|

Medeniyetimizin egzoz dumanı

Batı medeniyetinin ürünleri ile edindiğimiz statülerle yetinmek yerine ciddi bir medeniyet perspektifi geliştirmemiz kaçınılmazdır. O zaman neslimizi zihnen ve bedenen yabancı kültürlerin atıklarıyla beslenmekten kurtarabiliriz

Yeni Şafak
04:00 - 30/12/2014 Salı
Güncelleme: 21:34 - 29/12/2014 Pazartesi
Diğer
VAHDETTİN İNCE

Gazetenin birini elime aldığımda gördüğüm fotoğraf kanımı dondurdu. Günlerdir etkisinden kurtulamıyorum. Suriyeli bir kız çocuğu kırmızı ışıkta duran bir otobüsün arkasında diz üstü çökmüş egzoz borusundan çıkan dumanla ısınmaya çalışıyordu. Mekan İstanbul… Son zamanlarda medeniyet nutuklarının çokça atıldığı bir yer.


Herkes gibi ben de kızcağızın bu durumuna üzüldüm. Kahroldum. Ama beni etkileyen bir başka boyut var ki geçmişimizin olmasa da çağdaş medeniyetimizin özeti.  Batı medeniyeti ile bizim medeniyetin ilişkisini özetliyor. Batı medeniyeti otobüs ise biz ya o otobüsün içine binmeyi başarmış mutlu seçkinleriz ya da otobüse binmeyi başaramamış ve atıklarıyla beslenmeye çalışan yığınlarız. Eminim, Suriyeli kızcağızın dumanından ısınmaya çalıştığı otobüse bir şekilde binmeyi başarmış seçkinler püfür püfür esen klimanın ısıttığı otobüste medeniyet nutukları da atıyorlardı. 

Tüketiciliğin raconu

Belki bir kaçı o kızcağızı görüp o halde olmadıklarına, muasır medeniyet seviyesine yükselmişliklerine şükrediyor, şimdi Avrupalının biri bu kızı görse bizi de geri kalmış Araplar gibi zannedecek diye de endişe ediyordu. Nitekim bir muhalefet lideri tam da bu zaviyeden bakıyordu; hükümeti, bu manzaranın oluşmasına siz sebep oldunuz diye eleştiriyordu. Hükümetin cevabı ise çıplak gerçeği gözler önüne seren cinsteydi: Onları Türkiye’ye almasaydık, Suriye’de ölürlerdi… Batı medeniyeti karşısında bize düşen ya ölmek ya da diz üstü çöküp ürünlerinden en bayağı düzeyde istifade etmek. Bu manzarayı düşünürken yine medeniyetimizle batı medeniyetinin ilişkisini çok çarpık bir şekilde gözler önüne seren bir başka manzara aklıma geldi. Afrika çöllerinde annesi tarafında oracıkta bırakılan ve son nefesini vermek üzere olan bir deri bir kemik kalmış siyah çocuğun meşhur manzarası. Başında son nefesini vermesini bekleyen bir akbaba ve onların fotoğrafını çeken foto muhabiri.  

Batı ile ilişkimiz tamamen ve sadece bundan ibarettir. Biz bazen batı otobüsüne binenleriz, bazen egzozunun dumanında ısınanlarız, bazen çölde ölüme terk edilmişleriz, bazen onun başında bekleyen akbabalarız. Ama kesinlikle otobüsün üreticileri değiliz. Ekonomiden, siyasetten, düşünceden, sanattan, edebiyattan, felsefeden tutun da teknolojiye kadar onlar üretici bizler de sadece ve yalnızca tüketiciyiz. Tabii ki tüketicilik bağlamında aramızda fark var. Kimimiz tüketiciliğin raconu gereği batı medeniyetinin bayisi olmanın avantajını kullanıyoruz, kimimiz de müşterisi olarak tüketiyoruz. Kimimize de o ürünün atıklarıyla beslenmek ya da Suriyeli çocuğun yaptığı gibi dumanıyla ısınmak kalıyor. 

Batı otobüsü

Sınıf farkı, sosyal statü… Bunların hiçbiri kendi iç dinamiklerimizin sonuçları olarak belirginleşmemiştir. Batı medeniyeti karşısında işgal ettiğimiz konumla ilgili olarak tebarüz etmiştir. Faraza Batı zaman zaman sermayesini çektiği gibi o saydığım tüm alanlardaki ürünlerini çekse hepimiz bir anda statüsüz, sınıfsız kalırız. Vakıa bu alanlarda da sermayesini çektiği oluyor. Bundan yıllar önce bir dost meclisinde ünlü bir akademisyen hermenötik üzerine konuşuyordu. İlk defa duyuyordum ve üstada bunun anlamını sordum. Müstehzi bir yüz ifadesiyle, “Tefsirleri tercüme etmiş biri hermenötiğin ne olduğunu bilmez olur mu?” dedi.  “Bilmiyorum” dedim. İnanmadı. Hatta alındı. 

Alay ettiğimi sandı. Oysa bilmiyordum. Ama bir daha böyle bir duruma düşmemek için bu konuyla ilgili ne bulduysam okudum.  Artık dost meclislerinde ben de ahkam kesebilirdim. Ama ne göreyim, kimse artık bu konuyu konuşmuyor. Başka mevzular konuşuluyor.  Demek ki usulca piyasadan çekmişlerdi. Olan benim boşa geçen günlerime olmuştu. Demem o ki ithal mevzular da bir anda piyasadan çekilebilirler ve onlardan ötürü edinilmiş statüler bir anda dayanaksız kalabilir. O bakımdan Batı otobüsüne binebilmiş olan hiç kimsenin yeri de garanti değildir. Bir durak sonra inip Suriyeli kızın durumuna düşmek her zaman mümkündür. 

O halde Batı medeniyetinin ürünleri ile edindiğimiz statülerle yetinmek yerine ciddi bir medeniyet perspektifi geliştirmemiz kaçınılmazdır. O zaman neslimizi zihnen ve bedenen yabancı kültürlerin atıklarıyla beslenmekten kurtarabiliriz.
#Suriyeli kız çocuğu
#egzoz
#egzoz dumanı
#Batı
9 yıl önce