|

Biz yoksulluğu doğuya gelin verdik

Sosyal gerçekçi şiirin temel yapılarından biri olan gerçekliği üst düzleme taşıma ve bu düzlemde yaşanabilir somutluğu duyumsatma Şeref Bilsel'in birçok dizesinde kendini gösteriyor. “Biz yoksulluğu doğuya gelin verdik” buna en iyi örneklerden

Cafer Keklikçi
00:00 - 11/03/2008 Salı
Güncelleme: 19:23 - 11/03/2008 Salı
Yeni Şafak
Biz yoksulluğu doğuya gelin verdik
Biz yoksulluğu doğuya gelin verdik

Türk şiiri geniş bir yelpazenin verimlerini yaşıyor. Bir yanda İkinci Yeni Akımı (İlhan Berk), diğer yanda Seksen Dönemi, öte tarafta Doksan Kuşağı ve 2000 Kuşağı şairleri yan yana, aynı zaman aralığında farklı mevkutelerde şiirlerini okumaktayız. Türkiye için çok olumlu bir gelişmedir bu. Çünkü Türk şiirine çok katmanlı bir yapı sağlıyor. Hangi zamanda yazılmış olursa olsun "şiir" dediğimiz metinlerde mutlaka 'dize' mevcuttur. Bugün önemsenen ve bütün kesimlerin kabul ettiği Divan Şairleri'nden tutun günümüzün en genç şairinin yazdığı şiire kadar bu böyledir.

Şiirin sahihliği 'dize'ye bağlıdır. Şiirde dize meselesi öteden beri tartışıla gelmiştir. Örneğin; İkinci Yeni şiirde dizeyi önemsemez bir tutum sergilese de bugün bizlerin önemsediği şairler; güçlü dize yapısıyla kurdukları şiirleri nedeniyle hayatımızda var olmuştur. Bence dize şiirin şahdamarıdır. Damarı kesilen bir derinlik yüzeysellikle malûldür.

Şiir, insan hayatından neşet eden ve o ana kadar duyumsamadığımız gerçekliğin bir ortak duyarlık düzlemine taşınıp kendi reel yapısı (bütünlük) dışına çıkmadan fakat aynı zamanda 'dışarısını' ilgilendiren sosyal kavrayışın 'şair ben'inde tezahürüdür. Şair kendini yazarken toplumu yazar.

Şair bir bakıma yaşanabilecek insani durumların tarihsel aktarıcısıdır. Bize insanlığımızı hatırlatan bir şairden söz etmek istiyorum. Sahici ve insani aynı zamanda derin bir sızıyı içten içe duyuran şiirlerin şairi; Şeref Bilsel Doksan Kuşağı'na mensup bir isim. 'Mecnun Dalı' üçüncü şiir kitabı.

Öncelikle, Şeref Bilsel 'sızı'lı bir şair. Her şiirinde ince bir 'sızı' var. Bazen keder bazen de ironi yüklü. Hayat parçalarını şair duyarlığının ince imbiğinden geçirip söylüyor şiirlerini. Zaten şiir söylenir, yazılmaz. Şair önce söyler. Dolayısıyla müzik şiirin olmazsa olmazlarındandır. Bilsel şiirinde müzik 'türkü tadı'ndadır. Adeta türkü tadını şiirine yedirmiş. Türkü sesini kullanarak şiir yazmak başka bir şey, şiire türkü tadı vermek başkadır. Birincisi şiire dışardan gelirken, ikincisi kendinden (kendiliğinden) neşet eder. Yani doğası gereği olan daha önemlidir. Kaldı ki müziksiz şiir mezar gibidir. İnsan var ama ölü. Oysa şiir bizi 'yaşatan'dır; "Burası üsküdar radyosu 19 nokta 72.../aşkı ve alfabeyi ters tutan bir zaman üsküdar'da" olduğu gibi. Bilsel şiirinde sızı var dedim. Sızının içindeki ironi de dikkatten kaçmayacak kadar belirgindir. İroni ile olumsuz bir durumu anlatırken; insan sevgisinin 'her şartta yaşanılabilir' olduğunu da vurguluyor; "dört gündür kurusun diye/ yanık türküler okuduğum kilimler"

Bilsel bir bakıma 'sosyal gerçekçi şiir' yazıyor. Sosyal gerçekçi şiirin temel yapılarından biri olan gerçekliği üst düzleme taşıma ve söz konusu düzlemde yaşanılabilir somutluğu duyumsatma birçok dizesinde kendini gösteriyor. Örneğin; "yüzünde eski bir yağmuru çalıştıran iyi akşamlar" ya da "Biz yoksulluğu doğuya gelin verdik" yine "Eve duygu, eve saygı, eve tüp alınacak".

Bilsel şiirinin bir başka yönü ise romantizmin 'olumlu' kullanılması. Romantizm, şiirde, eleştirel unsurun oturduğu bir temelse; şiirin duygu iktisadına olumlu katkıları olabilir. Yoksa hastalıklı bir nostalji getirir, ki bu da, bir şair için tercih edilecek durum değildir. Bilsel şiirinde romantizm 'nostaljik' olmadığı gibi biraz da 'ideolojik'tir. İdeoloji, bağlanmadan ziyade onu sevme biçimindedir. "Gözlerin apaçık bir yaradır senin" dizesiyle başlayan Geceli isimli şiiri baştan sona böyledir. Bazı genç şairler 'edebi sanatları' yadsıyor. Edebi sanatlar, şiirimizde 'eski gücüyle' varlığını sürdürmektedir. Bunun şartı ise 'eski'yi 'yeni olana' dönüştürmektir. 'Modern şiirde sanat kullanılmaz' yanlış yargısı söz konusu yadsımanın temel sebebidir. Şeref Bilsel şiirlerinde birçok 'edebi sanatı' kullanmaktadır. Buradan hareketle Bilsel, gelenekle bağını koparmadan, onu dönüştürerek yeni bir sentez yapıyor denilebilir. Bir başka açıdan; içerikle de geleneğe eklemlenmiştir.


Mecnûn Dalı

Şeref Bilsel

Yitik Ülke Yayınları

63 sayfa



16 yıl önce