|

Terlemeye son

Antalya'da gerçekleştirilen 8.Ulusal Göğüs Cerrahisi Kongresi Başkanı Doç.Dr. Ilgaz Doğusoy, el, ayak ve bölgesel terlemelerin toplumsal bir sorun olabildiğini belirterek, "Tedavi cerrahidir. Küçücük bir delikten içeriye girilerek küçük bir klips koyma yöntemi ile yüzde 100 oranında el, yüz ve koltuk altı terlemelerini önleyebiliriz, diğer tedavilerin hepsi geçici oluyor" dedi.

Yeni Şafak
17:10 - 24/04/2015 Cuma
IHA

Türk Göğüs Cerrahisi Derneği Başkanı Prof.Dr. Levent Elbeyli de, Türk Göğüs Cerrahisi Derneği'nin (TGCD) düzenlediği dört gün devam eden 8. Ulusal Göğüs Cerrahisi Kongresi"nin en önemli konusunun akciğer kanseri olduğunu belirtti.


Kansere bağlı ölüm sıralamasında birinci sırada olan akciğer kanserinin bilinen en etkili tedavisinin cerrahi rezeksiyon olduğunu anlatan Elbeyli,


şöyle konuştu: "Son yıllarda ülkemiz göğüs cerrahisi uluslararası alanda da önemli başarılar sağlamış olup bilim dünyasındaki saygın yerini almıştır. Ülkemizde dünya ortalamasının üzerinde endoskopik rezeksiyon yapılmakta olup sağ kalım oranları dünya ortalamaları üzerindedir. Gerek cerrahiye bağlı gerek hastalığa bağlı komplikasyon ve ölüm oranları literatür oranlarının altındadır."



"ESKİDEN 'BIÇAK DEĞMESİN' DENİRDİ"

8.Ulusal Göğüs Cerrahisi Kongre Başkanı Doç.Dr. Ilgaz Doğusoy da, akciğer kanserinde erken tanının yanında hayat kurtaran tek yöntemin cerrahi olduğunu kaydetti. Doç.Dr. Doğusoy, TGCD uzmanlık alanı içinde bu hastalıkla mücadeleyi hedef haline getirdiğini belirterek "Göğüs cerrahisi teknolojiyi kullanan önemli alanlardan biridir. Robot, video yöntemlerini dünyanın ileri ülkeleri gibi kullanıyoruz" dedi. Doğusoy, geçmişte hastaların ileri evrelerde hastalığına müdahale edildiği ve hastayı kaybetme oranı olduğu için 'bıçak değmesin' teriminin ortaya çıktığını aktararak, "Bugün tanı yöntemleri gelişti. Erken evrede hastalık yakalandığı için ameliyatın ardından sağ kalım oranları yüksek. Nasıl 8 kadından biri meme kanseri oluyor ama ameliyatın ardından kurtuluyorlar, aynı prensipler akciğer kanseri için de geçerli. Bu hastaların yaşamamaları veya hastalıklarından kurtulmamaları için hiçbir neden yok" diye konuştu.



21.YÜZYILIN ZEHRİ

Toplumda hâla sigara içme oranının yüksek olduğunun altını çizen Doç. Dr. Ilgaz Doğusoy, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sigara içmemeyi özendirmek, sigara içen sayısını azaltmak hedef olmalı. 21.yüzyılın zehridir bu. Çabayı dernek olarak destekliyoruz. Gelişen sanayileşme, organik yaşamdan uzaklaşma, kabalık bir toplum olmaya başladığımız için kanser türleri de değişmeye başladı. Akciğer kanseri de kadın erkek eşit olarak karşımıza çımaya başladı. Buna önlem olarak, akciğer kanseri içinde erken tarama programı başlattık. Sağlık Bakanlığı bir girişimde bulunmuyor. Ama girişimlerimiz devam ediyor. Hastalığın erken teşhisinde ve tedavisinde de başarılı olmamız projeksiyonu yönünde çok gerekli olduğunu düşünüyoruz."



