Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Lübnan Cumhuriyeti Müftüsü Şeyh Abdullatif Derian ve beraberindeki heyeti kabul etti. Görmez kabulün ardından yaptığı açıklama, Arakan'da Müslümanların yıllardır zulüm ve baskı altında yaşadığını, kimsenin kılının kıpırdamadığını belirtti. Günlerce denizde mahsur kalan Rohingya Müslümanları için bütün dünyanın seslenen Görmez, “Bu ayrımcılığı neden yapıyorsunuz? Körfez Savaşı'nda bütün dünya denizdeki bir karabatağa yoğunlaşmışken, bugün denizde kurtarılmayı bekleyen Rohingya Müslümanları için hiçbir uluslararası örgüt, hiçbir uluslararası kuruluş harekete geçmedi” diye konuştu.
Prof. Dr. Görmez, mezhep kimliğini İslam dinine mensubiyetin önüne geçirme çabalarının, İslamiyet ve insanlık açısından bu coğrafyada karşılaşılan en büyük fitne ve sıkıntılardan biri olduğunun altını çizdi. “Biz ehl-i sünneti bir mezhep olarak görmüyoruz. Biz ehl-i sünneti İslam'ın ana yolu olarak görüyoruz” diyen Görmez şunları söyledi: “Bizim ehl-i sünneti bir mezhebe indirgeme hakkımız yoktur. Daima onun ana yol olduğu düşüncesini diri tutmamız lazım. Bu ana yol, kendisinden ayrılan caddeleri de inkar etmez. Bütün bu ayrılan caddelerin birer rahmet olduğuna inanır. Yeter ki bu fer'i yollar asıl yolu kapatmasın. Bugün çağdaş dünya İslamiyet'in fer'i yollarının, ana yolunun yerine geçmesini istiyor. Buna izin vermemeliyiz. Bunun yolu ilim, hikmet ve marifetten geçer.”
İsmailağa Cemaati'nden, son günlerde hakkında karalama kampanyası başlatılan Diyanet İşleri Başkanlığına destek geldi. İsmailağa Camii İlim ve Hizmet Vakfı'ndan, “Diyanet kurumunun belli çevreler tarafından hedef haline getirilmesi, bizde, maalesef başından beri vurguladığımız küresel projenin bir parçası olduğu izlenimine yol açmıştır” açıklaması yapıldı. Vakfın yazılı açıklamasında, İslam'ın içinde bulunduğu 15. asrın bütün İslam dünyası ve ümmet için yeni bir ihya ve inşa dönemi olacağı ifade edilerek, bu hakikat karşısında küresel şer güçlerin boş durmadığı aktarıldı. Açıklamada şunlara yer verildi: “Ülkemiz, İslam dünyası ve mazlum insanlar için hayati bir önem arz eden 7 Haziran seçimleri öncesinde, milletimizin barış ve huzurunu tehdit edici, güven ve istikrarını zedeleyici irade, beyan ve faaliyetleri müşahede etmek bizleri derin bir endişeye sevk etmiştir. Kıblesini şaşırmışlara bu millet hiçbir zaman itibar etmedi ve etmeyecektir.”
