|

Anadoluculuk ve aslî vatan olarak Anadolu

Anadoluculuk akımının en temel tezlerinden birisi Anadolu'nun memleket anlayışının hemen herkes tarafından 'asıl gövde'yi oluşturduğudur. Bu sebepten İstanbul her ne kadar önemli ve öncelikli görülse bile Anadolu'nun hayati önemde olduğu yaşanan süreçle daha net görülebilmiştir.

Atilla Mülayim
00:00 - 14/02/2013 Perşembe
Güncelleme: 17:06 - 13/02/2013 Çarşamba
Yeni Şafak
Anadoluculuk  ve aslî vatan olarak Anadolu
Anadoluculuk ve aslî vatan olarak Anadolu

Osmanlı Devleti, yaşadığı yıkımların ardından stratejisini, devletin bekası için Anadolu içlerine geri dönmek ve 'asıl vatanı' elde tutmak olarak belirledi. Balkan Savaşı sadece ülke topraklarının elden çıkması anlamına gelmiyordu, bu yeni stratejini destekleyecek nitelikte Anadolu topraklarının yeni bir kurucu güç oluşturabilecek yegâne coğrafya, vatan olduğunu belirliyordu. Tarihçilerin ortak kanaatidir, evet, 'Osmanlı bir Avrupa devletidir.' Fakat gelinen son noktada İmparatorluk daraldığı için Avrupalı vasfı ortadan kalkmış Anadolu'nun hayati önemi ayan beyan ortaya çıkmıştı.

ANADOLU VE EDEBİ VATAN

Anadoluculuk fikri tam da bu konjonktürde dillendirilmiş ve geniş bir kesim tarafından savunulmuştur. Metin Çınar'ın kaleme aldığı ve İletişim Yayınları'ndan çıkan 'Anadoluculuk ve Tek Parti CHP'de Sağ Kanat' isimli kitap bu akımı ele almaktadır.

Kitap, erken Cumhuriyet dönemi ideolojisinin kurulmasına katkı sağlamak için yeni bir yol çizme çabası içine giren Anadoluculuk düşüncesinin dillendirildiği dergileri inceleyerek başlıyor. Anadolu Mecmuası, Dönüm, Millet, Hareket, Dikmen, Çığır ve Bizim Türkiye isimli dergileri tarayan Çınar, fikir adamlarının Türkiye üzerine değerlendirmelerini ele alıyor. Anadoluculuk akımının her dergi ve düşünce adamında farklı yönde tezahür ettiğinin altını çizen Çınar, fikir adamlarımızın farklı tarafları öne çıkardıkları için homojen bir yapı oluşturmadıklarını dile getirmektedir.

Metin Çınar'ın belirttiği gibi Anadolucuların baştan beri savunduğu 'Anadolu Coğrafyası' temeline dayanan milliyetçi anlayış, zamanla tarihsel koşulların dayatmasıyla haklılığını kanıtladı. Çünkü yeni kurulan devletle birlikte bu topraklarda yaşayan topluluklar, 'ortak vatan' olarak gördükleri Anadolu toprakları üzerinde kendi geleceklerini inşa ettiler.

Milli mücadele dönemi aynı zamanda Türkiye'de düşünce adamlarımızın yeni kurulan Cumhuriyetin lokomotifi olacak düşünceler geliştirmelerine sebep oldu. Bunun için kurulan dergiler yeni kurulan devletin düşünce planında 'laboratuar' görevini üstlendi.

ÇÖZÜM YİNE ANADOLU'DA

Anadoluculuk akımının en temel tezlerinden birisi Anadolu'nun memleket anlayışının hemen herkes tarafından 'asıl gövde'yi oluşturduğudur. Bu sebepten İstanbul her ne kadar önemli ve öncelikli görülse bile Anadolu'nun hayati önemde olduğu yaşanan süreçle daha net görülebilmiştir. Kitapta, Anadoluculuk fikrinin öncüllerinden iki isme öncelik verilmiş; Nurettin Topçu ve Memduh Şevket Esendal. Metin Çınar'ın Nurettin Topçu'nun Anadoluculuk fikrine bakışı daha önce bu konuda kafa yoranlardan faklıdır. Orta Asya içlerinden gelen 'Biz Türklerin' bu toprakları İslamlaştırmasını esas alan Topçu, kurtuluşun yine bu topraklardaki İslam bağının bütünleştirici etkisiyle gerçekleşeceği fikrindedir. Çınar bu konuda önemli malumatlar vermektedir.

KAYNAKTAN YENİ DEĞERLERE

CHP içinde en ayrıksı seslerden biride hiç kuşkusuz Memduh Şevket Esendal'dır. Metin Çınar kitapta CHP'nin sağ kanadı olarak görülebilecek Memduh Şevket Esendal'a özel bir yer ayırmış. Esendal'ın hayatının mücadelelerle geçtiğinin altını çizen Çınar onun için: 'Bazıları onu 'mistik', 'pasif adam', 'Gandi', bazıları 'sosyalist-Komünist', bazıları 'Mesleki Temsilci', bazıları 'mason', bazıları, 'manifaktör devrin hasretini ve özlemini yaşayan platonik bir insan', 'tutucu', 'muhafazakâr', ve 'el tezgâhçısı', bazıları da 'Türkçü' kavramlarının ifade ettiği mananın fikir çemberine dahil etmişlerdir'der.

'Milli kaynak, mazi ambarına depo edilmiş bir kültür hazinesidir' fikri Metin Çınar'ın araştırmasının nirengi noktasını oluşturur. Türkiye'nin geleceğine ışık tutacak nitelikteki çalışma, yapay ve köksüz bir yapı kurmamak için bu kültür hazinesinin oluşturulduğu şartları iyice özümseyip, bu kaynaklara bakarak yeni değerler ortaya koymak gerekliliğini izah etmektedir.

ÇÖZÜME BİRLİKTE GİDİLMELİ

Kitabı bitirdiğinizde yaklaşık yüzyıl önceki tartışmaları değil de sanki bugünün Türkiye'sinin sorunları okuyormuşsunuz izlenimi veriyor. Tartışmalar hala aynı eksende sürmeye devam ediyor. Yapay kavramsallaştırmaların zihinleri böldüğü ruhları ötekileştirmekten başka bir işe yaramadığı izlenimi ediniyorsunuz. Kitap sonuçta burada yaşayan toplulukların, hiçbir yere gidemeyeceği için çözüme

birlikte girişmeleri gerektiği fikrini vermektedir.

Anadoluculuk ve Tek Parti CHP'de Sağ Kanat
Metin ÇINAR
İletişim Yayınları
2013
Sayfa 293
11 yıl önce