|

Bugünü geçmişten okumak

Ebubekir Oy
00:00 - 1/09/2014 Pazartesi
Güncelleme: 20:32 - 1/09/2014 Pazartesi
Yeni Şafak
Bugünü geçmişten okumak
Bugünü geçmişten okumak

Zaman Tünelinden Geçerken, yakın dönemin en kritik süreci olan 28 Şubat post modern darbesinin öncesi ve sonrasında iktisadi hayata olan etkilerini ele alıyor. Aslına bakarsanız dünya ilk yaratıldığı günden beri sürekli kritik süreçler, hassas dönemlerden geçiyoruz. Ancak son iki yüzyılda yaşanılan kritik süreçlerin arası sürekli azalmaya başladı. Hatta öyle ki yaşadığımız bir olayın etkileri ve sonucu üzerine düşünmeye fırsat dahi olmadan yeni bir dönem, yeni bir süreç çoktan başlamış oluyor.

Erhan Erken, ''Bitmeyen Kritik Süreçler'' başlıklı yazısında 70''li yıllardan ele alarak günümüze kadar yaşanan kritik süreçleri kısaca anlatmış olsa da bu toprakların meselesini çok daha geriye götürüyor: ''Ülkemizde kritik zamanlar ve kritik süreçler sanki hiç bitmeyecek gibidir. Günlük meselelerden ülke yönetimine kadar devleti ve milleti yakından ilgilendiren pek çok sosyal, siyasi ve ekonomik hadise iç içe birbirini sürekli etkiler biçimde yaşamaktadır. Bu kritik süreçlerin ne zaman başladığına dair kesin ve ortak bir nokta belirlemek bir hayli güçtür. Şayet bizlerin bu topraklarla olan münasebetine değinecek olursak bu zamanı 1071''e kadar uzatmamız mümkündür.''

BUGÜNÜ YARINA TAŞIMAK

Kitapta yer alan yazıların büyük çoğunluğu 28 Şubat''ın ateşli günlerinde yazılmış. Çoğunluğu MÜSİAD''ın bültenlerinde yayınlanan yazılar, yıllar sonra bir bütün olarak bu kitap ile okur karşısına çıktı. Yazar, 28 Şubat gibi kritik bir süreçten geçtiğimiz yıllarda uzun süre MÜSİAD yönetiminde yer alan ve 28 Şubat''ın iktisadi hayata etkilerini en yakından gören biri olarak o yıllarda yazmış olduğu yazıları bir araya getirerek hem geçmişe hem de geleceğe ışık tutuyor. Bin yıl sürecek denilen 28 Şubat uygulamalarının izleri daha on yıl bile olmadan silinmeye başladı. Peki, bu sıkıntılı süreçten geriye ne kaldı derseniz, yazar yıllar içinde elde kalan, bugüne gelen asıl meseleyi şöyle tarif ediyor: ''Bir kimlik, ahlak ve hayat mücadelesi veriyorsanız mutlak, hangi zaman ve şartlar altında olursanız olunuz değerlerinizi aşındırmadan korumayı ve yarına taşımayı bilmeniz gerekir.''

KATMANLAR ARASINDA ÜÇ MODEL

Kitapta en dikkat çeken hususlardan biri de kaybettiklerimizi açıklamak için sadece rakamların yeterli olmadığına ilişkin değerlendirmeleridir. ''Ülkemizdeki her bir varlık bize ait bir değerdir. Bir değerin kaybı adeta ülkenin yarınlarının kaybıdır. Bu bakımdan, kayıpların izahı için rakamlar tek başına yeterli olmaz. Kayıplarda, rakamlar sadece bir fikir verebilir fakat asıl olan rakamı da aşan iktisat ve hayat disiplinimizin dengesinin ne derece bozulduğudur.''

Bu bağlamda kitapta en dikkat çekici yazılardan biri de ''Üç Model'' başlıklı yazı. Müslümanlar, 1995 yılından sonraki süreçte maddi olarak gelişti, iş alanları çeşitlendi ve finansal açıdan çok farklı enstrümanlar ortaya çıktı. Bununla birlikte iktisadi hayatta da farklı modeller çıktı. Her ne kadar artık günümüzde yazarın tarif ettiği üç model / tip arasında ara katmanlar oluşmuş olsa da geçmişin muhasebesini yapmak açısından bu üç model oldukça önemli. Birinci model ''rahmete ve berekete yönelik davranan Müslüman'', İkinci model ''İktisadi hayatta maddi gücü kazanmak için çalışan insan tipi, üçüncü tip ise ''yaptıkları işe kendilerinden ayrı tüzel kişilik mantığı.''

Kitabın künyesi:

Zaman Tünelinden Geçerken

Erhan Erken

Profil Yayınları

2014

128 sayfa

10 yıl önce