|

Şiir geleneğinin doruğundaki şair

Enis Batur, Oktay Rifat’ın doğumunun 100. Yılı dolayısıyla hazırladığı kitapta, şairi yalnızca Türkçe şiir geleneğinin doruğuna koymakla yetinmeyip, “eskil dünyadan bugüne uzanan merdiveni daha klasik bir dille kuşattığını” söylüyor.

Yeni Şafak
20:39 - 1/03/2015 Pazar
Güncelleme: 18:42 - 1/03/2015 Pazar
Yeni Şafak
MÜNEVVER SOYLU

Kitap seçerken daha çok günlük, biyografi, deneme gibi bilgi edinebileceğim bir şeyler arıyorum. Bir yazar üzerine yazılmış kitaplara da böyle yaklaşırım. Başkalarının deneyimlerinde beni yakalayan taraf, bu ürünlerin dağınık bilgileri bir arada sunan yapısı. Elimdeki “Oktay Rifat’a Doğru” başlıklı kitap görsel malzemesiyle, Enis Batur’un yorumlarıyla, bir kuşağı etkileyen, besleyen usta şairin farklı ses olmadaki yolculuğunu içeriyor. Batur, kitabı Türk şiirinin büyük ustasının doğumunun 100. yılı vesilesiyle hazırlamış. Derinlerde yüzmekten korksak da günümüzde şiirle yoğrulan böylesi bir metinle karşılaşmak insanın içini aydınlatıyor. 


SIKIŞAN YAZIYI AKIŞKANLAŞTIRDI

“Türkçe Şiirin Doruğunda” konumladığı Oktay Rifat’ın kent kökenli olduğu halde kenti seçen garipçilerden farklı olarak gözünü halktan ayırmadığını, toplumla olan bağını hiçbir zaman koparmadığını ve “şairin modernliğini, onun tek bir odağının belirlediğini” söylüyor Enis Batur. Necatigil’den, Ece Ayhan’a, C. Süreya’dan İlhan Berk’e pek çok şairin tuttuğu yoldan söz ederken, “sıfatlara pekiştirilmesi güç bir kıvam” ya da “tıkızlaşan imge düzenini ve sıkışan yazıyı hepten akışkanlaştırdı,” gibi cümlelerle şiirin tınısını duyumsatıyor. Yeni Şiirler’den Perçemli Sokak’a kronolojik bir sırayla ve göz kamaştırıcı alıntılarla Oktay Rifat şiirinin kimi temel kavramlarını, tiplemelerini, farklı imge düzenleriyle gerçeküstücülüğe yakınlaşmasını, bu akımın Türk ve dünya yazınından örnekleri eşliğinde gösteriyor. Şairin “Rilke’nin, Hölderlin’in, Char’ın hizasında yer aldığının” altını çizerken, yasamöyküsünü, yapıtlarını ve şiirsel gelişimini genel bir değerlendirmeyle ele alıyor.


BULUTLAR ŞAİR İÇİN KELİME

Oktay Rifat’ın öneminin yeterince kavranmadığı düşüncesine ise katılmamak mümkün değil. Ama böylesi bir kitap düz okur için bile şans; alıntı yaptığı dizeleri didiklemesi sonsuz bir ufuk açıyor okuyana. Kitap boyunca şiirle tanışıyor, başka dünyalarla karşılaşıyoruz; “gürültülü gök”, “dala dönüşür güvercin, dal buluta bulut taşa,” gibi alıntılar, “Sen alın yazısı ufacık bulutum,” diye başlayan şiir sayabileceğim örnekler. “Bulutlar şair için kelimeler” Batur’a göre. “Atmosfer koşulları ve hareketleri zaman felsefesine geçişte bir köprü niteliği taşıyor.” Yazar, onun buluta yaklaşımlarını gösterirken, Oktay Rifat şiirini doğaya farklı düzlemlerden yaklaşma ekseninde değerlendiriyor. Nitekim Enis Batur’un da değindiği gibi, bir şiiri ezbere bilsek de ancak üzerinde yapılan bir çözümlemeyle karşılaştığımızda o şiirin pek çok özelliğini göremediğimizi fark ederiz.


