|

Mekân neyimiz olur birader?

Henri Lefebvre, Mekanın Üretimi''nde ''mekan'' üzerinden bir felsefe kurma denemesine girişiyor. Çok sayıda disipline değen Lefebvre ''Mekânını üretemeyen devrimlerin herhangi bir anlamı olamaz'' diyor. Mekân, şekillendirildiği ölçüde şekillendiren de bir yapıya sahiptir'' ona göre. Ve soruyor: ''Sosyalizmin bir mekânı var mı?'' Hayır diyor. Hem neden''i hem de Mekan''ı anlamanın anahtarı Mekanın Üretimi''nde.

Ömer Yalçınova
00:00 - 29/09/2014 Pazartesi
Güncelleme: 19:06 - 29/09/2014 Pazartesi
Yeni Şafak
Mekân neyimiz olur birader?
Mekân neyimiz olur birader?

Mekânın Üretimi Henri Lefebvre''in başyapıtı olarak sunulmuş. Bunu kitabın yüzüncü sayfasına gelmeden anlayabiliyoruz. Kitap mekân üzerine yapılan bir çalışma olsa bile orada kalmamış. Henri Lefebvre mekânın çok üzerine çıkan bir felsefeyi kurmaya çalışır. Kitap adeta mekân üzerine geliştirilen düşüncelerden çok özne, nesne, ürün, emek, toplum… gibi temel kavramlarla yapılan bir siyaset veya iktisat felsefesine dönüşür.

Çünkü mekân Lefebvre''e göre üzerine nesnelerin bırakıldığı veya inşa edildiği boş bir alan değildir. O, mekândan bazen uzay veya şehirleri, bazen zihni, bazen de bunların hepsini birden kasteder. Bu yüzden oldukça çok kavram oluşturmak zorunda kalmıştır. ''Temsil mekânı'', ''mekân temsili'', ''toplumsal mekân'', ''zihinsel mekân''… Tabii bu kavramlar kafadan uydurulmuş değil. Lefebvre antik çağ filozoflarından postmodernlere kadar felsefeyi kullanmaya çalışır. Onların argüman ve kavramlarından yeni bir paradigma oluşturur. Oluşturur diyoruz ama Lefebvre söz konusu olduğunda üretir de diyebiliriz. Çünkü Lefebvre''nin dönüp dolaşıp geldiği filozoflar Marks ve Engels''tir. O her fırsatta Marksizmin diyalektik yöntemini, çözümleyiciliğini, analizci tarafını kullanır. Bu yüzden hem yöntem hem de içerik açısından Mekânın Üretimi için Marksist bir araştırmadır diyebiliriz.

Sanırım Marksizm bilimsel ve felsefi bir yöntem olarak günümüzde etkinliğini sürdürmekte. Yoksa Marks ve Engels''in fikirleri fazlasıyla eleştirilmiş ve boşluğa çıkartılmıştır. Öyle de kalacağa benzer. Lefebvre de bunun farkında. O, Marksist kavram ve fikirleri, onların nereden geldiğini araştırıp, ele alarak değerlendirmeye çalışır. Marks denilince tabii akla ilk Hegel gelir. Meşhurdur, Marks''ın Hegel felsefesini tersine çevirmesi. Bu yüzden Marks''ı anlamanın en iyi yolu Hegel''in devletçiliğini de çözümlemekten geçer. Ama Mekânın Üretimi için yalnızca bu iki filozoftan yola çıkılmaz. Çünkü mekân sanıldığının ötesinde anlamlar taşımaktadır. En basitinden mekân, üretilen bir şey midir? Bizim mekân denilince aklımıza gelen şehir, köy, kasaba benzeri yerler, kendiliğinden mi ortaya çıkmıştır, yoksa planlı bir çalışmanın sonucu mudur? Lefebvre bunlar gibi yüzlerce soru sorar. Ucu açık, hiçbir zaman net cevaplarının bulunamayacağı ama mutlaka araştırılıp düşünülmesi gereken sorular.

