12 yıllık başbakanlığım ve yaptıklarım ortada... Türkiye'de bu muhalefetin ürettiği yalanları, tüm dünya kamuoyunu bizzat düşman etmek için kullanan bu gazete de aynı amaca hizmet ediyor. Bunların patronları belli, maalesef Yahudi sermayesi. Bir başka dergi de bizi, yani Türkiye'yi durdurmanın yolunun eş başkanların partisini desteklemekten geçtiğini yazıyor. Bir kez daha ifade ediyorum, bunların hiçbirinin asıl derdi şahsım değil. Benim üzerimden Türkiye'yi hedef alıyorlar. Ana muhalefetle bölücü örgütün güdümündeki parti, milliyetçi olduğu iddiasındaki partiyle Pensilvanya'daki ihanet şebekesini bir araya getirenin ne olduğunu görüyor musunuz? Türkiye, bu tümseği de Allah'ın izniyle geçecektir. Öyle bir ders verin ki bizim kutsallarımıza saldıramasınlar.”





Bu millet ölse de razı olmaz


“İstikrarlı, güven dolu bir Türkiye istemiyorlar. Onun için 'eski Türkiye' diyorlar. Pensilvanya'sıyla, Kandil'iyle, Ermeni lobisi ile bu ülkenin, bu milletin düşmanı ne kadar örgüt varsa hepsi arkalarında. Eski Türkiye koalisyonu bu milletin sadece kalkınmasına değil, varlığını oluşturan tüm değerlere karşı oluşturulmuş bir ittifaktır” diyen Erdoğan, 'üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapmayan ve zulmü hiçbir dönem alkışlamayan' bu milletin, haksızlığa ölse de razı olmayacağına inandığını söyledi. Paralel ihanet çetesine de değinen Erdoğan, “Devlet içinde devlet kurma gayretinde olanlar var, 40 yıldır meğerse buna çalışıyorlarmış. 1999'da kaçıp gitti. Nereye? Pensilvanya'ya. Neden kaçıp gittin? İnzivaya çekilmiş öyle diyorlar. İnzivaya çekilmek için Mekke, Medine daha iyi değil mi? Ama üst akıl öyle söyledi.



Şimdi küçük imamlar da takıldı peşlerine. Onlar da kaçıyor. Ne dedim başbakanken:


'İnlerine gireceğiz' dedim. Girdik mi? Kovalıyor muyuz? Kovalamaya devam edeceğiz. Çünkü bu ümmeti, bu milleti


kimse parçalayamaz, parçalatmayacağız.Ne gerekiyorsa hukuk içerisinde bunusonuna kadar yapacağız” diye konuştu.



Emir almayız


Türkiye'nin IMF'ye borç ödediği dönemde bu kurumun başkanı Dominique Strauss-Kahn ile Davos'ta aralarında geçen bir konuşmayı aktaran Erdoğan, “IMF'nin başındaki adama son Davos gidişimde (2009) dedim ki, 'Siz bize para mı verdiniz, yoksa başka bir şey mi?'. 'Para verdik' dedi. 'Sen paranı borç takviminin ödenmesiyle ilgili süreçte alırsın. Biz size bu parayı öderiz' dedim. Biz, Yunanistan gibi 'ödemeyiz' demiyoruz. Öderiz. Ama 'Bize emir vermeye kalkmayın' dedim. Zaten o IMF'nın başkanı da fazla kalamadı orada, o gitti ve biz parayı da ödedik. 23,5 milyar bitti. Biz buyuz. Bu millet sıradan bir millet değil” diye konuştu.





Asıl sen özür dile!


Cumhurbaşkanı Erdoğan, Selahattin Demirtaş'ın, Diyarbakır'daki patlamanın ardından kendisine yönelik, “Bana ulaşacağına Diyarbakır halkından özür dilesin” dediğini belirterek, “Ben niye özür dileyeceğim? Eğer özür dileyecek biri varsa sensin, sen. Zira 6, 7, 8 Ekim tarihlerinde benim Kürt kardeşlerimi sokağa döken sendin. 50 kişinin ölümüne neden olan sendin. Ölen Kürt kardeşlerimdi, öldüren de yine Kürtlerdi. Bu tür bir vahşete vesile olan sendin” diyerek tepkisini dile getirdi. “Bizim kitabımızda hiçbir zaman kan yoktur. 40 yıllık siyasi hayatımda kan yoktur. Ama siz daha siyasette çıraksınız, tehditle yürüyorsunuz. İşte Van'da, belediyenizin bilboardlarında musluktan kan akıyor. Musluktan kan akar mı? Su akar. Ama bunların durumu bu. Şırnak'ta olan olayları biliyorsunuz. Siirt'te, muhtarın öldürülme olayını biliyorsunuz. Bölücü terör örgütüyle iş tutuyorsun. Zaten abin dağda. Beraber yürüyorsunuz” diyen Erdoğan, Diyarbakır'daki bombalı saldırının arkasındaki güçlerin mutlaka ortaya çıkarılacağını kaydetti.



Cevabı Londra'dan New York'tan geliyor


Cumhurbaşkanı Erdoğan, tek parti özlemcisi eşbaşkanların İstanbul'da başka, Ağrı'da başka yüzleriyle milletin karşısına çıktığını belirterek, Pensilvanya'nın ise bu işin profesyoneli olduğunu, herkesin koluna girip 'Oyum sana' dediğini, bu kişilerin kasetle, kumpasla siyaseti dizayn etme çabasının sürdüğünü bildirdi. Doğan Medyası'nın da ilk günden beri bunlarla birlikte hareket ettiğini, son günlerde yurtdışındaki medya kuruluşlarının da aynı kervana katıldığını anlatan Erdoğan, “Hatta yapılan yayınlara bakınca eski Türkiye koalisyonunun oralarda kotarıldığını, oralarda kurulduğunu görüyoruz. Onlar yazıyor, buradakiler uyguluyor. Amaçları yeni Türkiye'nin inşasını engellemek” dedi. Erdoğan, şu açıklamayı yaptı: “Bunun için anayasa yapılsın ama 'anayasayı bunlar değil, eskiden olduğu gibi vesayet yapsın, cuntacılar yapsın' mesajı veriyorlar. Dikkat edin, eşbaşkanlar da 'anayasa yapılsın ama bunlar yapmasın' diyor. Millet yapmayacaksa kim yapacak bu anayasayı? Onun cevabını Londra'dan, New York'tan alıyoruz. Biz milletimizle birlikte manşetlerle, vesayetle çarpışa çarpışa bugünlere geldik. Her seçimde benzer ittifaklarla, benzer tuzaklarla mücadele ederek yolumuza devam ettik. Ama unutmayın tuzakların üstünde bir tuzak var.”



#Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
#seçimler
#paralel yapı
il y a 9 ans