|

Kan, bir adamın uykulu gözlerindedir

İslam Estetiği ve Din Dili gibi kitaplarıyla önemli tartışmalara yol açan Turan Koç, bu kez toplu şiirleriyle ilk kez okuyucu karşısına çıkıyor. Kan Gibi Vakte Düşen''den iyi bir akademisyenin iyi bir şair olarak gündemine ve portresine ulaşmak mümkün.

Muhammet Safa
00:00 - 29/09/2014 Pazartesi
Güncelleme: 19:02 - 29/09/2014 Pazartesi
Yeni Şafak
Kan, bir adamın uykulu gözlerindedir
Kan, bir adamın uykulu gözlerindedir

Şiir, bilhassa sıcak vakitlerde iyiden iyiye hararete sebep olabiliyor bünyede. Kaynayan bir dimağın ürünleri, ister istemez muhatabında yani okurda da bir sıcaklık peyda ediyor. Bu sıcak aylarda şiir okuma uğraşı verirken vücuttan atılan ter, belki de bir sağaltım vesilesi.

Turan Koç''un toplu şiirleri Kan Gibi Vakte Düşen''i elime alınca, nedense ilk olarak Koç''un akademisyen kimliği aklıma geldi. Kimi yazarlar, bir kitap hakkında yazarken suya sabuna dokunmadan, yuvarlak cümlelerle şiirden ve şairden bahsederek; kimseyi üzmeden, ''bakın böyle de bir kitap var, haydi bakalım'' tavrıyla okuru bir iki sayfa boyunca meşgul eder; hem yazarın gönlünü alır hem de kendi gönlü olur, telifle. Okur ise öylece kalakalır, ''ne oldu şimdi'' der gibi. Akademisyen yazarlar ise böyle yazılarla memnun olmaz -ki olması gereken budur- çünkü işleri gereği araştırmayı, şerhi, tefsiri; tabir caizse didiklenmeyi, kalburdan geçirilmeyi beklerler.

Turan Koç''un Toplu Şiirler''inde şairin daha evvel çıkan iki kitabındaki ürünlerle son şiirleri bir araya getirilmiş. Salt toplu şiirleri bahis konumuz olmasına rağmen yine de Turan Koç''un İslâm Estetiği ve Din Dili kitaplarının müellifi olduğunu ve önemli bir çevirmen kimliğinin bulunduğunu da hatırlatmamız gerekir

İLK KİTAP İLK TAVIR

Edebiyat dergisinin, Turan Koç için büyük önem taşıdığı şüphesiz. Bu edebî çevre/ gelenek yazarın mayalanmasına büyük katkı sağlamış olmalı. Bununla birlikte ilk şiirlerinde Edebiyat dergisinin hareket olgusuna, Nuri Pakdil''in ''yeni dil''ine pek de uymadığını gözlemliyoruz. Bu şairin ilk aykırı tavrı belki de. Şairler için ilk kitap önemlidir ve okuyucular için de böyledir. Bu heveskâr ve acemi sözler her daim akılda kalıcıdır. Aslında ilk adımların doğru atıldığı bu coğrafyada, aksiliklerle karışılmazsa, yürüyüş uzun ve anlamlıdır.

Kan Gibi Vakte Düşen''de bir adam karşıma çıktı. Adamdan kastım fazlasıyla eril bir söylem: ''ilk saçlarım giriyor ağustosa/ ilk ayaklarım'' (''Setler''), ''bir adam balkonlara karşı nedir ki/ bir adam dalgın ve yalnızlığın ucunda'' (''Kuşlara Kalmak''). Şair ilk kitap boyunca bir Anadolu erkeği edasıyla sesleniyor. Ben''i çevresinde dönenen bu erkek, gençliğini dile getiriyor. Delikanlılık çağı Koç için fazlasıyla önemli görünüyor. Çünkü kitabın başından sonuna kadar gençlikten bahis var. Şiirlerdeki toyluğa özlem ve kendine/ öznenin övgüsüne söylenen sözler kitabın geneline hâkim. Bu gençlik şiirlerini okurken şairin deneyimlerini şiire koyduğunu, yapmacık bir özlemin ya da uyanışın yaşanmışlık diye söylenmediğini görüyoruz. Hatta tuhaftır, bugün piyasadaki gezici şairlerin beceremediği, çünkü onların yaşadığı samimiyetten uzak zorlama bir kalkışmadır, müthiş dizelere rastlıyoruz. Turan Koç yaşadığı hakikat vesilesiyle böyle güzel söylüyor şüphesiz: ''sonra yaz gelir/ sen ve ben ve onlar ve hepimiz/ ölümlerde (…) sen ben ve hepimiz/ ölüm/ gezilerde'' (''Ferah'').

