|

Sanayi çağı ve insanın dönüşümü

Hans Freyer ''Sanayi Çağı'' kitabında sanayileşme ve teknolojileşmenin her evresinde insanın bir şeyden uzaklaştırdığını anlatıyor. Avrupa''da 19.yy''da sanayileşmeyle birlikte köylerden kentlere yönelen nüfus, arazilerini ve mesleklerini terk ederek sanayi çarkında niteliksiz işçiler olarak yerlerini almıştır.

MURAT EROL
00:00 - 9/11/2014 Pazar
Güncelleme: 19:15 - 9/11/2014 Pazar
Yeni Şafak
Sanayi çağı ve insanın dönüşümü
Sanayi çağı ve insanın dönüşümü

Kapitalizm ve bir iklim olarak modernleşmeyi çözmek için sanayi devrimini anlamak ve süreçlerine bakmak gerekiyor. Sanayi devrimi ile hızla artan hammadde ihtiyacını karşılamak için sadece sömürgecilik doğmamış, teknik devrimler de ortaya çıkmaya başlamıştır. Zincirleme bir şekilde günümüze kadar gelen bu sanayi devrimlerinin ad ve form değiştirmesine rağmen, sürekli hammadde ve pazar araması yine form değiştirmesine rağmen sömürgeciliği ve süreklilik arz eden teknolojik devrim talebinin ateşini diri tutmaktadır. Dolayısıyla insanın sınırsız üretimi hedeflemesi, doyum noktasının da sınırsızlaşmasına doğru bir seyri ortaya çıkarmaktadır. Tekniğin değişen anlamı, insanın yaşamında büyük değişimlere neden olmuş, bunun doğal bir sonucu olarak belli bölgelere yığılmalara, büyük nüfus hareketlerine neden olmuştur. Köylerden kentlere yönelen nüfus, arazilerini ve mesleklerini terk ederek sanayi çarkında niteliksiz işçiler olarak yerlerini almıştır. 19. yüzyıl adeta bir teknik icat çağı olduğu kadar, insan nüfusunun da büyük hareketlenme yaşadığı bir dönem olmuştur. Her tekniğin insanın ve toplumun hayatında önemli değişikliklere neden olması, artık bir şekilde geri dönülmez bir dönem olduğu hissini de vermiştir.

SANAYİNİN YEDİ DALGASI

Hans Freyer Sanayi Çağı kitabında bütün bu değişim ve süreçleri anlaşılır ve kronolojik bir şekilde ele almaktadır. Freyer izlenimci perspektif yanında, kimi zaman da eleştirel bir perspektif sergilediği kitabında sanayi çağını dönemlere/evrelere ayırmaktadır. Sanayi sisteminin kurulup yayılması adım adım olmuştur. İlk sanayi dalgası dokuma sanayisi dalgasıdır. İngiltere''de 1765 ile 1780 yılları arasında, dokuma sanayisi teknik alandaki en önemli icatları yapılmıştır. Böylece dokuma fabrikaları bugünkü şekline yani sırf makinaya dayanan bir üretime geçti. İkinci dalga, demir ve çelik dönemidir. Birçok malzemenin yerine geçen bir madde, evrensel bir madde oldu. Ağaç direkler yerine demir direkler, keten halatlar yerine çelik teller, toprak kaplar yerine demir kaplar kullanılmaya başlandı. 1800›lerin başında başladı. Üçüncü dalga, ulaştırma çağı denilebilecek dönem. 1830 yılından itibaren ilk trenler işleme başlamıştır. Böylece, dünya denizleri üzerindeki başlıca deniz yolları da bu sırada açılmıştır. Ulaştırma ile eskiden olmayan yeni bir kavram doğdu: Hız. Dördüncü dalga 19. yy.''ın ortalarına doğru başlayan kimya çağı''dır. Bu dönemde kimya alanında elde edilen ve toplanan bilgiler, yeni kurulan bu yeni sanayi kolunun kurumsal temelini oluşturmuştur. Beşinci dalga, elektrik sanayisidir. Bu sanayi ile diğer sanayi kolları da kökten değişmiştir. Örneğin gelişen şehirlerdeki ulaşım ihtiyacını karşılamak için ulaşım alanında elektrikli araçlar (tramvaylar) kullanılmaya başlandı. Altınca dalga benzin motoru çağı. 1899''da Paris''te ilk otomobil sergisi açılmıştı. Bu süreç ile ulaşım alanında göklerin fetih gibi bir fikri de doğmuştur. Yedinci dalga ise, atom gücü çağıdır. (s. 40 vd.)

