|

Üçüncü Dünya Savaşı veya Wikileaks Bilgi Savaşları

Cemil Ertem ve Özgür Uçkan, Wikileaks'ın çalışma sisteminden eylemlerine, Wikileaks'a yöneltilen eleştirilerden bu sistemin yöneticilerine kadar birçok alanda detaylı ve doyurucu bilgiler veriyor. İkilinin tespit ve öngörüleri de dikkate değer

Ekrem Altıntepe
00:00 - 13/04/2011 Çarşamba
Güncelleme: 23:13 - 12/04/2011 Salı
Yeni Şafak
Üçüncü Dünya Savaşı veya Wikileaks Bilgi Savaşları
Üçüncü Dünya Savaşı veya Wikileaks Bilgi Savaşları

Dünya üzerinde meydana gelen kavgaların ilki muhtemelen iki kişi arasında gerçekleşmişti ve silah olarak da büyük ihtimalle taş kullanılmıştı. Nitekim dini kaynAaklara göre ilk kavga Habil ile Kabil arasında meydana gelmiş ve Kabil, Habil'i başına vurduğu bir taş ile öldürmüştü.

Zaman ilerledikçe savaşan tarafların sayısında, kullanılan silahların niteliğinde ve savaş sebeplerinde değişmeler meydana geldi. Savaşlar artık şehir devletleri arasında ok ve kılıç kullanılarak gerçekleşirken insanlar birbirinin maddi zenginliklerine sahip olabilmek için karşı karşıya geliyordu. Sonraki yüzyıllarda savaş stratejileri büyük bir hızla ilerledi. Son yüzyılda ise akıl almaz boyutlara ulaştı.

Su savaşı mı? Yoksa...

Birinci Dünya Savaşı'nda artık iki devlet veya iki topluluk değil koca bir dünya savaşıyordu ve silahlar arsında ise uçaklar ve gemiler yerini çoktan almıştı. İkinci Dünya Savaşı'nda ise o zamana kadar kullanılan en korkunç silah kullanıldı: Atom bombası…

Stratejistler, Üçüncü Dünya Savaşı üzerine bolca senaryolar ürettiler. Kimisi Medeniyetler Savaşı'ndan bahsederken, kimileri Üçüncü Dünya Savaşı'nın su yüzünden çıkacağından dem vurdu. Bu savaşta kullanılan silahların korkunçluğu ise şu sözle dile getirildi: “Üçüncü Dünya Savaşı'nın hangi silahlarla yapılacağını bilemeyiz ama dördüncüsü oklarla yapılacaktır.”

Oysa Üçüncü Dünya Savaşı hiç kimsenin tahmin etmediği bir alanda çıktı: Siber dünya. Tarafları da baskıcı hükümetler ve sivil toplum. Tüm dünyayı bir anda içine çeken savaşın mühimmatı ise bilgi. Mühimmatı kullanan silah ise Wikileaks…

Bir yönetme biçimi

Bilgiye sahip olma ve onu kullanma 21. Yüzyıl hükümetlerinin toplumu yönlendirmede kullandıkları bir yöntem. Bilgi, baskıcı hükümetlerin tekelinde olduğu müddetçe sorun yok ama bu bilgi bir şekilde toplumla paylaşılınca baskıcı hükümetler için hiç de istenmeyen sonuçlar ortaya çıkıyor. Baskıcı hükümetlerin elinde bulunan bilgi veya bilgiler bir şekilde sızdırılarak topluma açıklandığında artık otoritenin tasını toprağını toplayıp gitmesinin vakti gelmiş oluyor.