AKADEMİK ŞİİR

Başta da dediğim gibi, Turan Koç bir akademisyen. Bir alanda uzmanlaşırken bilgisel kazanımlar, birikimler, araştırmalar, derine inmeler, bilginin gücü, şiire de yansıyor ve bu tutum pek de şiirin hayrına olmuyor. Âdeta akademik bir şiir karşımıza çıkıyor. Zira ''Fetret Zamanları'' ve ardından yayımlanan şiirlerde, ilk dönem ürünlerindeki özgünlük ya da bahsettiğimiz sanatsal ''acemilik'' kayboluyor, yeniden gençliğe yapılan çokça övgü var ve bu yinelemeler rahatsız ediyor bir süre sonra. Şiirlerin dış sesinde Sezai Karakoç''un edası görülüyor. ''Kın'' ve ''Fırtına'' şiirlerinde özellikle Hızırla Kırk Saat''e ve Alınyazısı Saati''ne rastlanıyor: ''ey ulu hocalar/ ah ulu hocalar/ sokaklarda korkulacak ne vardı ki (…) Fenikelilerin güneşi/ benim de mi güneşim/ benim de mi ayım/ İbrahim''in ayı'' (''Kın''). ''DOĞUDA/ bir gelincik tarlasına dönüşür umut/ ah nekâhet dönemleri/ ateşli hastalıklardan sonra'' (''Fırtına''). Yapılan çevirilerin de etkisi hissediliyor bu son şiirlerde.

Denebilirse, Toplu Şiirler''in özeti ''Tûl'' şiiridir. Söyleyişi, kelime havuzu ve Koç''un duruşu, duyarlılığı bu şiirde vücut buluyor: ''(…) Oyulan kırmızı bir sestir için/ Kan gibi vakte düşen/ Gözlerindir (…) O kadın/ bir dal gibi kırılır içimizde (…) Bütün temmuzlara girmişsin sesini/ Kanla şiire giren''

Kan gibi vakte düşmek, harika bir benzetme. Günümüz şiiri de benzetmelerle dolup taşmaktadır. Fakat Turan Koç bu benzetmesini bir alt yapıya oturtmaktadır. Her bir kelime çağrışımlara sahiptir. Şimdilerde eline geçen kelimeleri birbirine benzeten ''şiir arsızları'' belki buradan ders alırlar.

Kitabın Esenlenme bölümünde ''Sınav'' adlı şiirde yeni bir şeyler deniyor Koç, lâkin başarılı olduğu söylenemez. Bu bölümde ''Ün'' şiiri dikkati çekiyor sadece: ''elif, lam, mim/ ben okuma bilmem''.

ŞAİRİN KELİMELERİ

Son olarak Turan Koç''un kelimelerine değineceğim. Kitabın genelinde gözümüze çarpan: ayna, at, kadın, su, sıcak, uyku, kan, ergen, sinema kelimeleri üzerinden yorum yapmak bazılarına fal açmak gibi gelse de, Turan Koç''un, ''Şiir dili varoluşumuz ve hayata ilişkin çok önemli ve anlamlı bilgiler verir. Biz şiir yoluyla hem kendimizi hem de dünyayı daha derinden kavrarız. Bu özellikleriyle dil hem kullanımı hem de atıflarıyla din dilini andırır'' sözleri ve şiir dilinin şairleri tanımlamada önemli bir işlev gördüğü göz önüne alınarak baştan beri yazdığımız şeyleri ispatta kaynağımız olacaktır.

Ayna ve at, sanki şairin benci tavrına; kadın ve su eril söylemine; kan ise şairin duruşuna, hareket noktasına işaret ediyor. Uyku, ergen ve sinema gençliğine ithaftır. Bu belirleme, bir rüya tabiri sayılabilir. Şairin bilinçaltı, şiirinde açığa çıkar zaten. Kan bir adamın uykulu gözlerindedir öyleyse. Şiir bu gözlerin gördüğüdür. Her bir şairin sözlüğü vardır. Turan Koç''un şiirleri okunurken de bu sözcüklere dikkat edilirse, şiirin anlam dünyası daha da genişleyebilir.

Kitabın Künyesi:

Kan Gibi Vakte Düşen

Turan Koç

İz Yayıncılık

2014

184 sayfa

10 yıl önce