BİR SANTİMLİK TÜMÖRDE BAŞARI ŞANSI YÜZDE 92

Tarama programlarında 1 santim altında yakalanan tümörün cinsine bağlı olmak üzere başarının yüzde 92 veya yüzde 100 arasında değiştiğini kaydeden Doç.Dr. Ilgaz Doğusoy, "1 santimetrenin üzerine çıktığı zaman sağ kalma oranı tümörün büyüklüğüyle doğru orantılı düşüyor. O nedenle tarama öneriyoruz. Yüzde 100'ünü kurtarmaya çalışıyoruz. Maalasef ülkemizde bu tarama programları ülkemizde kullanılmadığı için hastalarımız çok geç geliyor. Her geçen gün teknik ve toplumsal uyanıklık artıyor" dedi.


Cerrahi ile ilgili farklı konulardaki soruları da yanıtlayan Doç.Dr. Ilgaz Doğusoy, el ayak, bölgesel terlemelerin engellenmesi noktasında bir çok tedavi önerildiğini söyledi. Bu tedavilerin içinde yüzde yüz başarı sağlanan tek yöntemin cerrahi yöntem olduğunu bildiren Doğusoy, sözlerine şöyle devam etti: "Küçücük bir delikten, içeriye girerek küçük bir klips koyma yöntemi ile yüzde 100 oranında el yüz ve koltuk altı terlemelerini önleyebiliriz. Ayak için yüzde 100 olmasa bile yüzde 50'sini önleyebiliyoruz. Ama gençlerde, ergenlikten sonra terleme ciddi bir rahatsızlık oluyor. Başka birinin elini sıkamıyorsunuz. Sevgilinizin elini tutamıyorsunuz. Ciddi bir toplumsal sorun, psikolojik sorun haline geliyor. Diğer tedavilerin hepsi geçici oluyor. Kullanılan deodorant, botoks gibi yöntemler etkisini göstermiyor. Cerrahide yüzde yüze yakın başarı sağlanıyor"


Terlemelerin yüzde 25'inin nedeninin genetik olduğunu aktaran Doğusoy, "Sinir sisteminde bir sıkıntı oluyor. Durduk yerde biranda ellerde terleme başlıyor. Ameliyattan sonra hepsi ortadan kalkıyor" ifadelerini kullandı.



YILDA 400 BİN KİŞİ AKCİĞER KANSERİ TANISI ALIYOR

Türkiye'deki akciğer kanserli hastalarla ilgili soruyu yanıtlayan Prof.Dr. Elbeyli de, Türkiye'de yılda 400 bin kişiye akciğer kanseri tanısı koyulduğunu belirtti. Prof. Dr. Levent Elbeyli, akciğer kanserinin belirtilerini ise şöyle anlattı: "Solunumsal belirtiler, öksürük ve balgam karakterinin değişmesi, nefes darlığı, vücut direncindeki değişiklik, kilo kayıpları, halsizlik, ailede benzer hastalıkların olması, bütün bunların dikkatli izlenmesi lazım. Ölümcül bir hastalık olması nedeniyle bu hastaların önemli bir kısmı kaybedilmektedir. Dernek olarak amacımız, tedavi ama bunun yanında hastalığın farkındalığını oluşturmaktır. Tedavi masrafları içinde en düşük masraf cerrahidir. Kemoterapi, radyoterapi bütçeye önemli yük getiriyor. Tedavi şansınız cerrahi kadar olmuyor."



"ÇAY, YEMEK BORUSU KANSERİNİN NEDENİ ARASINDA"

Yemek borusu kanserinin ülkemizdeki kanserlerin sıralamasında birinci sırada olmadığını aktaran Elbeyli, "Sağlık sorunu açısından önemlidir. Bölgesel özellikleri var. Doğu bölgelerinde daha çok gördüğümüz çay bunlardan bir neden. Coğrafi olarak bulunan bazı toprak içeriği ve buna bağlı yeme alışkanlığının önemi var. Akciğer kanserine göre meşakkatli bir iştir. Hastaların uzun dönem sağ kalım oranları bir miktar daha olumsuz çizgide. Daha fazla tanı olanaklarına sahibiz artık. Belki daha fazla görüyoruz ama erken tanıya giderek bu hastalara cerrahi şansı kullandırıyoruz" dedi.

#yemek borusu kanseri
#terleme
#Doç. Dr. Ilgaz Doğusoy
9 yıl önce