|

Hakikatin hatırını gözetmek

Celal Fedai'nin son kitabı Hakikatin Hatırı Şule Yayınları arasında geçtiğimiz ay yayınlandı. Fedai, şair kimliğiyle dünyada olup bitenlerin üzerine yüksek sesle düşünürken okuyucuyu da olanla olması gerekenler arasındaki farkı fark ettirmeye çalışıyor.

Hüseyin Akın
00:00 - 1/01/2014 Çarşamba
Güncelleme: 14:35 - 1/01/2014 Çarşamba
Yeni Şafak
Hakikatin hatırını gözetmek
Hakikatin hatırını gözetmek

Şair dediğin düşüncesindeki düşü yere düşürmeden şiirle düşünür. Şiirini yazıp kenara

çekilmez. Zira kenar diye bir yer ortada yoktur. Orta yani 'meydan' ziyadesiyle şaire yabancılaşmış ve tefessüh etmiştir. Onun görevi imgelem gücünü yeniden harekete geçirecek bir dünyayı 'meydana getirmek'tir. Öyleyse hiç zaman kaybetmeden içinden gökyüzüne doğru uzanan yollara düşmelidir.

İnsanın içi kuyu kadar derin, gökyüzü kadar engindir. İnsan içini kurutan çevreden kurtulabilmesi için etrafı görmemesi gerekir. Bunun yolu da göğün çağrısına kulak vermekten geçer. Çünkü gökyüzü aşkın bir yerdir ve etraf değildir. Bugünün şiiri, etraf şiiri olduğu için bu denli ateşi düşük bir şiirdir. Oysa ateş 'anasır-ı erbaa'dan şiire ve şaire en yakın olanıdır.

Sadece çalışkanlığı değil aynı zamanda ileri sürdüğü fikrin arkasında durmasıyla da tanıdığımız şair Celal Fedai'nin son kitabı Hakikatin Hatırı'ndan çektiğim ilk şair fotoğrafı sayılabilir bu satırlar. Olanla olması gereken arasında bir yerden kadraja girenlerin görüntüsü de denilebilir.

Kitap, okuyucusunu şairin olması gereken yere davet ediyor. O yer kitabın ilk bölümüne ad olan 'İçtenliğin Taşrası'dır. Taşra sanıldığı gibi dışı değil içi imleyen bir kelime, yani yalnızlık ve tenhadır. Şair kendinde ve kendiliğinde olduğu zaman taşradadır. Çünkü insan dört bir yandan kuşatıldığı verili dünyanın dışına çıkabildiği oranda nefsindeki izzeti fark ederek kendine, yani şiire gelir.

Üslup hakikatin ateşini yükseltir ve o denli muharrik bir etki yaratır. Bunu Celal Fedai'nin - ismi ile müsemma- son kitabında daha net görüyoruz. Sanki sesi daha bir yüksek perdeden çıkıyor gibi. Istırabını çektiği şeyler konusunda sözünü esirgemiyor ve muhataplarını saklayıp kayırmadan oldukça açık konuşuyor. Belli ki bunu her şeyden önce 'hakikatin hatırı' için yapıyor. Nefsin izzetine vurgu yapıp yeryüzündeki izzeti olmayan nefs imparatorluklarına dikkat çekiyor.

Modern zamanlarda ezilenlerin, sömürülenlerin hakkını savunuyormuş gibi yapıp aslında içten içe avamiliği besleyip büyüten sosyalizmden dem vuruyor. Özellikle kitabın ikinci bölümü olan 'Avamiliğin Kıskacında'da Marksist düşüncenin hayatımızda, sanatımızda, siyasetimizde açtığı hiç de döl bırakıcı olmayan yaralarına dikkat çeken yazılar yer almakta.

ATEŞİN ATEŞE KARIŞMASI

Tabii Müslüman camianın bu avamilikten aldığı yaraları da gizlemiyor hiç. Kültür, sanat ve edebiyatta kendi evlatlarını görmezden gelen Müslüman camiayı 'Evlatlarını yiyen Satürn'e benzetiyor. Burada celalini (öfkesini) bir imkân olarak gören yazar doğrudan vicdanları harekete geçirecek bir tonlamayla konuşuyor: 'Bugün Türkiye'de Müslüman çevrelerin istisnasız tamamı, her biri başlı başına isim sahibi olabilmiş birer yazarları, şairleri, ressamları, hatta akademisyenleri olsun istemiyorlar. Bunun yerine bol miktarda gazetecileri, televizyonları olsun istiyorlar. Avamileştirmeye doğru giden yol işte budur. Evet, sanat eserini var eden sanatçıdır; fakat onun yaşamasını sağlayacak olan ancak onunla aynı dili konuşan hakiki sanat dostlarıdır.'

Celal Fedai'nin ifadesiyle 'ateşin ateşe karışması'na benzer bir kavuşma sâdır olacaktır bundan. Ne de olsa kavuşmakta da 'kav'lık bir durum vardır.

Şiir üzerine yazmak en çok da bir şaire yakışır. Celal Fedai bunun farkındadır. Bu yüzden şiir ve düz yazı onda birbirine paralel ve hayatla aynı doğrultuda mecralarda akar. O, şairin hepimizin yerine konuşan bir sözcü olduğuna yürekten inanır. Eş, dost bir yana, kırılmaması gereken tek hatır hakikatin hatırıdır. Şiirde de nesirde de o korunursa yazı da yazar da kendi kendisini korumuş olur. Zira temiz kardeşlerin sırları has şairlerin vakıf olabildiği sırlarda bir cüz olarak yaşar. Has şairin karınlarını şişiren sırlar temiz kardeşlerinin sırlarının bir cüzüdür!

Kitabın Künyesi:

Celal Fedai

Hakikatin Hatırı

Şule Yayınları

2013

213 sayfa

10 yıl önce