|

Suriyeli sığınmacılar ve emek piyasaları

04:00 - 11/02/2015 Çarşamba
Güncelleme: 22:31 - 10/02/2015 Salı
Diğer
TARKAN ZENGİN Ÿ- SENDİKA UZMANI

Suriye’de Şam rejimi tarafından halkına uygulanan şiddet büyük bir insanlık dramının yaşanmasına neden oldu. Yıkılan bir ülke, katledilen yüzbinlerce insan, savaş mağduru kadınlar ve çocuklar, ülkesinden göç etmek zorunda kalan milyonlarca insan Suriye’deki dramın ortaya çıkardığı ilk toplumsal faturalar. Suriyeli sığınmacıların yaşadığı travmalar ve gittikleri ülkelere uyum sorunlarının sosyal faturaları ise uzun dönemde etkisini gösterecektir. Savaştan kaçanların büyük bölümünün sığındığı ülke olarak Türkiye ise başından beri meselenin bir tarafı olarak rol oynamaya çalıştı. Suriye’de olaylar başladığında 2011’in ilk aylarında Esed’e, halka karşı şiddet kullanmaması ve bir demokratik reform paketi hazırlanmasını söyleyen Türk Hükümeti’nin çabaları maalesef karşılık bulmadı. Tüm ikna gayretlerine rağmen Suriye rejimi kendi halkına karşı acımasızca şiddet uygulamaya devam etti. Nitekim 2011 yılının Ekim ayına gelindiğinde Hükümet, şiddetten ve savaştan kaçan Suriyelilere açık kapı politikası uygulayacağını ilan etti. 


Uluslararası toplumla birlikte Türkiye’de Esed’in kısa zamanda gideceğini düşünürken Suriye adeta harabeye döndü. Suriye ile uzun bir sınır komşuluğu olan ülkemizde önemli sayıda sığınmacı var. Farklı rakamlar söylense de ülkemizde yaklaşık 1 milyon 800 bin Suriyeli olduğu bilinmektedir. Bu kadar sığınmacının ülkemiz açısından ekonomik, sosyal ve siyasi sonuçları olacağı gözardı edilmemeli. Zira Suriyeli sığınmacıların iki temel nedenle ülkelerine dönmeleri zor görünmektedir. Birincisi gittikleri ülkelerde uzun süre kalan sığınmacıların geri dönme eğilimleri azalıyor. İkincisi Suriyelilerin döndüklerinde kendileri bekleyen harabeye dönmüş bir ülkeleri var. Her iki nedenle bizim Suriyelilerle birlikte yaşamaya alışmamız gerekiyor. Ülkemizde dört yıla yakın bir süredir bulunan sığınmacılar için etkili sosyal politikalar üretmemiz gerekiyor. Çünkü bugünden bu konuda yeterince politika üretmezsek yarın önemli risklerle karşı karşıya kalabiliriz. 

KAYITDIŞI ÇALIŞMAK

Tüm dünyada çeşitli nedenlerle ülkesinden ayrılmaya zorlanan veya ayrıldığı ülkeye geri dönemeyenler, gittikleri ülkenin iş gücü piyasalarını, ekonomisini ve sosyal hayatını bir biçimde etkilemektedir. Bu etkiler çoğu zaman olumsuz olmakla birlikte gerekli tedbirler alındığı ve etkin politikalar üretildiği takdirde olumluya çevrilebilmektedir. Türkiye açısından bakıldığında işgücü piyasaları, ekonomi ve sosyal hayata etkileri olan bir durumla karşı karşıyayız.

Sığınmacılar nedeniyle işgücü piyasalarında ücretlerin genel seviyesinin aşağıya çekilmesi ve kayıt dışı çalışma gibi sorunlar yaşanmaktadır. İşverenler sığınmacıları ucuz işgücü deposu olarak görmekte ve çalışma izin belgeleri olmadığı için kayıt dışı çalıştırmaktadır. Çalışmak zorunda olan sığınmacılar işverenlerin düşük ücret ve ağır çalışma şartlarını çaresizlikten kabul ediyorlar. Çok düşük ücretlere çalışmaya razı oldukları için ülkemizde genel ücretler seviyesini aşağı doğru çeken bir etki oluşturuyorlar. Bu durum hem işgücü piyasaları açısından hem de sosyal açıdan risklere neden olmaktadır. Kronik işsizliğin olduğu ülkemizde bu durum var olan yoksulluğu daha da artırmaktadır. 

