|

Hayat ve ölüm arasından kendine bakmak

Farklı üslubu ile dikkat çeken Osman Koca, hikayelerinde doğumla ölüm arasında pervasızca yaşayan insana, bir anlığına zamanı durdurup; bu iki çizgi arasında, kendine bakabilmeyi anlatıyor.

Yeni Şafak
04:00 - 19/05/2015 Salı
Güncelleme: 19:25 - 18/05/2015 Pazartesi
Yeni Şafak
Fatma Kevser SÜMER


Yayınladığı üç hikaye kitabıyla tematik ve tipolojik öykü anlayışını sürdüren Osman Koca'nın son kitabı “Vakit Arası” okuyucuyla buluştu. Son dönem öykücülüğümüzün üretken yazarlarından olan Koca; farklı üslubu ile dikkat çekiyor yine. Ayışığı Kitapları tarafından basılan yapıt; çoğu “Yedi İklim” ve “Hece-Öykü”de yayımlanmış toplam yirmi iki öyküden oluşuyor.


Anlatıcının kahramanları; sokakta, otobüste ya da bir berberde çıkabiliyor karşımıza. Öykü kahramanlarının gerçekliği yazarın iyi bir gözlemci olduğunu kanıtlar nitelikte. Yalnız; bu gerçeklik, sıradanlık olarak algılanmamalı. Her biri mahzûn, içten, dürüst ve hayat karşısında protest duruşa sahip tipler. Usta öykücü alaysamacı ironik dilini; anlatılarında belirginleştirerek devam ettiriyor. Bu üslup; kimi zaman bizi şaşırtırken, kimi zaman da tebessüm ettiren hoş, farklı ve nebi şahsına münhasır bir yaklaşım sergiliyor. Sözcüklerle oynamayı seven yazar, rakamları ve matematiği de sıkça kullanıyor öykülerinde. Yazar çoğu öyküsünde kahraman anlatıcı yani ben dilini kullanıyor. Ancak bariz ben değil bu. Daha ziyade aşkın ve içkin ben… İçsel yanları daha ağır basan tiplerin ben'i…



POST KOLONİYAL MENKIBE GİBİ


Modern zaman insanının inançlarını özlem ve hayal kırıklıklarını, aşklarını bir kitaba sığdıran yazar, küçük dokunuşlarla insan'ı yerleştiriyor usulca öykülerine. Kimi zaman bir aşkın yol ayrımındaki ince hüzünle, kimi zaman metropol şehrin çamurlaşan yüzünde tutunamayan insanla… Kendiyle sürekli yüzleşen ve konuşan kahramanlar biz'i biz'e anlatıyor böylece. Eserde dikkat çeken öykülerden biri de; şiirsel ve epik anlatımıyla “Huuu” Bizim Yunus Emre'yi çağdaş bir dille aktaran öyküyü okurken, post-koloniyal menkıbe havasına kapılıyorsunuz ister istemez. Gelenek ile gelecek arasında, çok katmanlı vetireler yokluyor izleğinizi. Gotik ve pitoresk biçemler beliriveriyor zihninizde. “Vakit Arası” doğumla ölüm arasında pervasızca yaşayan insana, bir anlığına zamanı durdurup; bu iki çizgi arasında, kendine bakabilmeyi anlatıyor. Hikâyeler hangi “Vakit Arası” yazıldı diye düşünmeden edemiyoruz. En genel kabulüyle 'hayat ve ölüm' arası olabilir.



Çağdaş öykü formatı; klasik-biçim'den post-reel biçem'e evriliyor gibi. Bariz ve başat 'durum ve olay hikâyeleri' yerini 'çok katmanlı ve ironik öykülere' bırakıyor. Osman Koca öykülerinde şaşırtıcı şekilde Karasu'nun çok katmanlı anlatımı, Cahit Zarifoğlu'nun dilsel oyunları, Oğuz Atay'ın sıra dışı biçemi harmanlaşıyor desek, yanılmayız sanırız. Metinlerdeki göndermelerden tutun da, dil ve üslubuna yansıyan ironi yüklü enstrümanların yanı sıra düşünce ve izleğimizle oynayan kelime seçimleriyle söz sanatlarına varıncaya dek seçilen gerçek-üstü tematik ve tipolojik tercihler bu savımızı destekler mahiyette. Öykü ve roman sahasında (bu arada yayınlanmış oylumlu iki de romanı var) geleceğe emin adımlarla yürüyor Osman Koca.


#Osman Koca
#Çağdaş öykü
#Vakit Arası
9 yıl önce