|

Askeri üsse dönüşen ülke

Mısır’daki cuntanın anayasaya eklediği maddeler, sivil yönetime geçilse de ordunun özel bir statü ile ülkeyi idare etmesini garanti altına alıyor. Çıkarılan yeni yasalarla ordunun koruduğu herhangi bir yer, bu bir okul veya sokak bile olsa askeriyeye ait sayılıyor. Yeni yapılanmada Körfez ülkelerinin siyasi ve ekonomik çıkarlarıyla İsrail güvenliğinin ön plana alınması dikkat çekiyor. Ayrıca yeni yasayla cumhurbaşkanı, genelkurmay başkanı da olan savunma bakanını sekiz yıl boyunca görevden alamayacak.

Yeni Şafak ve
04:00 - 26/12/2014 Cuma
Güncelleme: 21:30 - 25/12/2014 Perşembe
Yeni Şafak
Mısır’da geçen yaz neredeyse hiçbir parti ve siyasetçinin katılamadığı seçimlerden cumhurbaşkanı olarak çıkan General Abdülfettah es-Sisi’nin anayasada yaptığı yeni düzenlemelerle ordunun artık ülkeyi tek başına idare edeceği bir mekanizma kuruluyor. Yeni düzenlemeler akıllara “Yeni Mısır İsrail benzeri bir ordu devleti mi oluyor?” sorusunu getiriyor. Yakın zamanda anayasaya eklenen bir madde Mısır Cumhurbaşkanı’nın sekiz yıl boyunca savunma bakanını değiştirme veya görevden alma yetkisi de ortadan kaldırıldı.  Yeni yapıda, Cumhurbaşkanı Sisi bile ordunun gölgesinde kalıyor. 

Mısır’daki son durumu, siyasal belirsizlikleri, Körfez ülkelerinin darbeye verdikleri siyasal ve ekonomik desteğin mahiyetini ülkenin ilk sivil Cumhurbaşkanı olan Muhammed Mursi döneminde Planlama ve Uluslararası İşbirliği Bakanlığı yapmış Özgürlük ve Adalet Partisi'nden Dr. Amr Darraj ile konuştuk. 

 

ORDU HER YERDE 

Mısır’ı ordu yönetiyor diyor herkes. Anayasaya getirilen hangi düzenlemelerle bu gerçekleşiyor? 

Yeni yasalardan biri ile başlayalım. Ordunun koruduğu herhangi bir kamu tesisi orduya ait sayılacak. Bu bir okul, hastane hatta sokak bile olabilir. Şu anda Mısır’da her yer ordu denetiminde olduğuna göre bu kanuna göre hepsi orduya ait oluyor. Yine Anayasa’ya eklenen yeni bir ifade ile sivillerin askeri mahkemede yargılanmasının önü açıldı ve ülke askeri bir üsse dönüştü. Son iki haftada bin kişiden fazla sivil vatandaşı askeri mahkemeye gönderdiler. 

AYKIRI ANLAŞMALAR

Son dönemde ülke menfaatlerine aykırı uluslararası anlaşmalar yapıldığı belirtiliyor. Örnek verebilir misiniz?

Mısır, Kıbrıs Rum Kesimi ve Yunanistan arasındaki doğal gaz anlaşması hem Mısır’ın hem de Türkiye’nin milli çıkarlarına aykırı. Arkasında İsrail’in olduğu Yunanistan ve Güney Kıbrıs, Mısır halkının hakkı olan, kendilerine ait olmayan bir gazı almaya çalışıyor. Mısır’da parlamento olmadığı için cunta yönetimi her anlaşmayı kendi hazırlıyor, kendi onaylıyor. İtiraz edecek, bu anlaşmaların meşru olmadığını halka anlatabilecek bir otorite yok. Zaten yine yeni bir yasa ile devletin hiçbir kurumu hükümetler arası ya da Mısır hükümeti ile herhangi bir şirket arasında yapılan anlaşmayı bozabilme yetkisine sahip değil. Yargı da buna dahil… Tüm baskılara rağmen parlamentonun kurulamamasının ardındaki sebep aslında budur. Anayasaya yeni bir madde daha eklediler: Savunma bakanını sekiz yıl boyunca cumhurbaşkanı bile görevden alamıyor artık. Mısır’da savunma bakanı genelkurmay başkanıdır ve cumhurbaşkanından bile güçlüdür. Aslında ordu Sisi’den de öte bir şey. Ordu, özel bir statü ile Mısır’ı yönetiyor. 

ÖZEL İMTİYAZLAR

Yatırımlardan bahsetmişken, Mursi döneminde Katar’ın Süveyş kanalı etrafında çok büyük bir projeye öngörülüyordu. Ancak BAE’nin de aynı bölgeye talip olmasından ortalık kızışmıştı...

Tarihsel olarak Mübarek rejimi ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasında çok sıkı ve imtiyazlı bir bağ vardı. BAE, bu imtiyazları kendine tanınmış bir hak olarak görüyor, Mısır’daki en büyük projeleri bir tek ‘ben yaparım’ gibisinden. Mursi dönemindeyse anlaşmaların adil bir şekilde yürütülmesi ile aynı paya sahip olamayacakları endişesi başladı. 

