|

Şifacı’nın gizemli dünyasına doğru

Gianpiero Vincenzo’nun kaleme aldığı Şifacı: Sicilya Tatulası, oğlunu kaybettikten sonra hayatı tamamen değişen bir hekimin hikayesini anlatıyor. Yazar kitabında, ölümün kaçınılmaz olduğunu fark eden Şifacı’nın büyük bir felakete karşı arkadaşlarıyla verdiği mücaleyi ve gizemli dünyasına dikkat çekiyor.

Yeni Şafak
00:48 - 18/12/2014 Perşembe
Güncelleme: 22:50 - 17/12/2014 Çarşamba
Yeni Şafak
MAZLUM TURNAGÜL

Bazı kitaplar vardır, ilk okuyuşta kendini ele vermez, zorlar sizi. Olabildiğince gizliliğini korumaya, içindeki sırları vermemeye çalışır. Bazı kitaplar da vardır ilk sayfalardan itibaren bir çırpıda kendini ele vermekten çekinmez. Gianpiero Vincenzo’nun Şifacı (Sicilia Tatulası)ı isimli kitabını okumaya başladığınızda bu hisse kapılmaktan kendinizi alamıyorsunuz: Roman mı, hatırat mı, günlük mü? Şifacı, bir doktorun tuttuğu günlük veya hatırat kırıntıları da diyebiliriz. Romanın kahramanı Sami Kalatabyan, iç sesine kulak vererek roman boyunca gizliden gizliye konuşuyor. 


Türkçede “evlat acısı” diye iç yakıcı ve karartıcı bir ifade vardır. Hatta  kaybettiğimiz bir şeyin acısını şiddetle duyduğumuz zamanlarda “evlat acısı gibi içine çökmek” deyimini kullanırız. İşte Şifacı’da da  evladı İbrahim’i sonsuzluk âlemine yollayan doktor bir babanın gelgitleri geriye dönük olarak anlatılıyor. Roman kahramanı Sami Kalatabyan’ın çevresinden, Arap Emiri’den, Sicilya’dan sık sık bahsediliyor; ancak oğlu İbrahim’in vefatı, onun iç dünyasında bıraktığı büyük ıstırap romanın başında insanı ürpertiyor.


ÖLÜME KARŞI KÖRLEŞMEK

Doktorlar ile askerlerin “ölüm” karşısında tavrının aynı seviyede olduğunu söyleyen Sami Kalatabyan, iki meslek grubunun bir zaman sonra ölüme karşı körleştiklerini söylüyor. Doktorun şu cümleleri, şairin “Baba ölür oğlu kalır adettir/ Oğul ölür baba kalır çekilmez derttir” mısraına haklı çıkarıyor:


“Böyle konuşmamalıyım, biliyorum. Yüce Allah’ın hükmüne razı olmak gerektiği söylenir! Fakat kaybedecek neyim kalmıştı ki? Can evimden vurulmuştum. Ölüm bile beni korkutmuyordu artık. Hayatım öyle bir hal almıştı ki, cehennem bile tatil mekanı gibi geliyordu bana.” 


Yazar Gianpiero Vincenzo, roman kahramanı Sami Kalatabyan’ın büyük ıstırabını anlattıktan sonra geçmişe götürüyor okuyucuyu. Ramettalı Bizanslılara karşı verilen savaş yüzünden aylarca Palermo’dan uzak kalan Sami Kalatabyan, bir sonbahar sabahı iki harem ağasının kapısına dikilmesiyle yeni bir boyut kazanır.  Emir el-Hasan’ın rahatsızlığı sebebiyle sarayına zorla götürülen doktor, Emir’i iyileştirir iyileştirmesine ama bir zaman sonra Emir ölünce yine değişir. Bütün vebali doktora yüklerler. Monte Pellegrino’ya doğru hareket eden balıkçı teknesine kendini zor atan doktor, Sicilya’da gelişen olaylar, saraydaki iç çekişmeler, zehirlenmeleri anlatmaya başlar. 


Latin tarihini, Sicilya’nın tılsımını bir roman ancak bu kadar güzel anlatabilirdi. Gianpiero Vincenzo’nun Şifacısı büyülü bir atmosfer içinde okunuyor. Bir bakıyorsunuz bir entrika, kaçış, göz yaşı, bir bakıyorsunuz yeni bir ümit, yeni bir heyecan sarıyor. Gianpiero Vincenzo’nun Şifacı’sı, eksantrik roman okumaya hasret kalanlara iyi bir örnektir. Okudukça sarsılacak, merakınız artacak, düşündüğünüzün aksi istikamete doğru romanın evrildiğini gördükçe şaşıracaksınız. 

#şifacı
#sicilya
#ahmat abd al
9 yıl önce