|

Kandil’in 'İmralı cenazesi' siyaseti

Cumhuriyet tarihinde ilk defa devletleşmiş bir hükümetten ve bu hâliyle ilk defa 30 yıllık sillahlı Kürt isyanının lideriyle –dünyayı karşısına alarak “üçüncü göz”süz– görüşmeyi başlatan bir Parti'den koparacağı her oy, Süreç’i çökertmeyi ortaklaşa hedeflemiş Ergenekon saçaklarının (klasik, neo ve “sol” Ergenekon) hanesine yazılacaktır. Bu da, İmralı’dan çıkacak “hayırlı bir Öcalan cenazesi”ne kilitlenmişliğin “kalleş adı” olacaktır.

Yeni Şafak
04:00 - 3/02/2015 الثلاثاء
Güncelleme: 21:27 - 2/02/2015 الإثنين
Diğer
ALİ KEMAL ÖZCAN Ÿ- TUNCELİ ÜNİVERSİTESİ SOSYOLOJİ BÖLÜMÜ 

Siyasetin terbiyesindeki kasabın et derdi, düşündüğümüzden de öte günlük hayatın güncel bir vakasıdır.  İnsanlar – en vahimi olarak da iktidar hiyerarşisinin tepelerine yaklaştıkça – dediklerini ve diyeceklerini, yaptıklarını ve yapacaklarını dosdoğru dememekte, mesmertçe yapmamaktadırlar.


Reel PKK gerçeğinde bu dibe-vuruş, Cizre-Kobanê hattındaki “Rojava Devrimi”nde sereserpe saçılmaktadır. Özellikle “Kobanê Zaferi”ne ilginin dışavurum formlarında bu terbiyesel düşürülmüşlük tozdan-dumandan arındırılmaya aciliyetle muhtaçtır.

Kobanê’deki insanî zafer ile siyasî gaflet arasında en az Süveyş Kanalı kadar iyi bir “hendek” kazılmazsa, gafletin en iğreti hâllerinden biri, bir “zafer” olarak midemize indirilir.

İnsanî zafer; şüphesizdir ki, bilindik Batı odaklarının sinsi bir  “konsorsiyum”unca palazlandırılan IŞID adlı katliamcı bir güce Kobenê’nin teslim edilmemesidir. Ve bu direnişteki PKK gerillalarının gelenekselleşmiş fedai ruhlu savaşkanlıklarının yeri insanî bir tarihselliğin kayıtlarına geçmiştir. İnsanî zaferin doğal PKK’cesi budur. Londra merkezli “Amerikan aklı”nın “dünyanın en terörist örgütü”ne hava bombardımanlarıyla verdiği “destek” sonucu direnerek ölmenin önüne geçilmış olması bu gerçeği değiştirmez.

Çözüm süreci önündeki sosyolojik engel

Ancak bunun sokaklardaki “kutlama” örtüsü altındaki “örgütlü gösteriş”lerin, temel olarak MHP’de meskün, CHP’de miskin ve AK Parti’de küçümsenemeyecek orandaki suskun Türk milliyetçiliğini uyandırıp aktive etmek amaçlı olduğunu bilmek için “yaman” bir kavrayış zekâsına sahip olmak gerekmez. 

Örgüt vekillerinin boy yarıştırdıkları bu “örgütlü gösteriş”lerin, Çözüm Süreci önündeki en sosyolojik temeli güçlü siyasî engeli (Türk milliyetçiliği dinamiğini) güçlendirerek, süreci toslatıp Öcalan’ın İmralı Cenazesi ile taçlandırmanın hedeflendiğini bilmek için sosyoloji çalışanı olmak da gerekmez. 

Bunun sayısız verisi her gün “kör gözüm parmağına” yoğunluğu ve pervasızlığıyla OrtakVatan’ınımızın sentezlenmiş Türkiye toplumsal varlığı üzerine sürülmekte; ve en tarihsellikli bir gelişme şansı yakalmış Türk-Kürt ittifakı merkezli bir Ortadoğu Halkları Birliği’nin önüne geçilmeye çalışılmaktadır.  

