|

Siz de CHP tarihiyle yüzleşmeye var mısınız?

00:00 - 1/05/2012 Salı
Güncelleme: 19:37 - 1/05/2012 Salı
Yeni Şafak
Siz de CHP tarihiyle yüzleşmeye var mısınız?
Siz de CHP tarihiyle yüzleşmeye var mısınız?

Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Abdülkadir Selvi bugünkü köşe yazısında 'Kılıçdaroğlu'nu bekleyen yüzleşme' diyor...


İŞTE O YAZI:

Kılıçdaroğlu'nu bekleyen yüzleşme



Türkiye'de İmam hatiplerle ilgili yasayı iptal ettirmek için Anayasa Mahkemesine başvurdu, Bosna'da İmam Hatip Okulu'nu ziyaret etti.


Arap dünyasındaki değişimi destekliyor, Türkiye'deki değişime karşı ise mücadele veriyor.


CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'ndan söz ediyorum.


Doğruları görmeleri için CHP Genel Başkanları'nı arada bir Bosna'ya göndermek gerekiyor. Deniz Baykal'da, savaşın en çetin günlerinde, Bosna'da 'Beyaz tülbent' dağıtmıştı. Ama partisi Türkiye'deki başörtüsünü yasağını Anayasa Mahkemesine taşımakla meşguldü.


Kılıçdaroğlu'nun ise CHP'yi dinle barıştırmak ve CHP eşittir darbe denklemine son verme arzusunda olduğu söyleniyor. Benim anlamadığım nokta şu; hem CHP'nin tarihine toz kondurmayacaksınız, hem dinle barışacaksınız. Bu nasıl olacak? İşin başında samimiyetsizlik var.


Kılıçdaroğlu'nun yeni yaklaşımını ciddiye almamız için önce CHP'nin geçmişindeki yanlışlardan dolayı özür dileyecek.


Önce kendi hemşerilerinden özür dileyecek. Dersim katliamından 13 bin 200 kişiyi katlettik, zehirli gaz dahil her şeyi kullandık diyecek. Sonra başta İskilipli Atıf Hoca olmak üzere İstiklal Mahkemesi'nin astığı insanlardan dolayı özür dileyecek. Kemal beyin omuzlarına tüm tek parti zulmünün yükünü yıkmak gibi bir hevesin içinde değilim.


Bu yeni yaklaşıma hem CHP'nin hem Türkiye'nin ihtiyacı var. Ama önce samimiyet. Cemlerini yasakladığı, Hacı Bektaş-ı Veli hazretlerinin dergahının kapısına kilit vurduğu için Alevilerden, ezanı ve Kur'an-ı Kerimi yasakladığı için Sünnilerden özür dileyecek.


Hem siz çıkıp, 'Hiçbir zaman hiçbir dönemde hiçbir cami ahır yapılmamıştır'diye iddia edeceksiniz, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'e ' Başbakan söyledi diye sesinizi kesmeyeceksiniz. Onurlu bir din adamı olarak çıkıp söyleyeceksiniz' diye efeleneceksiniz, hem gerçekler ortaya çıkınca, çark edeceksiniz.


Yok öyle yağma.


Dr. Nazif Öztürk'ün Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün resmi kayıtlarından yaptığı çalışmalar ışığında 1927 yılından başlamak üzere tek parti devrinde satılan Cami ve mescit sayısı 2809. Camilerin satışı 1927'de başlamış ama 2845 sayılı kanun 1935 yılında çıkarılmış.


1937 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından Başvekalete yazılan yazıda mevcut camilerin yüzde 50 nispetinde tasnife tabi tutulduğu ve böylece ibadethanelerin yüzde 50 oranında azaldığı belirtiliyor.


İlk olarak 1927 yılında Sivas'ta Hacı İzzet Paşa Camii, İstanbul'da Hatice sultan camii. Muhteşem Yüzyıl'da izlediğimiz Hatice Sultan adına yapılan camii olmasın?


Bu camilerin satışına kim karar vermiş? Sıkı durun.


Maarif memurları, ilk okul öğretmenleri. Birkaç yerde ise mimarlar. Satış ilanlarında halkın tepkisini çekmemek için de,'Harap Vakıf bina' denilmesi istenmiş.


Bak kemal bey buradan bir çıkış noktası bulabilirsin.


Tarihi camilerin satışı ise tam bir felaket.


Antalya Elmalı'da 4 parça camii, 8 parça mescidin, Maraş Elbistan'da 2 caminin satışına maarif Memurları, Harput'taki Ahi Musa Mescidi'nin tarihi değerlerinin bulunmadığına ise Harput İlkokulu Başöğretmeni rapor vermiştir.


Bak Kemal bey, burada da önün kapandı.


Birde camilerin içindeki tarihi bölümler var.


Camiyi satmayı kafaya koymuşlar ya, tarihi, marihi dememiş satmışlar. Ama yine de bunlar çağdaş partinin mensupları. Kahramanmaraş'ta Haznedarlık camiinin minaresinde yer alan kitabe, Çorum'daki 4 caminin tarihi ahşap tavanları müzeye kaldırılmış. Çorum'daki Hasbek Kılcı camiinin kapı takımları, mihrap üzerindeki işlemeli taşlar müzeye kaldırılmış ama cami Halk Evi olmaktan kurtulamamış. Balıkesir Edremit'teki Yıldırım camii de aynı akıbete uğramış.


Bir cami Halk Evi olursa orada ne yapılır? Halk Evlerinde ne yapılırsa, onlar icra edilmiş. Kemal bey bunun ne anlama geldiğini bizden iyi bilir.


Bazı camiler Halk Partisi'ne satılmış. İstanbul Şehremini'de bulunan Arpa Emini Şahin camii gibi. Buradan Başbakan'a da bir haberim var. Ne de olsa Kasımpaşa ondan soruluyor. Kasımpaşa'daki Hacı Ferhat Camisini minaresi ve haziresindeki mezar taşlarıyla birlikte satmışlar. Kime? Muhtara. Muhtar kim? CHP'li.


Demek ki o zaman Halk partililer arasında arsası kıymetle cami kapatmak revaçtaymış.


Kemal bey, işin aslını öğrenmek için sağa sola çağrı yapmaya gerek yok. Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne müracaat ettiğinizde ya da Diyanet Vakfı Yayınevi'ne 14 tl ödediğinizde, Dr. Nazif Öztürk'ün, 'Vakıf Müessesesi' isimli kitabını alıp, bu bilgilere ulaşabiliyorsunuz.


Cami, minare, namazgah, türbe, imaret hatta hela'ya kadar hangi ilde,hangi yılda ne satılmış orada yazıyor.


Sorun bilgide değil. Siz de ne olduğunu pek ala biliyorsunuz. Sorun samimi olarak kendi geçmişinizle yüzleşmekte. Türkiye darbelerle yüzleşirken, Dersim'den özür dilerken, siz de CHP tarihiyle yüzleşmeye var mısınız?


Sizi ilk alkışlayan ben olurum.


Hadi kemal bey, bunun için ayrıca Bosna'ya gitmeye de gerek yok.

12 yıl önce