|

Cumhurbaşkanı’nın 5. Din Şurası’nda yaptığı konuşmanın çağrışımları

Yeni Şafak
04:00 - 16/12/2014 Salı
Güncelleme: 21:53 - 15/12/2014 Pazartesi
Diğer
Gündem
Gündem
EJDER OKUMUŞ / OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ

8-10 Aralık 2014’te Ankara’da gerçekleştirilen Beşinci Din Şurası’nın ana başlığı, “Günümüzde Yeni Dinî Anlayışlar: Dinî Bilgi, Eğitim ve Din Hizmetleri”dir. Şura’da bu başlık altında günümüz Müslümanlarının pek çok sorunu ele alınmış, tartışılmış ve bir takım kararlar alınmıştır. Bu şuranın yapılması ve modern dünyada dinin ve Müslümanların durumunun ele alınması son derece önemlidir. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’in konuşması da, oldukça önemli konuları kalın çizgilerle işaretleyip vurgulaması itibariyle çok mühimdir. Fakat Şura’nın asıl önemli ve dikkat çekici yönü, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı konuşmadır. Bu konuşma, sadece Cumhuriyet tarihinin değil, Türkiye’nin ve Müslümanların bütün modernleşme serüveninin din açısından en ciddi yüzleşmesidir. Konuşmanın hem İlahiyatçı ilim adamlarına, hem Diyanet İşleri Başkanlığı’nda din hizmetlerinde bulunanlara, hem de bütün toplum kesimlerine hitap eden boyutları var. Konuşma muhtevası ve vurguları bakımından geniş çağrışımlara sahiptir. Bu çağrışımların neler olduğu üzerine odaklanmak, günümüz Türkiye’sinin dinî durumunu, özellikle de dinî entelektüel ve akademik durumunu ve de din-siyaset ilişkilerini anlamaya katkı sunacaktır. 


Cumhurbaşkanı’nın Konuşmasının Ana Çizgileri

1.Dini özgürlük ve özgüven.

2.Batı taklitçiliği yapılarak Türkiye’de de doku uyuşmazlığı açıkça ortada olduğu halde yapay bir din-devlet ayrımı oluşturmak.

3.Din ve dindarların 200 yıldır sistematik horlanmaya maruz bırakılması.

4. Cehaletin, yoksulluğun, yobazlığın, tutuculuğun, gericiliğin, baskının, ilerlemenin sorumlusu olarak dinin gösterilmesi.

5.İçerden ve dışardan yönelen İslamofobi denilen faşizmle eşdeğer hastalık.

6.Dinin okuma ve ilimle meşgul olma emri yokmuş gibi ilmi, aklı, düşünmeyi reddeden bir din varmış gibi bir algı oluşturulmaya çalışılması. 

7.Sahte hocaların, sahte dindarların adeta toplumu zehirlemek için yaptıkları mücadelenin desteklenmiş olması; resmi ideolojinin dar kalıpları içinde kalan sözüm ona alimlerin teşvik edilmiş, sırtlarının da sıvazlanmış olması;  vatanına ihanet şebekesi kuran din adamı maskesi altındaki şarlatanların, ulusal ya da uluslararası teşviklere mazhar olabilmesi; Dini özünden, ruhundan koparmaya, dini sinsice çarpıtmaya, dini bu noktada özel menfaatlere dönüştürmeye çalışanların, ekranlar yoluyla bu ülkede imkanlarına imkan katmış olmaları; bütün bunların karşısında samimi şekilde, hasbi şekilde Allah’tan korkarak, ilim erbabı olmanın sorumluluğunu idrak ederek konuşanların, yazanların, mücadele edenlerin, en ağır baskılara, en ağır zulümlere maruz bırakılmış olmaları.

8.İlmin siyasetin emrinde olmayacağı, siyasetin ilmin hizmetkarı olacağı hususu. 

9.Her türlü araç ve imkanlarla; besleyip büyüttükleri Müslüman görünümlü misyonerleriyle, ihanet şebekeleriyle, sadece Lawrance’lerle değil, Abdullah İbni Sebe’lerle, Hasan Sabbah’larla, Müseylemet-ül Kezzap’larla, iktisatta Karunlarla, siyasette Firavunlarla, ilimde Bel’amlarla oyunlar kuracak olmaları.

10.Bilinçli ya da bilinçsiz, yurttaşlık dini benzeri dinler inşa ederek, İslam’ın karşısına kendi yapay dinlerini koymanın çabası içinde olmaları. 

11.Din ve devlet işleri ayrı olsun’ diyerek dine yönelik her saldırıyı meşru görenlerin olması, sipariş şairlerin çıkıp “Kabe Arabın olsun, bize Çankaya yeter” demesi, bu zihniyetin bir dinin yerine, hak dinin yerine yapay bir din kurma, helvadan put yapma zihniyetinden başka bir şey olmaması; kendilerinin yapması ve kendilerinin tapması durumu. 

12.Devlet eliyle her türlü ret, inkar, asimilasyonun reddedilmesi. 

13.Emanetin hakkını vermekle mezheplerarası çatışmaların, kan akıtmaların sona ermesi. 

Çağrışımlar

Uzun konuşmanın din sosyolojimiz açısından dikkati çeken farklı yönlerinin bu maddelerde özetlendiği söylenebilir. Bu maddelerde açıkça görülebileceği gibi Cumhurbaşkanı “resmen” ezber bozmaktadır. Bu resmi ideolojinin din yaklaşımının açıkça sorgulanması ve değiştirilmesinin işaretidir. Asıl önemli olan bütün bunları, Müslüman topluma ama her şeyden önce ilim adamı ve aydınlara cesaret vermek, özgüven aşılamak ve onların sahte ulemadan ve hocalardan farklı olduklarını göstermelerini sağlamak, bunun için de sorumluluklarının gereğini hiç korkuya kapılmadan cesaretle yerine getirmelerini, her türlü sorunu dile getirme ve çözüm üretme konusunda proaktif olmalarını teşvik etmek için söylemiş olmasıdır. 
#Beşinci Din Şurası
#Mehmet Görmez
#Recep Tayyip Erdoğan
9 yıl önce