|

Diyarbakır’da bir duruş insanı

Yeni Şafak
04:00 - 8/02/2016 Pazartesi
Güncelleme: 23:26 - 7/02/2016 Pazar
Yeni Şafak
Gündem
Gündem
-Prof. Dr. Ejder Okumuş

Eskişehir Anadolu Üniversitesi



Ekrem hoca, otuz yıldır öğretmenlik yapıyor. En çok sevdiği şey, öğrencileriyle vakit geçirmektir. Öğrencileriyle birlikte olmak, onların problemlerini dinlemek ve çözmek için çabalamak, Ekrem öğretmenin hayat tarzı olmuştur; onlarla fikrî, entelektüel, bilimsel ve edebî sohbetler yapmak, onun en zevk aldığı şeylerdendir. Hangi okulda görev yaparsa yapsın ve hangi yaştan öğrencileri olursa olsun, öğrencilerini hep arkadaş olarak görmüş ve sınıflarda öğrencilerine “arkadaşlar!” diye hitap etmiştir. Öyle yapmaya da devam ediyor.



İlkeli bir insandır, Ekrem öğretmen. Prensip sahibidir: İlkeleriyle hareket etmek, düşünce, inanç, tutum ve davranışlarında mümkün olduğunca tutarsızlığa düşmemek, onun en belirgin yönlerindendir. Onu gören, bilen veya tanıyanlar, bu yönünü çok takdir ederler. Öğrencileri ve çalışma arkadaşları, onun prensip insanı ve duruş adamı oluşunu, çalışkanlığını, hak-hukuka riayete ayrı bir önem verişini, haksızlığa ve hukuksuzluğa karşı tersinden bir yanlışa düşmeden mücadele etme şeklini iyi bilirler. Duruş adamı olunca, tabii ki çifte standart bir kişi olmadığı net olarak anlaşılır. Örneğin onun için terör, kimin yaptığına bakmaksızın terördür, bugün “terör örgütü”nün Diyarbakır'da veya Ankara'da yaptığı da terördür, “terör devleti”nin İsrail'de yaptığı da terördür. Yanlış yanlıştır, doğru doğrudur. Bunlar, adamına göre anlam kazanmaz hemen, onun fikir ve inanç dünyasında.



MESLEĞİNİN HAKKINI VERMEK

Ekrem hoca güler yüzlü, esprili, şakacı bir kişilik sergiler, fakat bir o kadar da ciddidir. Örneğin derslerde yeri geldiğinde öğrenciler için uygun düşecek şakalar, espriler yapar, fıkralar anlatır, ama derslerini asla ihmal etmez, geyiğe çevirmez. Derslerinin hakkını verir. Derse girip de vakit dolmasını bekleyen “şibih-muallim”lerden, sureta öğretmenlerden değildir, o. Öğretmenliğini de, diğer işlerini de “mış” gibi yapanlardan hiç olmamıştır. Onun için dürüstlük ve çalışkanlık kadar önemli bir şey yoktur. Dürüst olmak, asla yalan söylememek, dedikodu yapmamak, “kardeşinin ölü etini yememek” onun erdemlerindendir.



Fizik öğretmenliği yapan Ekrem hoca, dersinde dersini yapmaya ayrı bir özen gösterir; fakat bir o kadar da davranışlarına, hareketlerine, sözlerine dikkat etmeye, öğrencilere model olmaya itina eder. Öğretmenliğin en önemli boyutunun, öğrencilere, çevreye, komşulara, akrabaya model olmak olduğunu çok iyi bilir. Bundan dolayı ister okul dışında, isterse okul içinde insanlarla, öğretmen ve öğrencilerle ilişkilerinde son derece zarif, nezaketli, mütebessim ve gayretkeştir.



GÖNÜLLERE DEĞEN BİR EL

Ekrem öğretmenimiz, Türkiye'nin yedi veya sekiz ilinde öğretmenlik yapmış ve en son Diyarbakır'a, bir liseye tayini yapılmış son derece sabırlı bir insandır. Evli ve dört çocuğu vardır. Çok hareketli, koşuşturmalı, çileli öğretmenlik hayatında çocuklarına babalık yapmayı da ihmal etmemiş, eşiyle birlikte onları büyütmüştür. Lakin şunu da belirtmekte fayda var: O, tipik bir memur değildir, her gün evden okula, okuldan eve gidip gelen, komşularıyla, mahallelisiyle, yani toplumla bağı zayıf bir karakter sergilemez. Sokağında, mahallesinde, şehrinde yaşayan insanlarla, şehriyle, toplumuyla sürekli temas halindedir. İhtiyaç sahiplerine koşar, ihtiyaçlarını karşılamak için elinden geleni yapar. Bunun için gecesini gündüzüne katar. Yorulmak, usanmak, bıkmak bilmez.



MÜCADELEYE ADANMIŞ HAYAT

Tabii ki Ekrem hocanın olaylar karşısındaki tavrı da oldukça anlamlı ve farklıdır, fark yaratıcıdır. Bir yerden, bir zulüm, bir haksızlık gelirse, bu ister kendisine olsun, isterse bir başkasına, mutlaka tavrını koyar, karşı çıkışını serdeder. Açıkça hakkın, haklının, mazlumun yanında yer alır. Kimseye zulmetmez, ama zalimlere karşı çıkar. Zulme ve zalime karşı harekete geçer ve bunun için bütün hukuki mücadele yollarına başvurur, gerekli eylemselliklerin içine girmekten kaçınmaz. Nitekim Türkiye'nin bir darbeye daha tanıklık ettiği yıllarda bir gün, bir dert insanını almak ve ona eziyet etmek isteyenlere karşı açıkça tavır almış, onlara o insanı vermemek için ne gerekiyorsa yapmıştır. Ve vermemiştir de. Yine aynı yıllarda; insanların her türlü insanî, fikrî, dinî, siyasî özgürlüklerinin kısıtlandığı, bazılarının olabildiğince yasaklandığı, bazı insanların horlandığı, ötekileştirildiği o yıllarda bir “sorumlu aydın öğretmen” olarak memleketin her yerinde mücadeleye atılmıştır. Kendi okulunda insanlara yasaklar getiren zihniyete karşı da savaşmıştır.



Ekrem hoca, halen aşkla şevkle, imanla, ahlakla, duruşu ve ilkeleriyle Diyarbakır'da hayatını sürdürmekte, eğitim işine odaklanıp koşturmaktadır.





#Ekrem hoca
#Diyarbakır
#yorum
8 yıl önce
default-profile-img