|

Nasıl bir Başkanlık Sistemi

Başkanlık sistemi, sadece Başkan''ın direkt seçimle belirlenmesinden ibaret değildir ve tartışmalar bu dar alana indirgenmemelidir. Başkanlık sistemi, tam teşekküllü bir ''sistem''dir ve sistemin diğer öğeleri de tartışmaların parçası olmalıdır. Halkın ayrı bir seçimle yürütmenin başını belirlediği başkanlık sistemi, parlamenter demokrasilerin bu temel çıkmazını ortadan kaldırdığı için akla ve kamu vicdanına son derece uygun bir sistemdir ve gerçek demokrasiyi mümkün kılar.

Prof. Dr. Yunus Çengel
00:00 - 7/04/2013 Sunday
Güncelleme: 19:25 - 6/04/2013 Saturday
Yeni Şafak
Nasıl bir Başkanlık Sistemi
Nasıl bir Başkanlık Sistemi

Demokrasilerde kuvvetler ayrılığı prensibi ve dolayısı ile yasama, yürütme ve yargı erklerinin uyumlu bir birliktelikle kendi hareket alanlarında bağımsız çalışması esastır. Her erk birbirine etki eder, birbirini kontrol eder ve adalet içinde birbirini dengeler. Toplumun ortak aklı ve vicdanı olarak hareket eden Yasama, köstek olmadan Yürütmenin serbest hareket alanını belirler ve yargının da kamuoyu vicdanına uygun kararlar vermesi için hukuki zemini güncel tutar. Yasama ve yargı, ülke direksiyonunda oturan yürütmenin yanlış rotaya sapması durumunda müdahale eder ve emanet edilen yetkinin suistimal edilmesine karşı güvence oluşturur.

Düzgün işleyen demokratik bir sistemin özellikleri: Hızlı karar alma mekanizmasına sahip etkin bir yürütme, toplumda adalet hissini tatmin eden hızlı bir yargı ve toplumun adeta cisimleşmiş ortak ruhunu temsil eden âkil bir yasama. Ve de etkinlik için güvene dayalı, ancak suistimal etmeye cüret edecekleri caydırıcı mekanizmaları içinde barındıran demokratik bir zemin.

SORUNSUZ SİSTEM YOK

Yürütmenin yasamanın içinden çıktığı parlamenter demokrasilerde erkler ayrılığı prensibi layıkıyla işlemediğinden büyük sıkıntılar yaşanır. ''Etkin yönetim'' ve ''adil temsil'' prensipleri genellikle birbirine zıt işlediği için demokrasinin özüne aykırı seçim sistemleri geliştirilmek zorunda kalınmıştır. Sonunda mecburen ya adil temsilden ya da etkin yönetimden tavizler verilmiştir; tabiri caizse her iki erki de tatmin etmeye çalışırken ne Musa''ya yaranılmıştır ne de Harun''a. Örneğin Adil temsil, toplumdaki tüm farklı seslerin parlamentoda yansımasını ve halk ile temsilci arasında bir kesinti olmamasını gerektirir. Bu da en iyi dar bölge seçim sistemi ile olur. Yani parlamentoda 550 vekil varsa, ülke nüfusa göre 550 bölgeye bölünür ve her seçim bölgesi sadece bir vekil seçip o bölge halkını temsilen parlamentoya gönderir. Seçimler iki turlu yapılacağından her vekil en az yüzde 50 oy ile ve dolayısıyla güçlü bir temsil gücü ile meclise gelir ve vekil seçmeninin nabzını iyi tutup seçmeninin hassasiyetlerini dikkate alarak oy kullanır. Böyle bir dar bölge seçim sistemi, milletvekili adaylarının belirlenmesinde siyasi parti genel başkanlarının hegomanyasını da sona erdirir ve ülkeye gerçek demokrasi gelir.

İki turlu ve 550 bölgeli dar bölge seçim sistemi ''adil temsil'' (veya ''temsilde adalet'') şartını tam yerine getirir: Yasama da gerçek manada halkın temsilcisi olur. Ancak ''adil temsil'' şartını tam sağlayan böyle bir meclisten bir ''etkin yönetim'' (veya ''yönetimde istikrar'') çıkması neredeyse imkansızdır. Böyle bir sistemde milletvekilleri güçlerini direk halktan aldıkları için parti genel başkanlarına eyvallah etmezler ve özlemini duyduğumuz partiiçi demokrasi gerçek olur. Ancak parti genel başkanlarının güçsüz olduğu bir sistemden güçlü hükümetler çıkarmak da zordur. Kaldı ki ''adil temsil'' kriteri ile oluşan bir parlamentoda bir partinin çoğunluğu sağlaması pek de kolay olmayacağı için, pazarlıklara dayalı koalisyonlarla yönetilmeye razı olmak ve ''etkin yönetim''e veda etmek gerekebilir. Ülkeyi hükümetsiz bırakmamak ve yönetilemez hale düşürmemek için, Türkiye''nin de tabi olduğu parlamenter sistemlerde seçim barajları konarak, dar bölge yerine geniş bölge seçim sistemleri kullanarak ve büyük siyasi partilere temsilde avantaj sağlayarak ''adil temsil'' ciddi bir şekilde tırpanlanmış ve üçte bir oy olan bir partinin parlamentonun üçte ikisini teşkil ettiği durumlar bile ortaya çıkmıştır. Halkın bazen yarıya yakınının oyunun temsile yansımaması ise kamu vicdanını yaralamış ve demokrasiye ve sisteme olan inancı sarsmıştır.

