|

''Dairenin dışındakiler''le bir ömür

Osmanlı tarihi üzerine yazdığı kitaplarla tanıdığımız, Türkiye''nin yetiştirdiği önemli akademisyenlerden Ahmet Yaşar Ocak''ın hayatını anlatan Arı Kovanına Çomak Sokmak kitabı Timaş Yayınları arasında okuyucunun beğenisine sunuldu. Kitap, bir akademisyenin sıra dışı hayatına ayna tutuyor.

Halil Solak
00:00 - 29/09/2014 Pazartesi
Güncelleme: 18:54 - 29/09/2014 Pazartesi
Yeni Şafak
''Dairenin dışındakiler''le bir ömür
''Dairenin dışındakiler''le bir ömür

1950''li yılların ortasında mütevazı bir Orta Anadolu şehrinde, Yozgat''tayız. En büyük meraklarından biri metruk konakları dolaşıp mekânın eski sahiplerinin hayatlarını hayal etmek ve annesinin sandığını karıştırmak olan bir çocuk, arkadaşlarıyla beraber sinemacıların attıkları, gösterim esnasında kopan film parçalarını topluyor. Ayna, mercek ve güneş ışığı marifetiyle sistemi kurup bahçedeki tandır evinin pencerelerini de perdeyle kapattıktan sonra kendiliğinden ''küçük bir sinema salonu'' inşa edildi bile.

Buraya kadar rahmetli Ahmet Uluçay''ın Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak filmi tadında gidiyorduk, eyvallah. Amma okuduğunuz satırlara bakıp da size bir yönetmenin, yapımcının ya da oyuncunun hayatından bahsedeceğimi düşünürseniz aldanırsınız, baştan söyleyeyim!

TARİHE İLK ADIMLAR

Ahmet Yaşar Ocak ''tehlikeli oyunlar'' oynamaktan korkmayan bir Osmanlı tarihçisi. 1945''de Yozgat''ta Ocakzadeler adıyla tanınan, önemli şeyh ve mollaların yetiştiği bir ailede gözlerini açar dünyaya.

Babasının tarihe olan ilgisi sayesinde çocukluk döneminde Abdullah Ziya Kozanoğlu, Feridun Fazıl Tülbentçi ve Nihal Atsız''ın romanlarını kendi tabiriyle ''bayıla bayıla'' okur.

İlkokulu bitirdikten sonra babasının, dinini tam anlamıyla öğrenmesi ve bilinçli bir Müslüman olması için gönderdiği Yozgat-İmam Hatip yılları (1956-63) başlar.

O yıllarda babasının İstanbul''dan getirdiği dört ciltlik Mufassal Osmanlı Tarihi''ni ve Ahmed Cevdet Paşa''nın Kısas-ı Enbiya''sını okuyarak derslerine hazırlanır. Hatta o kadar ki, tarih aşkı lisenin ikinci ve üçüncü sınıfında biri Yıldırım Bayezid ve Timur''u diğeri Genç Osman''ı konu alan iki de roman yazdırır Ocak''a. Bilgisiyle kendini gösterir ve hocası ona üniversitede tarih okuma fikrini aşılar.

OSMANLI BAKIYYELERİYLE BİR ARADA

Lisenin ardından Yüksek İslam Enstitüsü''nde okumak için daha önce sadece kısa aralıklarla ayrıldığı Yozgat''ı bırakıp 17-18 yaşlarında bir delikanlı olarak İstanbul''a gelir.

Burada Kur''ân-ı Kerim dersini II. Abdülhamid''in imamlığını yapan saraydan çıkma Ali Üsküdarlı''dan, Fıkıh dersini Ezher mezunu Ahmed Davutoğlu''ndan, edebiyat derslerini Yahya Kemal''in talebesi Nihad Sami Banarlı''dan, tasavvuf tarihiniyse Mahir İz''den okuyan Ocak, böylelikle Osmanlı bakıyyesi insanların elinde yetişir. Bununla yetinmez, dışarıdan medrese usûlü ders veren hocaların evlerine gider, onların rahle-i tedrisinden geçer. İleride çalışacağı alanın gerektireceği birikim ve donanıma da adım adım yaklaşır.

