|

Rohingya krizi izole bir trajedi değil!

Gerçek şu ki, artık bir göçmenler çağında yaşıyoruz. Adalet ve ahlak duygumuzu ve hatta ulusal sınırlar düşüncesini bu gerçeğe göre gözden geçirmemiz gerekli.”

Yeni Şafak
04:00 - 21/05/2015 Perşembe
Güncelleme: 00:16 - 21/05/2015 Perşembe
Yeni Şafak
Gündem
Gündem
Tahmima Anam Bangladeşli Yazar


1971 yılında New York'ta, Ravi Shankar ve George Harrison 'City Madison Square Gardens' adlı vâkıf tarafından savaştan etkilenen Bangladeşliler için düzenlediği bir hayır konseri düzenlediler. Kapağında, açlıkla karşı karşıya kalan bir çocuğun fotoğrafı olan albüm, savaşın tozu toprağından çıkma mücadelesi veren yoksul ülkenin sembolü haline geldi. 44 yıl sonra, bir başka imaj, Andaman Denizi'nin ortasında kaderine terk edilmiş mültecilerin bulunduğu ve ufukta kurtulma umudunun olmadığı bir tekne, Bangladeş'le ile birlikte anılır oldu.



Korkunç hikayeler


Hepimiz mutlaka o mültecilerin fotoğraflarını görmüştür. Sıska kol ve bacaklarıyla teknelerinin bordalarına yaslanmış, sırtlarında, kısıtlı miktardaki su ve yiyecek için verdikleri mücadelede edinilmiş yaralar ile onları seyrettik. Onların, bir devletten diğerine reddedilerek, deniz ortasında terk edildikleri korkunç hikayeleri okuduk.



Sayılarının yaklaşık 8 bin olduğu tahmin edilen mülteciler, Malezya ve Bangladeş arasındaki denizde mahsur kalmış durumda. Birçoğu Rohingya kimliğine sahip oldukları için temel vatandaşlık haklarından dahi mahrum bırakıldıkları, Burma'nın Rakhine eyaletinden geliyor. Rohingyalı sığınmacıların ilk defa Bangladeş'e ulaştıkları günü hatırlıyorum. 1982'de ilan edilen bir Burma yasası tarafından ülkenin 135 “milli ırkından” biri oldukları reddedilip, tüm haklarının ellerinden alındığı bir dönemdi. Devlet güdümlü baskı ile karşı karşıya kaldıklarında, ülkelerinden kaçmaya başladılar.



Seyahat etmeleri dahi yasak!


O günden sonra, sahip oldukları topraklarından çıkarıldılar, zorunlu vergilendirmeye tabi kılındılar, devletten izinsiz evlenmeleri ya da seyahat etmeleri yasaklandı. Hatta ikiden fazla çocuk sahibi olmaları yasaklandı. Nasıl bir ironidir ki, nesillerdir Burma'da yaşayan Rohingyalılar, Burma hükümeti tarafından “illegal Bangladeşliler” olarak tanımlanmaya başlandı.



Batılı ülkeler kayıtsız


Bugün resmi kayıtlara göre Bangladeş'te 30 bin Rohingyalı mülteci var. Ne var ki UNHCR, Bangladeş ile Burma sınırında uzanan köyler boyunca 200 bin Rohingyalı'nın yaşadığını tahmin ediyor. Bangladeş kaynak sıkıntısından muzdarip: fakir bir ülke olarak, bir mülteci akınını karşılayacak araçlara sahip değiliz. Fakat komşularımızı desteklemek için daha fazlasını yapabiliriz. Daha kötüsü, Batılı ülkeler, Aung San Suu Kyi'ye o kadar bel bağlamış durumdaki, onun bu küçük azınlığa karşı uyguladığı utanç verici yöntemleri görmezden geliyorlar. Burmalı yetkililer, “Rohingya” kelimesine atıfta bulunan herhangi bir etkinliğe katılmayı reddetmeleri ile biliniyorlar. Onların hesaplarına göre, Malezya ve Tayland otoriteleri, Güney Doğu Asya ülkelerindeki müşterek toplumlarda bulunabilecek tüm kavramları hiçe sayarak göçmenleri almayı reddetti.



Fakat, Bangladeş veya Burma'yı ya da yardım vasıtalarını göndermeyi reddeden ülkeleri suçlamak bizi bir sonuca ulaştırmaz. Rohingyalıların mevcut durumunda iyileşme sağlanması ancak, eşgüdüm içinde uluslararası ve çok yönlü bir baskının bölge ülkeleri üzerinde kurulması ile mümkün olacaktır.



Artık, göçmenlerle ilgili küresel bir vizyon geliştirmemizin zamanı geldi. Bugün, 2. Dünya Savaşı'ndan sonra geçen dönemlere göre daha fazla insan yersiz yurtsuz durumda. İnsanlar, baskıdan, yoksulluktan ve çatışmalardan, hayatlarını riske atıp kaçarak sığınacak bir yer arıyor. Bu yıl deniz yolunu kullanan 25 bin Rohingyalı mülteci, Burma'da kalıp, mutlak ölümle karşılaşmaktansa, insan kaçakçıları ile şanslarını denemeye razı olduklarını söylüyor.


Gerçek şu ki, artık bir göçmenler çağında yaşıyoruz. Adalet ve ahlak duygumuzu ve hatta ulusal sınırlar düşüncesini bu gerçeğe göre gözden geçirmemiz gerekli. İklim değişikliği bizi, insanlık tarihinde görülmemiş bir mülteci krizi ile karşı karşıya bırakmak üzere.



RADİKAL BİR YAKLAŞIM LAZIM


Yükselen mülteci sayısı, hepimizin geleceği hakkında topyekun bir fikir veriyor. Bu gelecekte, halihazırda bahtsız olan, Bangladeş gibi ülkeler, ilk kurbanlar olacak. Fakat çok yakın bir zamanda, zengin ülkeler de, olağanüstü iklim şartlarından ve yükselen deniz seviyesinden muzdarip olacak. Henüz, iklim değişikliğinin yaşadığımız ülkeleri nasıl etkileyeceğini bilmiyoruz. Bu belirsizliği dikkate alarak, ortak kaynaklarımız için yeni ve radikal bir yaklaşım üretmeliyiz.


Bize doğru yaklaşmakta olan tehdit ile ilgili hazırlığımız neredeyse yok. Geleceğin tehditlerine cevap olacak, ne siyasi niyetimiz, ne ahlaki cesaretimiz, ne de kolektif bir duyarlılığa ihtiyacımız olduğuna dönük hisse sahibiz. Ümit edelim ki, bu insanların fotoğrafı hepimiz için bir uyan borusu olsun.



•Bu yazı 19 Mayıs 2015 tarihli Guardian gazetesinde yayımlanmıştır.


#Tahmima Anam
#mülteci
#City Madison Square Gardens
9 yıl önce