|

Suriye: Devrim, IŞİD ve bölünme senaryoları

Muhalif gruplar Suriye’de kazanımlar elde ederken, ABD’nin IŞİD’le mücadele stratejisi soru işaretleri oluşturuyor. Uluslararası basında ise bir kez daha Suriye için bölünme senaryoları konuşulmaya başlandı.

Yeni Şafak
04:00 - 2/06/2015 Tuesday
Güncelleme: 21:05 - 1/06/2015 Monday
Yeni Şafak
Gündem
Gündem
Muttalip TÜTÜNCÜ Araştırmacı


Muhalif gruplar ilerlemelerini sürdürürken Suriye'de savaşın zemini hızla değişmeye devam ediyor. Kuzeyde İdlib ve Cisrişşugur başarılarının hemen ardından, önce Mestûme askeri üssü, Cisrişşugur'daki en önemli askeri nokta olan Vatan Hastanesi ve son olarak da sahile açılan kapı olarak kabul edilen Eriha'nın muhaliflerce ele geçirilmesi, devrimci güçlerin kuzeyde mevzilerini tahkim etmeleri bakımından son günlerin en önemli gelişmeleri oldu. Lübnan sınırındaki dağlık Kalamun bölgesindeki savaş ise rejimden çok Hizbullah uhdesinde yürütülüyor. Hasan Nasrallah'ın haftasonu yaptığı konuşmada, “henüz seferberlik ilan etmediği” tehdidinden sonra, Hizbullah'ın Suriye'deki varlığından şikayet eden Lübnanlılar'ı eleştirirken, “Suriye'de her gün onlarca kayıp veriyoruz” demesi Kalamun'da da işlerin, rejim ve müttefikleri adına pek de yolunda gitmediğini gösteriyor.



ABD'NİN IŞİD'LE ŞÜPHELİ MÜCADELESİ


Dünya kamuoyu Suriye'de yaşanmakta olan gelişmeleri ilgiyle takip ederken, 17 Mayıs'ta Irak'ın Anbar vilayetinin en önemli şehri olan Ramadi'nin, ondan sadece üç gün sonra da Suriye'nin Humus şehrine bağlı antik kent Tedmür'ün (Palmyra) tamamen IŞİD'ın eline geçtiği haberleri, gündemi birden değiştirdi. Aslında IŞİD günler öncesinden Tedmür'e ilerlediğini duyurmaya başlamıştı; Suriye rejimi de adeta bu duyuruya cevaben, antik şehri savunacaklarına dair hamasi açıklamalar yaptı. Ne var ki Tedmür hiçbir ciddi çatışma yaşanmadan, 48 saat içinde bütünüyle IŞİD'in eline geçti. BM raporuna göre sivil halkın şehri terk etmesine mani olan rejim kuvvetleri, birliklerini bütünüyle çekerek şehri IŞİD'e terk etti. Geçen yıl Musul'da da benzer bir durum yaşanmış, şehir tek bir kurşun sıkmadan kaçan Irak ordusu tarafından IŞİD'e teslim edilmişti. Netice olarak Ramadi'yi 72, Tedmür'ü ise 48 saat içerisinde alan IŞİD, kontrol ettiği toprakları genişletmekle kalmadı; Suriye ve Irak'ın orta bölgelerinde fazlasıyla stratejik birer konum ve her iki şehirde de devasa miktarda silah elde etti. Tedmür'ün düştüğü saatlerde Amerika öncülüğündeki koalisyon güçleri ise Halep kırsalında Horasan isimli, ABD'den başka kimsenin varlığından haberdar olmadığı hayali bir örgüte ve Nusra Cephesi karargâhlarına saldırı düzenlemekle meşguldü. Bir yanda rejimin hiçbir mukavemet göstermeden şehirden çekilmesi dururken, öte yanda daha birkaç gün önce Suriye içerisine asker indirip operasyon yapacak kadar Suriye hava sahasında cirit atan Amerikan uçaklarının, çırılçıplak Tedmür çölünün ortasında, Tedmür'e ilerlediğini günler öncesinden ilan etmiş, ağır silahlı ve bu kadar büyük bir grubu görmemiş olması, IŞİD'e karşı yürütülen mücadeleyi şüpheli hale getiriyor.



