|

Çağdaş dünya ve antropoloji

Düşünceleri ile 20. yüzyılı etkilemiş antropologlardan Lévi-Strauss, “Modern Dünyanın Sorunları Karşısında Antopoloji” adlı kitabında Batı üstünlüğünün sona erdiği günümüz dünyasının sorunlarına dikkat çekiyor. Yazar, son iki yüzyıldır kendisi dışında hiçbir farklılığa yaşam hakkı vermeyen Batı modernliğinin bugün artık ‘öteki’ni tanımaya mecbur olduğunu belirtiyor.

Yeni Şafak
23:18 - 21/04/2015 Salı
Güncelleme: 20:20 - 21/04/2015 Salı
Yeni Şafak
HAYDAR BARIŞ AYBAKIR


Avrupa dışı dünyada genellikle küçük gruplar halinde yaşayan ve henüz yok edilmemiş, “ilkel”, “barbar”, “vahşi” gibi modern öncesini imleyen kelimeler ile adlandırılan, geniş coğrafyalara yayılan inanç ve yazılı kayıt sistemlerinden yoksun toplulukları inceleyip bir takım genellemelere varmaya çalışan antropoloji, sömürgecilik döneminin bir ürünüdür. İlk antropoloji çalışmaları da, Avrupa'nın coğrafi keşifler sonucu kendi dışındaki dünya ile karşılaşarak onları sömürgeleştirmesiyle başlamış ve bu sömürgelerde bulunan batılı kâşifler, seyyahlar ve misyonerler tarafından yürütülmüştür. Aydınlanma projesine içkin artzamanlı bir anlayışın etkisiyle şekillenen bu ilk çalışmalar Avrupa dışı “ilkel” toplulukları o günün batılı toplumlarının evriminde başlangıç noktası kabul etmekte ve sömürgeleştirerek kavramaktaydılar. Bir başka deyişle bu çalışmalar ile “yeni dünyaların keşfedilmesinden ziyade, eski çağlara ait geçmişin yeniden bulunduğuna inanılmıştır.” Böylece Batı hem kendi geçmişini bulmuş olacak hem de o geçmişi tarihi rayına sokarak donmuşluğundan kurtaracak ve bugüne getirebilecekti.


Claude Lévi-Strauss'un 1986 yılı ilkbaharında Tokyo'da sunduğu “Batı'nın Kültürel Üstünlüğünün Sona Erişi”, “Çağdaş Dünyanın Üç Büyük Sorunu: Cinsellik, Ekonomik Gelişme ve Mitik Düşünce” ve “Kültürel Farklılığın Takdir Edilmesi: Japon Kültüründen Öğrendiklerimiz” metinlerinden oluşan Modern Dünyanın Sorunları Karşısında Antopoloji kitabı Metis Yayınları tarafından Akın Terzi'nin çevirisi ile dilimize kazandırıldı. Kitap, isminden de anlaşılacağı üzere Batı üstünlüğünün -özellikle kültürel açıdan- sona erdiği günümüz dünyasının sorunlarına dikkat çekiyor ve bu durum karşısında antropolojinin önemine vurgu yapıyor. Lévi-Strauss'un deyimiyle, antropoloji, çağdaş dünyanın sorunlarını tek başına çözme iddiasında bulunmasa da, bu sorunların daha iyi idrak edilmesi hususunda özgün bir bakış açısı sunmaktadır.



LÉVİ-STRAUSS'UN ANTROPOLOJİYE KATKISI


Lévi-Strauss ise kendinden önceki antropologların aksine, farklı bir metod uygulayarak tarihin birbiri ardı sıra geleceğe doğru lineer akışını reddeden yapı kavramını kültürel olgulara uyarlayarak antropolojik araştırmalar için eşzamanlılığı önerir. Böylece kültürel olgular, bir mercan kayalığı gibi dışarıdan gelen müdahalelere rağmen canlılığını sürekli koruyan hareketli bir organizma şeklinde ele alınabilecekti. Eşzamanlılık ile farklı zamanlarda oluşmuş kültürel olguların aynı anda var olabileceği dile getirilebileceğinden kültürler arasındaki “ilkel-gelişmiş”, “barbar-uygar” ayrımları geçersiz kalacak ve “ilkel” olarak adlandırılan bu topluluklar, Batı'nın uzak geçmişini değil, genel bir hali, insanlık durumunun ortak paydasını bize öğretebilecekti. “Bu açından bakıldığında” diyor Lévi-Strauss, “istisna oluşturanlar, aslında Batı ve Doğu'daki gelişmiş uygarlıklardır.”