DUBAİ’YE RAKİP İSTEMEDİLER

Diğer taraftan da Süveyş Kanalı'nda hayata geçirilmesi düşünülen projelerin bir ticaret merkezi olan Dubai’nin çekiciliğini azaltmasından endişe ettiler. Zira Süveyş Kanalı'nın lokasyonu daha iyi, direkt Akdeniz’e açılıyor, daha kısa bir mesafe. Ayrıca söz konusu yatırımlar sadece Süveyş’ten gemilerin daha rahat geçmesini sağlayacak şeyler değil, başka başka ekonomik faaliyetlere kapı açacak olan lojistik noktaları, depolama alanları vs idi. Bu da Dubai’deki birçok yabancı firmayı Mısır’a çekebilirdi. 

TÜRKİYE’DEN KORKTULAR

Türkiye ile sanayi bölgesi ve Ro-Ro projeleri gibi ortak projeleriniz vardı ama iptal oldu.…

Mısır ve Türkiye’nin işbirliğinden iyi neticeler alınacaktı. BAE bu yakınlıktan ürktü. Cunta, Ro-Ro projesini Türkiye'ye tepki olarak iptal etmedi,  BAE hinterlandı dışında Türkiye ile gelişebilecek tüm işbirliği alanlarını bloke etti. Darbeye verdiği destek ile BAE, Dubai serbest bölgesi ile rekabet edebilecek projelerin önünü kesmiş oldu. 


CUNTANIN EKONOMİK TETİKÇİLERİ

Ekonomik mevzularda arka planda hep büyük şirketlerin olduğu söylenir?

Söylenti değil  gerçek. Bizde daha çok Körfez ülkelerine ait şirketleri görürsünüz. S. Arabistan, Kuveyt ve BAE gibi. Bunlar ve darbeciler arasında büyük ekonomik çıkar var. Mübarek rejimini geri getirebilmek için darbeyi desteklediler. Mesela Kuveytli el-Harafi grubuna Kızıldeniz’de havalimanı ve marinası olan bir kent tahsis edildi. 


 


MÜBAREK’İN SERVETİ KÖRFEZ’DE 

Körfez ülkeleri Mısır’daki menfaatlerini korumak için devrimi istemedi. Bu arada, Mübarek ailesine ait tüm para Körfez ülkelerinin bankalarındaydı. Elbette İsviçre’de de hesapları var ama daha çok BAE ve Arabistan bankaları  kullanılıyor.  Ayrıca Mübarek döneminde de şirketler belli bir büyüklüğü - 50 milyon doları - geçince rejim o şirkete yarı yarıya ortak olurdu. Hiç sermaye koymadan. Ekonomi bu şekilde kontrol ediliyor.


SİNA’DA ORDU HALKI ÖLDÜRÜYOR

 


Sina yarımadası yıllarca  dünyadan izole edildi. Şimdi orada kritik olan nedir?

Sina Mısır için ulusal güvenlik meselesi. Bölgeyi geliştirmek için 4,4 milyar EGP(yaklaşık 616 milyon dolar) değerinde bir kalkınma projesi başlatmıştık. Dokuz ay içinde konut üretimi, okul, hastane, yol inşası, tarımın geliştirilmesi gibi alanlarda çok hızlı bir yatırım planlaması öngördük. Böylece yıllarca dışlanmış olan bölge insanı kendini Mısırlı hissedebilecekti. Bugün gelinen noktada Sina’da ordu halkını öldürüyor. 

 


KATAR’IN TAVRI BİZİ ETKİLEMEZ

Müslüman Kardeşler’in üyeleri Katar’dan ayrılmak durumunda kaldı. Körfez İşbirliği Örgütü üyelerinin baskısı oldu. Üyelerinizin bir kısmı Katar’ı terk etti. Katar Emiri Şeyh Temim Sisi yönetimi ile yakınlaşılacağı sinyalini verdi. Yorumunuz nedir?

Yeni bir durum yok aslında. Biz Katar’dan bir finansman almıyoruz. Katar bize “biz halkların tercihini destekleyecek güçte bir pozisyona sahibiz,” dedi. Katar sadece Müslüman Kardeşler'i değil, birçok siyasi grubu desteklemiştir. Mısır halkını Mursi döneminde de, askeri konsey döneminde de desteklemiştir. Körfez İşbirliği Örgütü’nün bir parçası olarak bölgesinde güvenli ve stratejik ilişkiler kurmak Katar’ın hakkı. Dolayısıyla ulusal güvenliğini riske atmamak için bu ilişkileri dengede tutmak zorundalar, özellikle Suudi Arabistan ile. 


Mısır'ın eski Planlama ve Uluslararası İşbirliği Bakanı Dr. Amr Darraj, kendilerini ancak yeni bir devrimin kurtarabieceğini düşünüyor. Darraj, "Mevcut partilerin bir kısmı bu süreci demokratik yollarla aşalım diyor. Ama doğası ve tanımı gereği bu mümkün değil çünkü size tanınan hiçbir hak yok. Ayrıca mükemmel bir parlamento kursanız bile tüm güç askeri konseyde. Ama bu çok uzun sürmez. Mısırlılar yeni bir devrim yapabilir.

#Mısır
#Abdülfettah es-Sisi’
#Muhammed Mursi
#Dr. Amr Darraj
9 yıl önce