|

Hz. Aişe yolculuğun sonuydu

Sibel Eraslan, Hz. Asiye, Hz. Meryem, Hz. Hatice ve Hz. Fatıma serisinin son kitabı Hz. Aişe'yi yayınladı. Eraslan, 'Diğer annelerimizi yazarken uzun bir yolculuğa çıkmıştım, Hz. Aişe ise son yolculuğumdu' diyor.

Büşra Sönmezışık
00:00 - 13/01/2014 الإثنين
Güncelleme: 15:57 - 13/01/2014 الإثنين
Yeni Şafak
Hz. Aişe yolculuğun sonuydu
Hz. Aişe yolculuğun sonuydu

Daha önce İslam dünyasında önemli yeri olan Hz. Asiye, Hz. Meryem, Hz. Hatice ve Hz. Fatma gibi örnek kadın şahsiyetlerini yazan Sibel Eraslan bu defa bize Hz. Aişe'yi anlatıyor. Eraslan'la 'Büyük bir hadis rivayetçisi, Müslümanların öğretmeni, Efendimizin bazen sıkıntılı bazen neşeli zamanlarda 'Konuş ey Hümeyra' diye seslendiği, meleklerin selam verdiği kadın' olarak tasnif ettiği Hz. Aişe hakkında konuştuk.

İslam tarihinde var olmuş pek çok kadını sırasıyla yazdınız. Yazarken tarih sıralaması yaptınız mı?

Çok bilinçli bir şekilde tarihi kronoloji olarak gitmedi aslında. Son 13-14 yıldır yaptığım bir okuma serüveni vardı. Yazmaya başlarken Hz. Asiye, Hz. Meryem, Hz. Hatice ve Hz. Fatma'yla sınırlı olacağını düşünmüştüm. Fakat bu dört büyük kadının tarihinin etrafında dolaşırken ister istemez yolum Hz. Aişe'ye geldi. Çünkü hem tarihçilerin hem de hukukçuların en yoğun şekliyle atıf yaptığı kadın kimlikti.

Hz. Aişe'yi diğer yazdığınız kadınlardan ayıran özelliği nedir?

İçlerinde özgüven noktasında özgüveni en yüksek bir annemiz. Hz. Aişe'nin bütün diğer kadınlar adına taşıdığı sözcülük işlevi var. Sözü taşıyan, içtihat, naklettiği sözlerden hukuk, dünya görüşü kuran, siyaset teorisi olan biri aynı zamanda… Diğer kadınlar arasında dinler tarihi açısından en günceli. Bir de hakkındaki aktüel tartışmalar henüz tamamlanmış olmadığı için hem araştırmacıların, hem ilahiyatçıların hem de edebiyatla uğraşanların çekici bulduğu bir özne.

EDEBİYATA TAŞINMALIYDI
Onun figür olarak geri planda kalmasını neye bağlıyorsunuz?

Aslında tarihi kaynakları incelediğinizde çok fazla yeri olduğunu görürsünüz. Ancak Türkçemizde bir kayıp var. Gerek çevirilerin yeterli olmayışı, gerekse kaynaklara uzaklaşmamız ve harf devriminden kaynaklanan hafıza kaybı. Hz. Aişe gibi bir değerin olmaması ile ilgili bir durum değil. Bu bizim yaşadığımız sosyolojik imha serüveniyle ilgili bir durum. Kültürel bir hayal kırıklığı yaşadık. Bununla da ilgili olduğunu düşünüyorum. Yoksa İslam dünyasındaki birikime baktığınızda Hz. Aişe çok önemli bir atıf membaı olarak karşımıza çıkıyor.

Peki Edebiyatta?

Edebiyat açısından bakacak olursak zaten maalesef çok kısır. Belki bilimsel araştırmalar, ilahiyat ve hukuk araştırmaları var. Tarih ve ilahiyat açısından kayda değer fakat edebiyat açısından ne kadar var? Neredeyse yok denecek kadar az. Günümüz edebiyatçılarının edebi çalışmalar yapmaları gerekiyor.

O yüzden mi biyografi yerine roman yazdınız?

Evet. Döneminin en iyi Arapça kullananlarının başında geliyor. Onun mensup olduğu aile edebi zevki yüksek şiir ve tarih bilgisine sahip. Şiir sevgisini ailede öğreniyorlar. Bütün o dönemin şairleri hem Hz. Ebubekir tarafından himaye ediliyor hem de Hz. Ayşe'nin ezbere bildiği şiirler. Mesela Hz. Aişe çocuk eğitiminde şiiri çok önemserdi. 'Şiirle öğretin ne öğretecekseniz' derdi. Yetiştirdiği çok genç vardır. İslam tarihi, hadisi, İslam fıkıhı dediğimiz medeni birikimde emeği olan başöğretmenlerden birisidir Hz. Aişe.

Romanı birinci tekil üzerinden anlatıyorsunuz. Bunun özel bir nedeni var mı?

Evet, romanı Hz. Aişe'nin ağızından anlatmak istedim. Çünkü 'ben' kelimesini onurlu bir şekilde kullanıyor. Kendine güvenen rol açıcı haliyle kullanışı beni çok etkiledi. Bir de anlatım onun yaşamını özetleyen bir kelime. Bu yüzden birinci tekil şahıs konuşabileceğini düşündüm.

SOSYAL YÖNÜNÜ AKTARDIM
Hadisleri aktaran tek kadındı. Hz. Aişe o dönemi ve peygamberimizi nasıl okuyor?

Anlatıcılar çoğu zaman erkek olduğundan onların odaklandıklarıyla bir kadının anlattığı çok farklı. Savaş, barış, ekonomi gibi hususlar. Hz. Aişe üzerinden okuyacağımız ayrıntılarsa onun peygamber efendimizin özel yaşamıyla ilgili ayrıntılar. Kadınlara ve çocuklara verdiği kıymet. 'Aişe' demek 'ayrıntı' demek. Onun anlatımlarının sinematografik bir yönü var. Bize daha çok beşer halini gösteriyor. Hz. Aişe'yle onun bir büyükbaba, baba, eş, komşu, akraba olarak yüzünü görüyoruz. Bir de büyük bir aşk hikâyesi var. Hz. Hatice ile Resulullah arasında da bir aşk vardı ama o aşkın şefkat yönü ağırlıktaydı. Hz. Aişe'nin peygamberimize duyduğu aşk da çok güncel.

Bugünün kadınana ne söyler peki?

Bütün bu savaşın deneyiminden sonra da ölümlü olmayı, dünyanın ne kadar gelip geçici olduğunu fısıldıyor. Belki kendi çocuğu olmamıştır ama ümmet ona anne demiştir. Ümmet onun evladıydı. Ümmeti toparlayıcılık konusunda verdiği ve gösterdiği gayrette çok önemli. Savaş sonrasında Hz. Ali ile birlikte hareket etti. Cemel'den sonra görülen bazı davarlarda Hz. Ali'nin 'Ayşe'ye sorun' demiştir. Hz. Aişe de Hz. Ali için aynını yapmıştır. Aralarındaki bu ahenk örnek alınması gerekir. İtilafa rağmen toparlamışlardır.

Hz.Ayşe kadınların son halkası mı?

Şuan bittiğini düşünüyorum. Gelecek ne getirir bilemem ama bu uzun soluklu bir yürüyüş. Benden sonra gelecek yazarlara açılmış mütevazı bir kapıdır.

Kitabın Künyesi:

Sibel Eraslan

Aişe (ra)

Timaş Yayınları

2014

344 Sayfa

٪d سنوات قبل