Milliyetçilikteki “koyun can derdinde, kasap et derdinde” ısrarlı tekrarımızın (Robert Olson bize referansla bunu kitabının adı yaptı) haklılığını ve doğruluğunu, Kobanê merkezli bu kollektif operasyonlar en pespaye hâliyle teyid etmektedir. 

Daha tehlikelisine ve hincesine işaret etmek isterim ki, HDP’nin baraj-yıkmalı “seçim çalışmaları”nda, bu kasap-et-cenaze siyasetine “ölsem şehit, kalsam gazi” metoduyla yüklenilecektir. Kampanya Selahattin Bey’in “barajı aşamazsak AKePe [Ergenekoncasıyla] düşünsün” veya “dananın kuyruğu koparsa dana bizde kalır” şiarlarıyla başladı. 

Londra’nın Kani Yılmaz projesi

Bu, şahsımızın iddiası ve uyarısıdır. Bu “eksen”de Demirtaş projesi ile Londra’nın Kani Yılmaz projesi arasında “trajituhaf bir benzerlik” koktuğunu cuhmurbaşkanlığı seçimlerinde söylediğim hatırlanırsa, Öcalan’a özellikle tepkili “sol” Ergenekon odaklarının “espiritüel-sempatik Demirtaş” parlatmaları dikkate şayandır. 

Bu “figür”ün reel PKK’ce girişilen 6-8 Ekim anti-Öcalan darbesindeki “sokağa çağrı” rolünden sonra, bu malum odakların medyasınca “aynı koşullar olursa yine çağırırım” dedirtilip “sempatik Çipras” üflemeleri eşliğinde zeki-genç lider parlatımların yoğunlaştırılmaları burun-önüne alındığında, “Kani Projesi” ile benzerlik kokularında daha bir ağırlaşma burunlara çarpmaktadır. Eğer hâlâ reel PKK ve Kandil eteklerinde Öcalan’a Zilan-Beritan ruhuyla bağlı olduklarına inanlar kaldıysa seçim kampanyasında HDP’ye barajı aştıracak oy potansiyelini “AkePe”de değil CHP ve MHP’de arayarak idiamızı boşa, uyarımızı gereksize çıkarırlar. 

Üçüncü Gözsüz süreç

Bunu da devletleşerek ve dünyaya meydan okuyarak Çözüm Süreci’ni hatasıyla-sevabıyla yürüten Erdoğan liderliğindeki “çözüm potansiyeli”ne MHP ve CHP ile birlikte Ergenekon’a üçüncü kol olup yüklenerek değil,  bu iki milliyetçi faşist liderliklerin Süreç karşıtı fiilen bölücü politikalarını teşhir edici söylem ve eylemlerle yaparlar. 

Aksi takdirde bizim “reel PKK’nin ovadaki ‘tırşıkçı’ iktidar elitiyle uzlaşmış Kandil’in Erdoğan’a tepkisi, aslında Öcalan’a duyulan tepkinin diğer adıdır” merkezli iddiamız tekraren doğrulanacaktır. Ve “Başkan Apo’nun yanlışının bile militanı” olduğunu söyleyenler, tarihe tarihin en yalancı Brütüsleri olarak geçeceklerdir.

Çünkü Cumhuriyet tarihinde ilk defa devletleşmiş bir hükümetten ve bu hâliyle ilk defa 30 yıllık sillahlı Kürt isyanının lideriyle – dünyayı karşısına alarak “üçüncü göz”süz – görüşmeyi başlatan bir Parti’den koparacağı her oy, Süreç’i çökertmeyi ortaklaşa hedeflemiş Ergenekon saçaklarının (klasik, neo ve “sol” Ergenekon) hanesine yazılacaktır. Bu da, İmralı’dan çıkacak “hayırlı bir Öcalan cenazesi”ne kilitlenmişliğin “kalleş adı” olacaktır.
#PKK
#Cizre-Kobanê
#CHP
٪d سنوات قبل