|

Kore'nin edebiyat aşkı

Ömer Lekesiz
00:00 - 5/12/2007 Çarşamba
Güncelleme: 11:10 - 7/01/2008 Pazartesi
Yeni Şafak
Kore'nin edebiyat aşkı
Kore'nin edebiyat aşkı

İki süper gücün 2. Dünya Savaşı'nda Japon işgalindeki Kore'yi alıp, güneyinde ABD'nin, kuzeyinde Sovyetlerin hakimiyet kurmalarıyla 1945'te doğmuştu Güney ve Kuzey Kore devletleri.

Stalin'in desteğindeki Kuzey Kore birliklerinin 1950'de Güney Kore'yi işgale kalkışması ve bunun savaşı sürerken Çin'in de Kuzey Kore'ye destek vermesi üzerine, ABD, ağırlığı kendisinden olmak üzere çokuluslu bir güçle Güney Kore'yi savunmasıyla Kore Savaşı başladı. NATO'ya girme çabasındaki Türkiye'nin bir tugay askerle dahil olduğu bu savaş, 1953'teki barış antlaşmasıyla son buldu. Türkiye'nin Güney Kore ile savaş nedeniyle başlayan iyi ilişkisi, şimdi karşılıklı edebi projelerin hayata geçirilmesiyle sürüyor.

Türkiye - Kore arasında diplomatik ilişkilerin kuruluşunun 50. yılı münasebetiyle Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Kore Çeviri Enstitüsü'nün işbirliği, TEDA Projesi kapsamında yürütülmekte olan Türk edebiyatının dışa açılma çalışmaları çerçevesinde düzenlenen edebiyat toplantıları için 13 - 19 Kasım 2007 tarihleri arasında Nazlı Eray, Fatma Karabıyık Barbarosoğlu ve Sevim Ak'la birlikte Seul'de bulundum.

Programımız, LTI Korea/ Kore Edebiyat Çeviri Enstitüsü'nü ziyaret ve diğer görüşmelerle ilgili LTI Korea yetkilisi Yoon Bu-han'la yapılan ilk toplantının ardından, Paju Book City/ Yayıncılar Şehri'nin, Hankuk University of Foreign Studies (HUFS) rektörünün ziyareti, Türk Edebiyatı Bölümü'nde okuyan öğrencilerle sohbet ve bu üniversitede audio-visual dil laboratuvarlarının gezilmesi şeklindeydi.

Hemen belirteyim, HUFS Türk Edebiyatı Bölümü'nde 120 öğreci okuyor. Bölüm dershanelerinden birinde çoğunluğunu bölümün 1. ve 2. sınıf öğrencilerinin oluşturduğu bir grup öğrenciyle güzel bir sohbet gerçekleştirdik. Alt sınıflardaki öğrencilerle buluştuğumuz için Nan A Lee çevirmenliği üstlendi. Bölüm Başkanı Dee Sung Kim ve LTI yetkilisi Yoon Bu-Han da öğrencilerle sohbetimiz sırasında bizimle birlikte oldular. Öğrencilerle sohbetten sonra gezdiğimiz HUFS'in audio-visual dil laboratuvarları en yeni teknolojiyle donatılmıştı. Türk Edebiyatı bölümü dahil, tüm dillerin öğrencileri bu laborutavurda dilini koşunacakları ülkenin televizyonlarını izleme imkanı buldukları gibi, o dillere ait filmlerin DVD arşivini de rahatça kullanabiliyorlar.

Bu program vesilesiyle Seul Büyükelçimizin verdiği akşam yemeğine katılarak, kendileriyle ve yemeğe davet edilen önemli kişilerle tanışma ve görüşme imkanı da buldum. Seul Büyükelçimiz Deniz Özmen ile eşi Bilge Hanım'ın edebiyata olan ilgilerinin ve deyim yerindeyse gerçek birer kitapkurdu olmalarının TEDA Projesi'nin Güney Kore'deki işlevini artırdığına inanıyorum.

Yoon Bu-Han'la birlikte zengin kütüphanesini gezme imkanı da bulduğum LTI Korea, amaçları açısından, bizde 1821 yılında kurulan Tercüme Odası'na çok benziyor. Bu yanıyla Kore edebiyatını dışa açma çalışmalarından daha çok, başka dillerin edebiyatlarını Korece'ye çevirmeyi, kendi edebiyatını da çeviriden doğacak olumlu etki sonucunda başka dillere taşımayı amaç edinmiş. Örneğin Türk edebiyatından Korece'ye üçü Masal, Nasrettin Hoca ve Mevlana derlemesi, on beşi günümüz yazarlarından olmak üzere toplam 18 eserin çevrilmesi, şimdi onların Kore edebiyatının Türkiye'de daha çok tanıtılması isteğini öne çıkarmış. Hakkaniyet noktasından bakıldığında biri öykü seçkisi olmak üzere Korece'den Türkçe'ye çevrilen toplam dört eserin bulunması onların isteklerini haklı kılıyor.