TEDMÜR'DE KARARTMA UYGULUYOR


Hâl böyleyken uluslararası medya, Tedmür'deki antik kalıntıların akıbetine odaklanmış vaziyette. Zira şehir hem dünya mirasının hem de Suriye'nin en önemli ve en özgün simgelerinden biri. Halep gibi kadim bir şehrin, içindeki insanlarla birlikte varil bombalarıyla yok edilmesine karşı beklenen duyarlılığı göstermeyen kalemler Tedmür'deki antik kalıntılar hakkında hemen her gün “etkileyici” makaleler yazıyorlar. Tüm dünya, Irak'ta Ninova Müzesi'ndeki heykelleri parçalayan, antik Nimrud şehrini komple havaya uçuran IŞİD'in Tedmür'de de aynısını yapacağına kesin gözüyle bakıyordu. Ne var ki medya araçlarını oldukça etkili bir biçimde kullanan ve her türlü infaz ve yıkımı etkili bir propogandaya dönüştürmekte rüşdünü ispat etmiş olan IŞİD, antik kent yerine ünlü Tedmür Hapishanesi'ni havaya uçurdu. Bir yandan da örgüt Tedmür'de tam bir karartma uyguluyor. Şehri ele geçirdiği günden beri şehirde ne olup bittiğine dair ne bir fotoğraf ne de video var.



DENENMİŞ OLAN MI DENENECEK?


AFP geçtğimiz hafta başında yayınladığı bir makale ile uluslararası basındaki bu tabloya aykırı bir çıkış yaparak rejimin, içine düştüğü sıkıntıdan dolayı artık stratejik görmediği şehir ve bölgeleri savunmadığını; bunun yerine varlık gösterdiği çekirdek bölgeleri yani, Şam-Humus-Tartus-Lazkiye hattını tahkim ettiğini ve bunun de facto bölünme anlamına geldiğini gerekçeleri ile ortaya koyan bir analiz yayınladı. Böylece savaşın başından beri zaman zaman dillendirilen bölünme senaryoları ilk defa bu kadar somut bir hâl kazandı. Coğrafi olarak ülkenin yarıdan fazlası rejimin elinden çıkmış olsa da nüfusun %50-60'ının rejimin elindeki bölgelerde yaşıyor olması, Lazkiye ve Tartus'un Alevi nüfusun en yoğun yaşadığı bölgeler olması ve rejime insan kaynağı teşkil ediyor olması ve son olarak Rusya'nın Akdeniz'e çıkmasına imkan veren Rus deniz üssünün Tartus sahilinde bulunması, yaşanan son gelişmelerle birlikte makalenin argümanlarını güçlü kılan noktalar. Ancak makale, rejimin stratejik görmediği bölgeleri çarpışmadan IŞİD'e bırakırken, benzer nitelikteki diğer bölgeler için diğer muhalif gruplarla neden uzun ve yorucu çatışmalara girdiği sorusuna cevap vermiyor. Keza bölünme senaryosuna karşı akla gelen güçlü argümanlardan biri de Fransız mandası döneminde Suriye'nin benzer bir mantıkla etnik devletçiklere bölünmüş olmasına rağmen, bunun sürdürülememiş olması. Araplar “el-mücerrab lâ yucerrab” derler; “denenmiş olan denenmez”. Sadece 70 yıl sonra Suriye'de bölünmenin yeniden denenip denenmeyeceğini ise zaman gösterecek.



#suriye savaşı
#Muhalif gruplar
#Tedmür
9 years ago