Halkın ayrı bir seçimle yürütmenin başını belirlediği Başkanlık sistemi, parlamenter demokrasilerin bu temel çıkmazını ortadan kaldırdığı için akla ve kamu vicdanına son derece uygun bir sistemdir ve gerçek demokrasiyi mümkün kılar.

NEDEN BAŞKANLIK

Yani başkanlık sistemi, ''adil temsil''den hiçbir taviz vermeden ''etkin yönetim''i garanti eder. Akla gelebilecek ''ya başkan ülkeyi krallığa çevirirse'' gibi evhamları giderecek garanti ise halkın temsilcileridir, ve halkın demokrasiye inancıdır. Örneğin ABD''de yukarıda bahsedildiği gibi dar bölge seçim sistemi vardır; Senato üçte iki çoğunluk oyuyla başkanı görevden alabilir.

Kaldı ki 20. asrın başlarında esmeye başlayan kuvvetli demokrasi rüzgarı, Avrupa''daki bir çok krallığı ehilleştirip onları sembolik bir hale getirmiştir – İngiltere, İspanya, İsveç, Danimarka, ve Hollanda''da olduğu gibi. Hatta Osmanlı''da bile 1909''da padişahlık hükmen kaldırılıp sembolik hale getirilmiş; imparatorluk İttihat ve Terakki Partisi''nin yönetimine girmiştir. Hak ve hürriyetlerinin farkında olan ve onlara sahip çıkan hiçbir topluma dayatmacı bir rejim gelemez, gelse bile kalıcı olamaz. Kaldı ki otoriterleşme riski mevcut parlamenter sistemde daha yüksektir, çünkü mecliste çoğunluğu sağlayan bir partinin genel başkanı efektif olarak hem yürütmenin hem de yasamanın başıdır. Başkanlık sistemi, mevcut sistemdeki Başbakanın otoritesini ciddi bir şekilde tırpanlayacak ve Yasama üzerindeki vesayeti sona erdirecektir.

BİLGİ TABANLI YÖNETİM

Başkanlık sisteminin bir diğer avantajı, en yüksek icra mevkileri olan Bakanlıklara, hayatlarını partiye hizmetle geçiren siyasi parti emektarları yerine, mesleklerinde temeyyüz etmiş önde gelen uzmanların atanmasını mümkün kılmasıdır. Akıl ve bilimin hükmettiği bu bilgi çağında, bilgi-tabanlı yönetim daha da önemli hale gelmiştir. Bilgileriyle ön plana çıkmış uzman bakanların atayacakları bürokratlar da partili değil, uzman kişiler olacaktır. Politize olmamış mevcut uzman bürokratlara da dokunulmayacak ve uzmanlıkta devamlılık sağlanacaktır.

Görüldüğü gibi, Başkanlık sistemi, sadece Başkanın direk seçimle belirlenmesinden ibaret değildir ve tartışmalar bu dar alana indirgenmemelidir. Başkanlık sistemi, tam teşekküllü bir ''sistem''dir ve sistemin diğer öğeleri de tartışmaların parçası olmalıdır. Örneğin ''adil temsil'' ve dolayısı ile ''güçlü asama'' için dar bölge sistemi ciddi bir şekilde dikkate alınmalıdır – parti genel başkanlarının otoriteleri ciddi bir kayba uğrayacak olsa bile. Ayrıca, etkin yönetim ve daha ileri demokrasi için, valilikler ve kaymakamlıklar kaldırılmalı (aynen bir zamanların nahiye müdürlüklerinin kaldırıldığı gibi) ve iki turlu seçimle başa gelen belediye başkanları en yüksek mülki amir olmalıdır. Bakanlık (veya Kurum) il teşkilatları da vali üzerinden değil Ankara''daki merkezle direkt irtibat içinde iş yapmalıdır. Başkanlık sisteminin bir öğesi olarak yerel yönetimler güçlendirilmeli, gerekirse iller birleştirilerek tüm ülkede sadece büyükşehir belediyelerinin olması sağlanmalıdır.

YEREL GÜÇLENMELİ

Belediye meclis üyeleri de dar bölge sistemi ile seçilmelidir – ki her sokak veya mahalle kendi meclis üyesini bilsin ve gerekirse direk olarak ondan hesap sorsun. Yerel seçimler de 5 yıl yerine 4 yılda bir yapılmalıdır. Ayrıca, Ankara''daki birçok yetki yerel birimlere aktarılmalıdır – aynen kalkınma ajansları örneğinde olduğu gibi. yasama ve yürütmenin net hatlarla ayrıldığı başkanlık sisteminin üniversitelerdeki yansıması, ''yasama''yı temsil eden ''senato'' üyelerinin ilgili üniversite birimlerini temsilen seçilerek gelmesi ve senato başkanının yürütmenin başı olan rektörü dengeleyici bir rol üstlenmesidir. Rektörün uyacağı kuralları rektör başkanlığındaki senatonun belirlediği mevcut sistem suistimale açıktır.

Kısacası, halka şüphe ile bakan düşünce tarzı, yerini halka güvenen ve halka etkin hizmet etmeye odaklanan bir yaklaşıma bırakmalıdır. Yani vesayetler ve prangalar tamamen kaldırılıp her türlü imtiyazlara son verilmeli ve ülke gerçek demokrasi ile tanışmalıdır. Devlet yerine birey-odaklı kısa ve öz bir anayasa ile taçlanmış bu cesur demokratik açılım, kangren olmuş bir çok derdimizi kökünden bitirmekle kalmayacak, yeni bir atılım için ülkenin önünü açacaktır.

11 years ago