Peki, sızdırılan bilgi topluma veya geniş halk kitlelerine ya da sivil topluma nasıl ulaştırılacak? Günümüzde bu sorunun cevabı belli: Wikileaks…

Nedir bu Wikileaks? Nasıl çalışır, nasıl örgütlenir, düşmanlarının saldırısından nasıl kurtulur? Tüm bu ve benzeri birçok sorunun cevabı Cemil Ertem ve Özgür Uçkan imzalı olarak Etkileşim Yayınları'ndan çıkan Wikileaks-Yeni Dünya Düzenine Hoşgeldiniz isimli kitapta cevaplarını buluyor.

Wikileaks'ı çok detaylı bir araştırmayla mercek altına alan Cemil Ertem ve Özgür Uçkan, adeta Wikileaks'ın röntgenini çekmiş. Kitapta Wikileaks'ın çalışma sisteminden eylemlerine, Wikileaks'a yöneltilen eleştirilerden bu sistemin yöneticilerine kadar birçok alanda detaylı ve doyurucu bilgiler veren ikili, yaşanan gelişmelerle ilgili olarak da çok ilginç tespitlerde bulunuyor.

Ertem ve Uçkan'a göre dünya üzerinde oynanan güç savaşlarında artık sadece devletler ve çok uluslu şirketler yer almıyor. Yeni ve davetsiz oyuncular oyuna girdi. Artık oyunda kurumsal ve endüstriyel medya düzenini bozan, bilginin dolaşımı önündeki engelleri yıkan, onların yanından dolaşarak iktidar odaklarının kirli sırlarını ifşa eden Wikileaks'in temsil ettiği yeni bilgi oyuncuları da var. Daha da önemlisi, halk yeniden oyunda…

Her iktidarın uyruklarının bilgiye erişimini ve aralarındaki iletişimi denetlemeyi ve böylece kendisine dikensiz bir gül bahçesi kurmayı hayal ettiğini ifade eden yazarlara göre internet; küresel, gayrimerkezi, açık, sınırsız, etkileşimli, kullanıcı-denetimli ve altyapıdan bağımsızdır. Bilgi iktidardan kaçma eğilimindedir. Artık internette bilgiyi tutmanın yolu yok! Wikileaks bize bunu gayet açık bir biçimde gösterdi.

Bilgiyi sızdırdığınızda karşınızdakinin gücünü reddedersiniz. Wikileaks bu bakımdan saf bir biçimde gücün ve iktidarın reddedilmesi olarak anlaşılabilir. Çünkü bilgiyi elde tutma ve onu kontrol etme amacıyla geliştirilmiş bütün bu gizlilik sistemi, aslında gücü elde tutmakla ilgilidir. İstihbarat sistemleri bu güdü üzerine kuruludur. Gizliliği kırdığınızda gücü kontrol etmeye başlarsınız, bilgiyi herkesin erişimine açtığınızda ise gücü reddedersiniz ve iktidarları etkisiz kılarsınız. Wikileaks'ın tam olarak yaptığı da işte bu.

Apaçi taktiği

Wikileaks, baskıcı hükümetlerle yürüttüğü savaşta kendine özgü stratejiler geliştiriyor. Yazarların Apaçi taktiği olarak isimlendirdiği bu taktiğin bir tarafında örümcek ve denizyıldızı metaforları bulunuyor. Merkezi olmayan ağ sistemi, P2P ağları, açık sistem bu taktiğin diğer argümanları.

Wikileaks'in adeta bir cerrah titizliği ile incelendiği kitabın ilk bölümü, Wikileaks'in organizasyonu, manifestosu ve eylemlerini; ikinci bölümü, Watergate skandalından Cablegate depremine 'sızıntı gazeteciliğinin' gelişimini; üçüncü bölümü Wikileaks'e getirilen eleştiriler, tepkiler, saldırılar ve hakkında üretilen komplo teorilerini ele alıyor. Dördüncü bölümde ise, Wikileaks'in işaret ettiği Yeni Dünya Düzeni'ni ekonomi, finans, ulus devletler, uluslararası ilişkiler ve önemi giderek artan Orta Doğu ve Türkiye üzerinden inceliyor.

13 yıl önce