|

Bambaşka bir Beş Şehir

Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Beş Şehir’inden yola çıkan Arjantinli yazar Alberto Manguel, Tanpınar’ın zekasına, kapasitesine ve bilgisine sahip olmadığını söylüyor ve kendisinin çok daha farklı bir Beş Şehir yazdığını ifade ediyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 17/01/2015 Saturday
Güncelleme: 20:47 - 16/01/2015 Friday
Yeni Şafak
Boğaziçi Üniversitesi’nin 150. Yılı için başlatılan uluslararası konuk programı Boğaziçi Chronicles, yazarlar, sanatçılar ve düşünürler ile İstanbul’un kaydını tutmaya devam ediyor. Boğaziçi Chronicles’ın 2015’teki İlk Konuğu Ünlü Yazar ve Okuyucu Alberto Manguel Oldu. Arjantinli yazar Manguel, geçtiğimiz yıl başladığı Ahmet Hamdi Tanpınar’ın izinden giderek geçtiğimiz yıl başladığı Beş Şehir projesini sonunda bitirdi. İstanbul, Erzurum, Konya, Ankara ve Bursa’yı gezen Manguel, Mayıs’ta Türkiye’ye tekrar gelecek ve kitap raflardaki yerini alacak. Tanpınar’ın zekasına, kapasitesine ve bilgisine sahip olmadığını söyleyen Manguel, “Ben çok daha farklı bir Beş Şehir yazdım” diyor. Manguel, Borges, Kütüphaneler ve Okumanın Keyfi, Merakın Tehlikeleri başlıklı iki önemli oturum gerçekleştiriyor İstanbul’da konakladığı sıralarda.

TANPINAR’A YABANCIYIM

Bir edebiyatçı için yazılmış bir eseri tekrar kaleme almak sıfırdan bir edebi eser yazmaktan daha zordur. Çok iyi bir yazar olsanız da okur her zaman ilk okuduğunu referans alacaktır kendine. İlk okumasını ölçek yapıp sizi ona göre değerlendirecektir. Manguel’in Beş Şehir’i yayınlandıktan sonra okurdan gelecek tepkileri hep beraber bekliyoruz. Ancak Manguel baştan ben çok farklı bir beş şehir yazdım diye belirtiyor. O bir yazardan önce çok iyi bir okuyucu. Bu proje kendisine teklif edildiğinde yapamayacağını sanan Manguel, “Çünkü Türk tarihini, kültürünü, coğrafyasını bilmeden böyle bir proje içine girmek araba kullanmayı bilmeyen birine Ferrari vermek gibi bir şey” benzetmesini yapıyor ve ekliyor: “Beş Şehir bir gezi kitabı ya da tarih kitabı değil. Daha çok zaman, müzik, toprakla, coğrafyayla olan ilişkiler, kimlikler ile ilgili vurgular içeriyor. Ben de bu konular üzerine konsantre olmaya çalıştım. Beş Şehir’e ve Tanpınar’a yabancı olduğum için neyin önemli olduğunu göremeyebilirim. Herhalde de göremeyeceğim.

YALNIZ KALAMADIM

Manguel’e Boğaziçi’nde konakladığı süre içinde çalışmalarının tatmin edici olup olmadığını sorduğumuzda Kanadalılarla Türkler arasında bir kıyaslama yapıyor. Burada çok ilginç görüşmeler yaptığını ve verim aldığını söyleyen Manguel, “Kanadalıların kendilerine has nezaket anlayışları var. Kanadalılar misafiri yalnız bırakırlar. Konuklarının idare etmelerini beklerler ve siz kendinizi çok yalnız hissedebilirsiniz. Ama burada tam tersi bir durum var. Burada herkes beni bir yerlere, yemeğe veya kahveye davet ediyor. Konuşmak istiyorlar. Yalnız olmadığımı hissediyorum” diyor.

Bir okur her zaman özgürdür

Tanpınar’ın Beş Şehir’ini anlamak ve kendi cümleleriyle anlamlandırmak için bu şehirlerin havasını soluyor Manguel. İnsanların nasıl yaşadıklarını, bu şehirlerin bugünkü görüntüsünü gözlemliyor. Bunlar bir yazar için önemli. Çünkü şehirlerin ve insanların birbiri içine geçmiş kimlikleri vardır. Bunu yerinde gözlemlemeden aktaramazsınız. Manguel de bunu yapıyor ve sonuç alıyor. 

BORGES YAZMAMI ETKİLEMEDİ

Bu şehirleri gezmek onun yazmasını olumlu yönde etkiliyor. 1964-68 yıllarında ünlü yazar Jorge Luis Borges’e kitap okuyan Manguel, “Borges beni etkilemedi. Çünkü ben kitaplarla ilgileniyordum fakat bir yazar olmak istemedim” diyor. Borges, bir gün Manguel’e “Bir yazar yazabildiğini yazar ama bir okur ne okumak isterse onun okur” diyor. Manguel, Borges’in kendisini okumaya devam etmesi, okumanın getirdiği özgürlükten keyif alması yönünde etkilediğini kaydediyor.
#Boğaziçi Chronicles
#Alberto Manguel
#Borges
9 years ago