Konunun daha ilginç tarafı, LTI Korea'nın Korece-Türkçe, Türkçe-Korece çevirileri konusunda bizden çok daha hazırlanmış olmsı. Şöyle ki, çevirilerin yüzde sekseninin altında Nan A LEE'nin, birinde Eun Kyung OH'un dördünde Yanung Jun Lee'nin imzaları var. Bizim potansiyel çevirmenlerimizse Hatice E. Köroğlu ve Göksel Türközü.

Deyim yerindeyse tek kişilik bir ordu gibi çalışan Nan A Lee, HUFS Türkoloji Bölümü'nü bitirdikten sonra, akademik çalışmalarını bizim üniversitelerimizde yürütüp, Peyami Safa'nın Eserlerinde Doğu - Batı Sorunu adlı teziyle doktorasını tamamladıktan sonra kendi bölümüne öğretim üyesi olarak dönmüş. TEDA ve LTI Korea projeleri kapsamında Orhan Pamuk, İhsan Oktay Anar, Aziz Nesin, Ahmet Ümit, Sevim Ak'ın kitaplarını ve kimi derlemeleri Korece'ye, bir öykü seçkisini, Chong Cun Lee ve Kim Yong-Ha'nın birer romanını Türkçe'ye çevirmiş.

Halen, Kore Dongduk Womens Üniversitesi'nde öğretim üyeliği yapan Eun Kyung OH da akademik çalışmalar konusunda Nan A Lee ile aynı yolu izlemiş. Türk Edebiyatında Kore Savaşı (Ankara, 2005), Feminist Eleştiri XX. Yüzyıl Türk Kore Romanında Kadın adlı iki telif esere de imza atmış olan OH, Yaşar Kemal'in bir kitabını Korece'ye çevirmiş.

Sonuç olarak çevirmenliğiyle kendi ülkesinde de çokça ünlenmiş olan Nan A Lee'nin önümüzdeki yıllarda bu haklı ününü yeni çevirileriyle pekiştireceği, Eun Kyung OH'un da ün kazanmaya başlayacağı şimdiden görülebiliyor. Başta TEDA Projesi yetkililerine ve yayınevlerimize düşen, yukarıda adlarını zikrettiğim Koreli, Türkiyeli çevirmenlerin tümüne, Seul Büyükelçimizin tanımlamasıyla "koruma altına alınması gereken insanlar" olarak bakmak, onları teşvik etmek ve çalışmalarını kolaylaştırıcı tedbirler üretmekten ibaret.

Yukarıda da belirttiğim gibi Kore, tüm altyapısını hazırlamış bizi bekliyor. Paju Bookcity/ Yayıncılar Şehri'ni önemli bir imkan olarak görmemiz gerekiyor. Paju Bookcity 150'si sahip, 250'si kiracı 400 yayıncıyı bünyesinde toplayan, matbaa, grafik - tasarım, baskı hazırlık ve basım işlerinin bir arada yürütüldüğü, adı üstünde sahiden bir şehir.

Yayınevlerine ait binaların tümü farklı bir mimari görünüme sahip. Hepsinin de son katları, dışarıdan gelecek yazarların çalışma ve konaklamaları için ayrılmış.

Bataklık bir arazinin ıslahıyla kazanılmış bir arazi parçası üzerine kurulan Paju Bookcity'nin dünya üzerinde başka bir örneği henüz yok. Üstelik bu şehrin oluşumunda başı çeken de devlet değil, doğrudan yayıncılar; bir araya gelip, güç birliği oluşturarak, deyim yerindeyse kendi göbeklerini kendilerini keserek bu şehri kurup, iş kapasitelerini de %20 oranında artırmışlar.

Şehrin idari binasında, kafe-restoran, toplantı salonları ve bürolar yer alıyor. Bir odaya şehrin büyük bir maketini koymuşlar, maketi inceleyerek şehrin tümü hakkında detaylı bilgiye erişmek de mümkün olabiliyor. Bir baskı sayısının yüz binli rakamlarla ifade edildiği Seul'de herkes kitaba ve edebiyata aşık. Kütüphanelerini yirmidört saat açık tutan, otobüs duraklarında, otel lobilerinde bile kitabı ellerinden düşürmeyen edebiyat aşığı insanların ülkesine, bilgi ve görgümü artıran, en önemlisi de Türk edebiyatının dışarıdan nasıl göründüğünü öğrenmemi sağlayan bu gezi için, Bakanlığımız Kütüphaneler Genel Müdürü Ahmet Arı'ya ve Yayınlar Dairesi Başkanı Ümit Yaşar Gözüm'e teşekkür ediyorum.

Seul'deki görüşmelerimiz ve gezilerimizle ilgili detaylı bilgiyi www.edebistan.com'a "Kore Günlüğü" başlığıyla ekledim. Merak edenler oradan seyahatimizle iligili daha detaylı bilgi edinebilirler. Ayrıca, Türk edebiyatının Kore'deki durumu hakkında da Nan A Lee'nin Hece Dergisi'nin Aralık 2007 sayısındaki yazısından geniş bir bilgi edinilebilir.

16 yıl önce