19.YY''DA HIZLI DEĞİŞİM

19. yy. yeni şeyler bulmanın ve icat etmenin şehvetinin üst düzeye vardığı bir çağ. Binlerce yıldır belli alanlarda kullanılan yöntemler bir çırpıda değişmiş ve önemsizleşmiştir. Freyer binlerce yıldır kullanılan atlı arabanın 1830''lara kadar değişmeden kaldığını, ama 1830-1870 arasında yeryüzünde ağ şeklinde ilk demiryolu sistemi kurulmasıyla birlikte, dört on yılda önceki dört binyıldan daha fazla değişiklik olduğunu belirtir eserinde. Yine deniz taşıtlarında ise buharlı gemiden önceki en son önemli buluş, yelkenli gemi idi, ki bunun da tarihi binlerce yıllıktır. 1807''de ilk buharlı geminin yapılmasıyla, dört on yıl sonra da vapur yolculukları bütün dünya denizlerini kaplamıştır. (s.27-28)

19. yy. bir kibri ve bundan doğan bir kuşatılmışlığı da getirmiştir. Freyer, bu teknik yüzyılının insanlarının genel psikolojisini anlatırken, hakim olan yaklaşım ve duyguyu da ortaya koyar. İnsanlık teknik bakımdan binlerce yıl boyunca duraklamıştı; ilk kez şimdi bir yarılma oluyor ve her on yıl yeni bir şey getiriyordu, ilerleme sonsuza sürüyor gidiyordu. (s.28) Bu ilerleme düşüncesinin bir felsefe hatta siyasal söylem olması için 20.yy''ı hatta ikinci yarısını beklemek gerekecekti. Bu kibrin, neticesinde ilerleme söyleminin egemen küresel gücün inşasında, sonrasında da devamında bir belirleyici güç olduğunu söylemek gerekiyor. Ortaya çıkan bu durumun bir şekilde aşılmazlığı, bunun artık tabi olunması gereken bir mecburi yol olduğuna dair düşüncenin de ilerleme söylemi ve düşüncenin hem varlığını korumasına hem de güçlenmesine yaradığı söylenebilir.

FAYDA YERİNİ GÜÇ ALIR

Tekniğin mahiyetindeki değişimi Freyer, manevi bir değişim olarak nitelendirir. Bu süreçle hiç bir toplumsal tabaka kendi durumunda kalmamıştır, köylü zümresi de öyle. İlişilmemiş hiç bir köşe bırakılmamıştır, günlük ihtiyaçları içindeki özel ev idaresi bile. (s.29) Sanayi çağı öncesinin tekniği ile sanayi çağının teknik tarzının farkı, yeni tekniğin hayatın bütünü içinde bir görev üstlenmesidir. Önceki yüzyılların teknik aygıtları ile çalışma tarzları, aygıtlar arasında hele büyüklükleri hayatın içinde tek başına kalıyor, bütünü ile hayat son derece basit bir teknikle sürüp gidiyor, el işçiliği küçük sanat biçiminden öteye geçemiyordu. Bir anlamda insanın teknik alanında gösterebildiği en üstün başarı düzeyi, ancak tek tek belli bir iki alanda toplanıyor, ama hiç bir zaman hayatın bütününü kaplamıyordu. Yeni (modern) teknik ise, yaşayışın bütün alanlarına, özellikle günlük ihtiyaçlar alanına, her gün kullandığımız eşyaya, artık iyice kökleşmiş olan çalışma tarzlarına kadar işlemekte, böylelikle de bütün bir yaşama biçimimizi belirlemektedir. (s.36) Buhar makinası ile artık makinaların sadece üstlendiği işlev değil, aynı zamanda teknik eylemin özünü oluşturan ''manevi formül'' de değişmiştir. Böylece tekniğin anlamı da, işlevi de büsbütün değişmiş bulunuyordu. Şimdi teknik denince artık fayda değil güç anlaşılmaktadır. (s.38)

Sanayileşme ve teknolojileşmenin her evresinde insan bir şeyden uzaklaşmıştır. Zira üretim biçimi yanında, meslekler değişmeye başlamış, yeni meslekler doğmuş, insanlar yeni mekanları tecrübe etmeye başlamıştır. Bu hareketlilik bugünden baktığımızda savaşların, açlıkların ve diğer trajedilerin ortaya çıkmasının da temel saikidir. Yine bu hareketlilik insanın ve toplumun giderek modernleşmesini de getirmiştir. Freyer''in konuşmalarından oluşan Sanayi Çağı kitabının hızlı, anlaşılır ve kısa bir özet olduğu, özellikle eleştirelliğine dikkat çekerek, belirtmek gerekiyor.

Kitabın künyesi:

Hans Freyer

Sanayi Çağı

Çev: Bedia Akarsu-Hüseyin Batuhan

Haz: M. Rami Ayas

Doğu Batı Yayınları

Eylül 2014

90 sayfa

9 yıl önce