Elleri Var Özgürlüğün 1963’de yayımlanır. Yazar onu yalnızca Türkçe şiir geleneğinin doruğuna koymakla yetinmeyip, “eskil dünyadan bugüne uzanan merdiveni daha klasik bir dille kuşattığını” söylemektedir. Bu durumu şairin “Rilke’nin, Hölderlin’in, Char’ın hizasında” yer alması olarak nitelendirmektedir. Onun doğaya, evrene farklı bir açıdan baktığını değerlendirirken, şiirinin merkezine koyduğu zaman olgusuyla, “çınarların yapraklarında uçuşan dün bugün yarın”la, “denizin suda ışıması”yla yeni ilişkiler kurmamızı sağlamaktadır. Batur bu özenli çalışmasına güçlü bir lirizmi de eklemiştir.


GARİPLER BİR ARADA

Şairin yaşamöyküsünden kesitlerde dikkatimi çeken, yalnızca Türkçede yazılan şiirle değil, daha geniş anlamda dünya edebiyatıyla ilişki kurması oldu. Gençlik yıllarından başlayarak Ankara’da Taş Mektep’teki arkadaşları Orhan Veli ve Melih Cevdet’le şiir düşünüp, şiiri hep yakından izlemeyi sürdürdüğünü görüyoruz. Okul bünyesinde bir dergi çıkaran şiir yazan ve söylenmemiş olanı söyleme çabasındaki toy delikanlılar bir fotoğrafta yan yanalar. Öğretmenleri arasında A. H. Tanpınar ve başka gıpta edilecek düzeyde isimler var.  Cahit Sıtkı ve Ziya Osman Saba’yla sınıf arkadaşı oldukları Galatasaray Lisesi’nde de bu durum farklı değildir. Cahit Sıtkı Tarancı mektubunda “Paris’te birçok kitaplar bıraktım. Elbise ve çamaşırlardan ziyade onlara yanıyorum. Görseydin ne güzel kitaplarım vardı. Ve tabii yüzde sekseni şiire dair,” demiş. Rimbaud’un bir şiirini ezberden okurmuş Orhan Veli.

Rifat’ın kitaplarına girmemiş yazılarından birinin başlığı “Cahit Sıtkı İçin.” Ölümünden sonra yazmış. “Cahit’le arkadaşlığım asıl Paris’te başlar. (…) Otelinden kaldırıma sekerek çıktığını, Cumhuriyet Gazetesi’ne yazı yetiştirmek için La Source gittiğini görürdüm. Buraya Verlaine’le Rimmaud da giderlermiş. Hatta iki Fransız şairinin bu kahvede çekilmiş bir de resimleri vardır. Cahit, La Source’i biraz da bu yüzden severdi. Onun bana, bu kahvenin taraçasında en güzel şiirlerini okuduğunu şimdi görür gibi oluyorum.”

Sözünü ettiğim yakın arkadaşların, yaşadıkları ortam, edindikleri uğraşlar ve yaşadıkları duygu dünyalarını biçimlendirecektir. Babası öldüğünde Oktay Rifat çok gençtir. Annesini, en yakın dostu Orhan Veli’yi çok geçmeden ilk eşi Türkan Hanım’ı kaybetmesi üzerinde ağır etkiler bırakacaktır.


Sel Yayıncılık’tan çıkan “Oktay Rifat’a Doğru”nun “Kitaplaşmamış Metinler” bölümünde yer alan metin ve şiirler, neredeyse yetmiş beş yıl sonra yeniden okurla buluşuyor. Üçlünün Sesimiz dergisindeki (1930 Ankara), gençlik ürünleri birer mücevher değerinde. 

Bunlardan biri Hasret, bağdaştırmaları, alışılmadık görüntüleri bir araya getiriyor:

“Acaip bir çiçekti patiska geceliğin;

Ruhun öyle bembeyaz hülyaları severdi.

Kestane dallarının gölgesinde geçerdi

Günlerin, hayal olan benden uzak günlerin.”

Şiirle aranız nasıl olursa olsun, “Oktay Rifat’a Doğru” Türk şiirinin en üretken seslerinden biriyle yeniden buluşmak için iyi bir fırsat. İlgili okur ise iyi şiirin gizlerini hatırlayıp, yararlanabileceği azımsanmayacak bilgi ve tespit bulacaktır bu kitapta.

Kitabın künyesi:

Oktay Rıfat’a doğru

Enis Batur

Sel Yayıncılık

Kasım 2014

128 Sayfa
#oktay rıfat
#enis batur
#şiir
9 yıl önce