SU YATAĞINI BULUYOR

Yüksek İslam Enstitüsü''nden sonra neredeyse çocukluk çağlarından itibaren hasretini çektiği ortama kavuşur ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih bölümüne kaydını yaptırır. Tabii bundan önce ilgi duyduğu bir diğer alan olan kısa süreli Arkeoloji bölümü tecrübesini de zikretmeliyiz. Hiç dinmeyen bir heyecanla okurken hocası Nejat Göyünç bir gün kendisine Ömer Lütfi Barkan ve Semavi Eyice''nin makalelerini verir. Bu makaleleri okurken sıklıkla geçen bir isim dikkatini çeker: Fuad Köprülü. İncelediği konular, metodolojisi, yaklaşımı ve tarzı itibariyle yeni bir dünya keşfeden Ocak, Köprülü''nün eserlerini okuduktan sonra kendini ''yatağını bulmuş bir dere gibi'' hisseder. Artık o Köprülü''nün talebesidir, manevî talebesi!

Lisans öğrenimini tamamladıktan sonra kadro sıkıntısından ötürü kısa bir süre öğretmenlik yapar. 1972''de o sıralarda yeni kurulan Hacettepe Üniversitesi Tarih bölümüne asistan olarak girer ve akademik kariyeri de böylece başlamış olur. Yüksek lisansın sonunda bilhassa düşünce ve kültür tarihi alanında büyük bir boşluk olduğunu tespit edince doktorasını bu sahada yapmaya karar verir.

İmam-Hatip ve Enstitü''de aldığı Fransızca eğitiminin de saikıyla hocalarının tavsiyesi üzerine Fransız hükümetinin açtığı imtihanı kazanarak doktorasını 1974-78 yılları arasında Fransa''da ünlü Türkolog İréne Mélikoff''un yanında Türk tarihinin kritik noktalarından birini teşkil eden Babailer İsyanı üzerine yapar.

ATEŞTEN GÖMLEK KONULAR

Doktora sonrasında Fuad Köprülü''nün açtığı yoldan giden, genel olarak ''Türkler ve İslamiyet'' başlığı altında özetleyebileceğimiz çok geniş bir alanda çalışmaya koyulur. Bu konuyu seçmesinin nedeniniyse, ''Türk tarihi içerisinde İslam''ın nasıl algılandığı, topluma, siyasete kültüre nasıl yansıdığı ve nasıl bir seyir takip ettiğini anlama isteği'' şeklinde özetler Ocak. Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı döneminde halkın din anlayışı, Sünnilik dışı İslam (ya da Hoca''nın literatürde yaygınlaşmasını sağladığı tabirle söyleyecek olursak heterodoksi) başlıca ilgi duyduğu meseleler olur. ''Arı kovanına çomak sokmak'' hikâyesi de tam da burada başlar işte…

Varolan İlahiyat formasyonuna tarih metodolojisini de katarak orijinal bilgi ve belgelerle örülü makaleler ve kitaplar birbiri ardınca gelir.

Çalışmalarını ''dairenin dışındakiler''in, yani âsiler, isyankârlar, zındıklar, mülhidler ve kalenderîler gibi marjinal gruplar üzerinde yoğunlaştıran, Alevilik ve Bektaşilik gibi Cumhuriyet tarihinin ''ateşten gömlek'' mevzularına gayet soğukkanlı bir bakış açısıyla yaklaşıp eserler veren Ocak takdir aldığı kadar tenkid de edilmiştir şüphesiz. Ancak ilmî hassasiyeti hiçbir zaman elden bırakmamış, yeri geldiğinde bazı hususlarda kendini de tashih etmekten geri durmamıştır.

Hayatının ve kariyerinin tüm cephelerini ayrıntılarıyla öğrenmek isteyenleri Ahmet Yaşar Ocak Kitabı: Arı Kovanına Çomak Sokmak adlı nehir-söyleşi kitabına havale edelim.

Her biri düşünce tarihimizde bir ilk olan ve metodolojik açıdan örnek gösterilen yayınlarıyla Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocak halen okumaya, yazmaya, anlatmaya ve talebe yetiştirmeye devam ediyor.

Çocukken film gösterimi yapan, ortaokul-lise yıllarında dayak yeme pahasına okuldan kaçıp kovboy ve efe filmlerine giden, dostlarının ondan bahsederken muhakkak birlikte sinemaya gittiklerini ekledikleri Ocak''ın bu sevgisinden geriye bugün ne kalmış diye soruyorsanız eserlerini okuyun derim. Zira akademik bilgilerin de sıkmadan, hadiselerin adeta sahne sahne yazılabildiğini göreceksiniz. Bu tarz da herhalde Hoca''nın sinemacılığından yadigâr olsa gerek!

Kitabın Künyesi:

Ahmet Yaşar

Ocak Kitabı

Arı Kovanına Çomak Sokmak

Haz.: Haşim Şahin

Timaş Yayınları

526 sayfa

10 yıl önce