|

Yunus’un izinde Türkçe söyleyiş

“Dîvân-ı İlâhiyât Niyâzî-i Mısrî “ kitabı, otuz yılı aşkın bir emeğin ve özenli bir çalışmanın ürünü olarak H Yayınları arasında çıktı. Tatcı, kitapta tarz ve üslup olarak Yunus Emre’nin izinden giden Mısrî’nin hem hayatı hem de eserleri üzerine odaklanıyor.

Yeni Şafak
20:59 - 21/04/2015 Salı
Güncelleme: 18:03 - 21/04/2015 Salı
Yeni Şafak
MELİHA YILDIRAN SARIKAYA


H Yayınları'ndan basılan Dîvân-ı İlâhiyât Niyâzî-i Mısrî kitabı, Mısrî'nin hayâtı hakkında hayli geniş ve ayrıntılı bir biyografi ile başlıyor. Niyâzî-i Mısrî'nin hayatı, hakkında yazılan menakıpnameler ve bunları destekleyen arşiv belgeleriyle örülü bir şekilde işlenmektedir. Dipnot sayısının asgarî düzeyde tutulması, bunun yerine mürâcaat edilen temel kaynaklardan geniş iktibaslara yer verilmesi çalışmaya ayrı bir boyut katmaktadır.



Mısrî'nin hayâtına dair bazı tartışmalı ve çözüme ulaşmamış meselelerde, “Meraklısına Notlar” ve “Derkenar” başlıkları altında ayrıntılı bilgiler sunulmuş; kimi yerde yazar meselenin halli konusunda kendi kanâatini belirtmekten kaçınmamıştır. Bu kısımda ayrıca çağdaşları ve tâkipçilerinin Mısrî övgülerinden örnekler verilmiş, yüzyıllar içinde Mısrî ilâhîlerine yazılan nazîreleden seçmeler yapılmıştır.



Halvetiyye'nin Mısriyye şûbesini tesis eden Niyâzî-i Mısrî aynı zamanda İbn Arabî, Mevlânâ ve Yunus Emre'nin eserlerinde yüksek derecede ifadesini bulan vahdet-i vücûd anlayışının 17. asırdaki mühim temsilcilerindendir. Bu isimler arasında Mısrî'nin, sadece Türkçe şiir söylemek konusunda değil, tarz ve üslûp açısından da Yunus'u örnek aldığı bilinmektedir. Mısrî, edebiyat tarihimizde etkisi günümüze kadar gelen mühim şâirlerdendir. Mustafa Tatcı'nın kitapta “Niyâzî-i Mısrî Okulu” şeklinde isâbetle vurguladığı geleneğin öncüsüdür.



YUNUS'TAN SONRA GELİR


Şiirlerinin edebî kıymetinden başka, bilhassa ilâhîlerinde kendi mânevî yolculuğundaki tecrübelerini aktardığı için Mısrî Dîvânı'nın terbiyevî tarafı da vardır. Bu yönüyle Dîvân-ı İlâhiyât tasavvuf erbâbı arasında bir tarikat ve tasavvuf ilmihâli olarak kabul görmüştür. Yazara göre onun asıl muvaffakiyeti, şiirlerinde şeriat ve hakîkat dengesine riâyet etmesinde gizlidir. Mısrî Dîvânı yazıldığından itibaren en çok neşredilen dîvanlardandır. Yunus'tan sonra en çok ilâhisi bestelenen sûfî şâirdir. Ayrıca edebiyat tarihimizde şiirleri en fazla şerh edilen şâirlerdendir.



Kitapta Mısrî'nin 231 şiiri yer almaktadır ki bunlar arasında daha önce bilinmeyen şiirleri de mevcuttur. Dîvân, kırktan fazla yazma nüshanın karşılaştırılmasıyla tertip edilmiştir. Bu sayı, yeni bulunacak bir dîvân nüshası veya henüz taranmamış bir mecmâada tesâdüf olunabilecek şiirlerle artabilir. Baştan sona pek çok fotoğraf ve belge ile desteklenmiş olan kitabın sonunda ayrıca bir “Belge ve Fotoğraflar” bölümü vardır. Otuz yılı aşkın bir emeğin ürünü olan bu özenli çalışma, bir yönüyle henüz ikmâl edilmiş değildir, yani Mısrî dosyası tamamlanmamıştır. Yazarın bu kitapla ilim âlemine katkıda bulunmak maksadı yanında, hayatının uzun yıllarını sürgünde geçirmeye mahkum edilen Niyâzî-i Mısrî'nin rûhâniyetinden milletimiz adına özür dileyerek kırılan gönlünü tâmir etme gayreti içinde olduğu anlaşılmaktadır.



Kitabın künyesi:


Dîvân-ı İlâhiyat


Niyâzî-i Mısrî


Haz. Mustafa Tatcı


H Yayınları


2015


800 Sayfa


#Dîvân-ı İlâhiyat
#Niyâzî-i Mısrî
#H Yayınları
9 yıl önce