Ayrıca sosyal patlamalar ve kitlesel kavgalar meydana gelmektedir. Zira kayıt dışı çalışmak zorunda kalan Suriyeliler ücretlerin düşmesine neden olduğu gerekçesiyle ülkemiz çalışanlarından tepki görmektedir. Yakın zamanda İzmir Ayakkabıcılar Sitesi'nde çalışan işçiler burada çalışan Suriyeli işçilere, ayakkabı başına üretimi 2,5 TL’den 1 TL’ye kadar düşürdükleri gerekçesiyle tepki koyarak eylem yaptılar. Kilis’te günlük ücretlerin 60 TL’den 20 TL’ye kadar gerilediği bilinmektedir. Hatay’da Suriyelilerin açtığı dükkanlar, esnafların işlerine sekte vurduğu gerekçesiyle tepkilere neden oldu. Gaziantep’te benzer nedenlerle kavgalar gerçekleşti. İşsizliğin etkilerinin yoğun yaşandığı ülkemizde işgücü piyasalarında sığınmacılarla ilgili tedbirler alınmadığı takdirde ağır toplumsal maliyetlere neden olabilir.

İZİN ALAN SURİYELİLER

Bir başka sorun ise ülkemize gelen sığınmacıların meslek haritalarının alınmamış olmasıdır. Ülkemize girişlerde yaklaşık 800 bin sığınmacının biyometrik girişinin yapıldığı tahmin edilmektedir. Kişilerin fiziksel özelliklerinin alındığı bu girişlerde maalesef meslek bilgileri alınmamış. Dolayısıyla ülkemizdeki sığınmacıların meslek dağılımlarını bilmiyoruz. Savaştan kaçtıkları için ellerinde diploma, meslek sertifikası vb. belgeler bulunmamaktadır.

 Dolayısıyla hem mesleklerini bilmiyoruz hem de mesleki standartlara sahip olduklarını gösteren belgeleri olmadığı için gerçekten meslek sahibi olduklarına hükmedemiyoruz. Geçici korumaya yönelik yönetmelik çıktıktan sonra Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın yaptığı açıklamalardan anladığımız kadarıyla çalışma izinleri konusunda çalışmalar yapılmaktadır. Şimdiye kadar yaklaşık 2500 kişinin çalışma izni aldığı bilinmektedir. Toplumsal uyum için çalışma izinlerinin verilmesi ve çalışma izin belgesi verilmesi için gerekli olan şartların esnetilmesi gerekmektedir.   

Türkiye karşı karşıya kaldığı bu önemli sorunu geçmişin mirasından kaynaklanan kardeşlik ve akrabalık duygularıyla çözmeye çalışıyor. Ancak Suriyeli sığınmacılarla birlikte yaşamaya alışmak ve onların toplumsal uyumunu sağlayacak politikalar üretmek bir zorunluluk olarak karşımızda durmaktadır. Sığınmacılar için gerekli politikalar geliştirilirse gittikleri ülkenin kalkınmasında önemli bir role sahip olabilirler. Fakat gerekli tedbirler alınmadığı durumda ise ülkenin ekonomi, siyasi ve sosyal hayatında önemli tahribata yol açabilirler. Tarihin kendine yüklediği misyona baktığımızda ülkemiz bu sorunun üstesinden gelecektir. Mesele sorunun tarafı olan tüm kurumların bu hususta çaba göstermeleridir. Meselenin taraflarının toplumsal risklere karşı yapılması gerekenleri tartışması önemli bir zorunluluktur.

ÖNLEM ALMAK

 Zira önümüzdeki dönemde ülkemizin önemli sorunlarından biri olması muhtemel bu duruma karşı şimdiden önlem almak gerekmektedir. Konunun kamu kurumları açısından tarafları olarak Çalışma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Kalkınma Bakanlığı’dır. 

Ayrıca akademisyenler, sendikalar, yardım kuruluşları, meslek odaları ve özellikle Suriyelilerin yoğun yaşadığı illerin valileri konunun diğer taraflarıdır. Sorunun taraflarıyla mesele enine boyuna incelenerek konu bir devlet politikası haline getirilmelidir. Bu politikaların oluşturulmasına temel teşkil edecek bir dizi çalışma vakit kaybetmeden yapılmalıdır.
#Suriye
#şiddet
#Esed
9 yıl önce