MEKANIN TARİHİ YAZILMADI

Mekân nedir? Mekân bir nesne midir, alan mıdır, özne midir, buluşma noktası mıdır? Neden orası veya burası değil de belirli yerlerde mekân oluşumu görülmüştür? Mekânı yalnızca şimdiyle sınırlayabilir miyiz? Tarihi bu noktada nereye koyacağız? Peki mekânın tarihi var mıdır? Varsa yazılmış mıdır? Mekânın Üretimi''ni kentleşmeye dair veya mimarlık üzerine yazılmış bir kitap olmaktan çıkaran noktalar burada gizli. Lefebvre mekânın tarihi yazılmamıştır der. Fakat öyle bir mekân araştırmasına girişir ki bütün tarih kitaplarını mekân tarihi olarak da okuyabiliriz. Tarih kitaplarındaki mekânlar üzerine yoğunlaşmak gerekir. Fakat bununla yetinmek de aldatıcı olacaktır. Bir de sanat vardır. Örneğin bir tablo da bir mekândır sonuçta. Peki doğa için mekândır diyebiliriz miyiz? Bir eve, kiliseye veya eğlence merkezine? Tabii ki diyebiliriz. Ve diyebildiğimiz için mekânın kompleks bir yapı oluşturduğunu anlarız. Lefebvre''ye göre mekân toplumsal bir yapıdır.

Bu noktada Lefebvre can alıcı bir tespitte bulunur: Mekânını üretemeyen devrimlerin herhangi bir anlamı olamaz. Mekân toplum veya ideolojilerin hem varlık gerekçesi hem de sonucudur. O, şekillendirildiği ölçüde şekillendiren de bir yapıya sahiptir. Lefebvre sorar: Sosyalizmin bir mekânı var mıdır? Sosyalist bir üretim tarzı var mıdır? Lefebvre yoktur diyor. Çünkü mekânı oluşturan temel etken o toplumun üretim tarzıdır. Sosyalist bir üretim tarzı olsaydı eğer, sosyalist bir mekandan, dolayısıyla toplumdan söz edebilecektik. O zaman şu soruyu soralım: Mekân ürün müdür yoksa yapıt mı?

BİLGİ İDEOLOJİNİN YERİNİ ALDI

Mekân için ürün diyebiliriz. Üretim tarzı her ulusta farklı olduğu için her ulusun ayrı özelliklere sahip bir mekânı vardır. Fakat bu açıklama yeterli gelmemektedir. Çünkü mekân algılanan, tasarlanan ve yaşanan bir şeydir. Üçü birlikte mekânın oluşumunu sağlar. Mekânın algılanan bir şey olması tekrar tekrar üretilmesine engel olur. Tekrar tekrar üretilme, zanaata karşılık gelir. Bir üründen sayısızca üretebilme imkanı. Bunun mekân ve toplumsal ilişkiler üzerine etkisi. Modernizmde, fabrikalaşmada örneklerine çokça rastlanır. Kapitalizm fabrikalaşma ve teknoloji neticesinde kendi mekanını üretmiş bir ideolojidir. Günümüzde ideolojiler öldü deniliyor? Lefebvre hayır ölmedi diyor. Çünkü bilgi ideolojinin yerini almıştır. Daha doğrusu ideolojik yönünü gizleyen bir bilgi üretimine geçilmiştir.

Peki sanatı ne yapacağız? Onu mekânın dışına atamayız. Çoğu zaman sanat, mekânın ta kendisi olabilmektedir. Ve sanat, yalnızca emek verilerek oluşturulamaz. Onda sanatçıya özgü bir bakış, yetenek, çılgınlık da vardır. Yeniden üretimle çoğaltılamayacaktır. Sanatta akılla açıklanamayacak bir yön mutlaka kalacaktır. Mekânda da aynı özellikle karşılarız. Mekân için o zaman hem bir ürün hem de yapıt demeliyiz. Lefebvre Mekânın Üretimi''nde daha çok mekânın ürün olma özelliği üzerine düşünür. Sanat, yapıt olma yönüne ise fazla giremez. Aynen ahlaki, dini, mistik yönlerine giremediği gibi. Çünkü sonuçta aklın sınırları dahilde hareket etmek zorundadır. Onun akla fazla dayanması Marksizm''e mahkum olan; sanatın açıklanamaz tarafına dönük duyduğu saygı ise özgür kaldığı yönü oluştur.

Kitapta Lefebvre''nin faydalanmadığı bir disiplin kalmamış. Felsefe, sosyoloji, psikoloji, arkeoloji, edebiyat, biyoloji, epistemoloji, dil bilimi… Lefebvre disiplinler arası rahat ve mantıklı geçişlerle mekân üzerinden bir felsefe kurmaktadır. Bu yüzden Mekânın Üretimi her tür okuyucuya hitap edebilen bir kitap.

Kitabın Künyesi:

Mekânın Üretimi

Henri Lefebvre

Çev. Işık Ergüden

Sel Yayıncılık

Haziran 2014

447 sayfa

9 yıl önce