Lévi-Strauss'un bu tutumunu belirleyen, onun düşüncelerine içkin bir kriz anlayışıdır. Kendini ilerleyen bir uygarlık olarak tanımlayan ve diğer uygarlıklara örnek bir model olarak dayatan Batı'nın krizi: “Uzun zamandır bel bağlanan, asla sekteye uğramayacak bir maddi ve manevi ilerlemeye duyulan inanç da en büyük krizini yaşıyor.” Yaygınlaşan totaliter rejimleri ve sebep oldukları Dünya Savaşlarının muazzam yıkıcılığıyla medeniyet iddiasını intihara sürüklemiş Batı uygarlığı, toplumsal örgütlenme biçimleri, siyasi kurumları ve bunlara esin veren felsefi birikimiyle insanlığa sunduğu ideali yitirmiş ve geleceğine dair geliştirdiği ortak inanca şüpheyle yaklaşılmasına sebebiyet vermiştir.



ANTROPOLOJİNİN BATI'YA KATKISI


Bütün bu yaşananlara tanıklık eden Lévi-Strauss, Batı'nın içine girdiği krizi kitabına konu edindiği konferanslarını verdiği 80'li yılların ikinci yarısını yeni bir dönüm noktası olarak değerlendirirken günümüz dünyasının sorunlarının üstesinden gelinmesi gerektiğine ayrıca dikkat çeker. İşte burada antropolojinin önemi ortaya çıkmaktadır; çünkü Strauss yazısız toplumların incelenmesinin bu sorunlara kısmen çözüm sağlayabileceği inancındadır: “Antropolojik araştırmanın hedefi, bizimkilerden çok farklı olan modelleri önümüze sermek, böylece bizi kendi modellerimiz üzerinde düşünmeye, hatta bunları sorgulamaya teşvik etmektir.” Yazar kitabın ilerleyen bölümlerinde çağımız dünyasının sorunlarını “cinsellik”, “ekonomik gelişme” ve “mitik düşünce” başlıkları altında karşılaştırmalı bir şekilde incelemeye tabi tutarken son bölümde kültürel farklılıkların takdir edilmesi gerektiği vurgusunu liberal demokrasinin mutabakat, müzakere, diyalog kavramları eşliğinde yapar.



Yaklaşık iki yüzyıldır farklılığa asgari düzeyde bile yer tanımayan Batı modernliğinin aksine Lévi-Strauss, Batı'nın kendini tanıması ve anlaması için kendi dışındaki kültürlere ihtiyacı olduğunun, onlara başvurması gerektiğinin altını çizer. Bu “yerli bilgilendirici” yaklaşım, Dünya Savaşları sonrası ABD'nin öncülüğünde hayata geçirilen dekolonizasyon politikaları ile de uyumludur. “Öteki” olarak bilinen/kavranan bu topluluklar eski sömürgelerdir. Günümüz post-kolonyal çalışmaları da göstermektedir ki, ne kadar iyi niyetli girişimler olsa da çoğulculuk adı altında farklılıklara yapılan bu tarz vurgu farksızlaştırma politikaları ile beraber iş görmekte ve evcilleştirildikleri/ehlileştirildikleri oranda bir bütünün temsilleri haline gelmektedir. Daha başka bir ifadeyle Lévi-Strauss'un çabası uyarınca önem verdiği yerliler Batı'nın kendini tekrar anlamlandırması için kendi kimliklerini merkezileştirmektedir. Bu merkezileşmenin Batı için bir “yapısal-işlev” gördüğü yeterince açık olsa gerek. Açık olmayan ise Batı'nın bu 'merkezîleşmeyi' daha ne kadar sürdürülebilir kılacağı…



Kitabın künyesi:


Modern Dünyanın Sorunları Karşısında Antropoloji


Claude Lévi-Strauss'un


Metis Yayınları


Çev: Akın Terzi


2014


104 Sayfa


#Claude Lévi-Strauss'un
#Metis Yayınları
#modern dünya
#antropoloji
9 yıl önce