|

İnsanı kuran şehirher

Şehrin Gizli Öznesi, Yıldız Ramazanoğlu''nun gezi yazılarından oluşmuyor. Sadece bir gezi kitabıyla karşı karşıya olmadığımızı bilerek kitabın karşısına oturmak gerek. İnsanın inşa ettiği şehirden giderek, şehirlerin inşa ettiği insana, özneye işaret eden bir yolculuk bu. Şehirlerin annesi Mekke''den Halep''e, Kurtuba''dan Amsterdam''a uzanan ve sonunda o ''gizli özne''ye ulaşan bir yol tarifi.

Suavi Kemal Yazgıç
00:00 - 1/09/2014 Pazartesi
Güncelleme: 20:25 - 1/09/2014 Pazartesi
Yeni Şafak
İnsanı kuran şehirher
İnsanı kuran şehirher

Nasıl insanlar şehirleri inşa ederlerken aynı zamanda şehirler de insanları inşa ederler. Hacı Bayramı Veli yüzyıllar öncesinden ''Nagehan bir şara vardım / Ol şarı yapılır buldum / Ben dahi yapılır oldum / Taş ü toprağ arasında'' derken tam da buna işaret eder. İşte bu yüzden bir şehri gezerken onu inşa eden insanlarla da tanışmış oluruz. Daha da önemlisi sadece yaşadığımız şehirler değil gezdiğimiz / gördüğümüz / etkilendiğimiz şehirler de kimliğimizin inşa edilmesine katkıda bulunur. İnsan olmuş bitmiş bir olgu değil hayat boyu devam eden bir oluştur. Yıldız Ramazanoğlu''nun yıllar önce yayınlanan İçimden Geçen Şehirler hakkında yazarken gezi kitapları sadece gezilen yerleri değil bize gezen kişiyi de tanıttıklarını, çünkü şehrin yalnızca bina, cadde, meydan ya da köprü olmadığını söylemiş ve bir şehri gezerken sadece şehri ve onu inşa eden insanları değil kendimizi de tanıdığımızı ifade etmeye çalışmıştım. Yıldız Ramazanoğlu şehirleri ''insan'' ve ''kültür'' unsurlarıyla gezmeye ve yazmaya devam etti ve ''Şehrin Gizli Öznesi'' adlı yeni kitabında bunları bir araya getirdi.

NİÇİN YAZI?

Bu noktada Yıldız Ramazanoğlu''nun hangi saiklerle öykü yazıyorsa aynı saiklerler de gezi yazıları yazdığını vurgulamam gerekiyor. Nitekim kitabın arka kapağında yazarın bir anlamda kitabın esbabı mucibesini özetlediği ''Şehir bize kayıt altına almaya değer bir hikâyemiz olduğunu söyler. Bu kitapta şehirlerin insan üzerinden dile gelmesini anlatmak istedim. İnsandan insana bir iletişim olması için yatay gelişen, ayağın toprağa değebildiği, ağaçlarla, hayvanlarla dostane ilişkilerin kurulabildiği şehirler lazım bize. Ancak böyle yerlerde fikredebilir, temel insani ve uhrevi hedeflerimizden kopmadan yaşayabiliriz'' cümlelerinden pekâlâ Çiçekli Bir Boşluk öyküsünün de arka planını okumamız mümkün. Bu ortak payda Yıldız Ramazanoğlu''nun sadece yazarlığının değil kimliğinin şekillenmesinde rol oynayan insani duyarlığından kaynaklanır. Bu duyarlığı diri tutan motivasyonu ise Ramazanoğlu şu sözlerle özetliyor: ''Aslında sonuç almak önemli ama as''lolan sürekli yolda olmak, karşı koymayı, elinden gelen bir şey varsa onu yapmaya devam etmeyi bir yaşam biçimi haline getirebilmek.''

ÜMMÜL KURRA''YA YOLCULUK

Şehirlerin Gizli Öznesi''nin şehirlerin anası anlamına gelen Ümmül Kurra da denilen Mekke ile ve yolculukların en hası olan Hac yolculuğu ile başlamasından daha tabii ne olabilir ki? (Bir okur olarak bu noktada bir temennimi ifade etmek isterim. Umarım ki bir gün Yıldız Hanım bu yazıyı genişletir ve başlı başına bir kitap yapar.) İçimizdeki Ateş adlı bu ilk bölümün ilk yazısını Suriye takip ediyor. Basra, Halep, Şam… Daha sonra Kudüs, Bağdat… Bugün hiç birini ferahlayarak anamayacağımız kadim şehirler bunlar. Yıldız Ramazanoğlu bu şehirleri bugünkü ateş düşmeden önce gezenlerden. O günler, ideal hatta tercih edilebilir bir düzene sahip değildi elbette o şehirler. İnşallah bugünkü durumları hepimize birer ayna teşkil etmesi gereken ibret kaynağı olan bu şehirler, bir gün yeniden ilham kaynağı olabilecek selamete de kavuşurlar.

ENDÜLÜS''ÜN KURTUBA''SI

Ramazanoğlu, nerdeyse 8 yüzyıl boyunca İslam diyarı olan Endülüs''ün en güzel şehirlerden biri olan Kurtuba''yı kaleme aldığı bölümde de bu anlamda tam bir ibret aynası tutuyor bize. Düşünün İstanbul''un fethinin üzerinden bu yana henüz 8 yüzyıl geçmedi. Ramazanoğlu, British Museum''da 1492''de evlilik yoluyla bir araya gelen Aragon Kralı Ferdinand ve Kastilya Kraliçesi İsabella''nın İspanya''yı yüzyıllardır işgal altında tutan saldırgan Müslümanlardan kurtardıkları ibaresini görmesinden nasıl etkilendiği ile başlıyor bu bölüme. Endülüs medeniyetini anlatan Ramazanoğlu, ''Sonuçta bize düşen iç çekmek değil, bu muhteşem birikimle yükselmek, gereken çıkarımlarda bulunmak ve şimdimizin kutlu toplumunu inşa etmek.'' ihtarında bulunuyor. Pekâlâ Orta Doğu için de tekrar edebileceğimiz bir ihtar bu…

ÖZNE BÖLÜMÜ

Tabii ki burada kitabın özetini çıkaracak değiliz. Marburg''tan, Amsterdam''dan, Brüksel''den ve Belfast''tan bahsedilen bölümleri ister istemez teğet geçiyorum mesela. Hatta ayrı bir kitabın nüvesini teşkil etmesini temenni ettiğim İran yazılarını da… Zira Şehrin Gizli Öznesi''nin Özne başlıklı son bölümünde biraz oyalanacağım.

Yıldız Ramazanoğlu, Hatay''da Habibü''n Neccar''ın kabrinde, Siirt''te Veysel Karani''nin makamında, Tillo''da, Bursa''da, Diyarbakır''da, Çanakkale''de hep biz kimiz sorusuna cevap olabilecek bir rota tutturuyor kendine. Her kenti inşa eden öznenin aynasından kendini tanımaya çalışıyor. ''Biz'' Yıldız Ramazanoğlu''nun metinlerinde afaki ve hamasi bir nesne olmaktan kurtuluyor ve emek verilmesi, tanınması, anlaşılması gereken bir özneye dönüşüyor.

Yıldız Ramazanoğlu''nun yazdıklarını bu derece ilham verici kılan tam da bu perspektifi değil mi zaten…

Kitabın künyesi:

Şehrin Gizli Öznesi

Yıldız Ramazanoğlu

Kapı Yayınları

Temmuz 2014

260 sayfa

10 yıl önce