|

Yahya Kemal’in hayatı ve edebi metinlerinin izinde din algısı

Türk şiirinin önemli şairlerinden Yahya Kemal’in din algısı üzerine çalışan Habil Şentürk’ün ‘’Yahya Kemal ve Din” adlı kitabı İz Yayınları tarafından basıldı. Şentürk, Yahya Kemal’in yaşamı ve eserlerinden yola çıkarak dini medeniyet ve millet kavramları üzerinden ele alıyor.

Yeni Şafak
19:52 - 1/03/2015 Pazar
Güncelleme: 17:55 - 1/03/2015 Pazar
Yeni Şafak
AHMET EDİP BAŞARAN

Artık klasikleşmiş o meşhur Sezai Karakoç dizesiyle başlayalım isterseniz. ‘Bozgunda bir fetih düşü’dür Yahya Kemal. Üsküp doğduğu yer olmaktan çıkmış bir kimlik ve mensubiyet arayışının şahdamarına dönüşmüş. 19 yaşında Osmanlılık ve Müslümanlığı terk eden bir ruhla Paris’e gitmiş. Bunu Süheyl Ünver’in hatıralarında bizzat kendisi söyler. Ama sonrası vardır işte. Avrupa’ya gidenleri azılı bir mukaddesat ve tarih düşmanına dönüştüren ‘aksülamel’ onu bir Türklük ve Müslümanlık mütehassısı olarak İstanbul’a geri yollar. Paris’ten döndüğünde yaşı 28’dir. 


Tarih, Yahya Kemal için bir kimlik levhasıdır. Onun fikrî dönüşümünde Paris’teyken hayatiyetini kavradığı tarih ve millet şuurunun çok önemli bir yeri vardır. Tarih şuuru kazanmasında Paris’ten hocası Albert Sorel’in çok büyük bir etkisinin olduğu söylenir. Onu bir bozgun coğrafyasında fetih ve Müslümanlık hissiyatıyla dolu şiirler yazdıran ilham tam da bu derin tarih algısından beslenir. Peki dindar bir insan mıydı Yahya Kemal? Ezan-ı muhammedîlerin, Süleymaniye’de bir bayram sabahının terennüm edildiği dizelerin şairi için abesle iştigal bir soru bu belki de. Ne ki, edebiyat tarihi açısından sıklıkla üzerinde durulmuş konu başlıklarından biridir: Yahya Kemal ve Din. Habil Şentürk’ün İz yayınlarından çıkan kitabı tam da bu konunun izinden giden, okura Yahya Kemal ve Yahya Kemal’in eserlerindeki dinî etkileri örnek metinlerle açıklayan iyi bir çalışma. 


PSİKOSOSYAL BİR YAKLAŞIM

Yahya Kemal’in dine olan yaklaşımının en özgün yorumu Beşir Ayvazoğlu’na aittir. Eve Dönen Adam isimli monografisinde Ayvazoğlu şunları söyler: “Yahya Kemal ise bir estetti. İslam’ı Kur’an’da ve hadis kitaplarında değil, meselâ Itrî’nin tekbirinde, Sinan’ın Süleymaniye’sinde yahut bir Yesâri hattında görüyordu.” Habil Şentürk’ün çalışması kendisinin de belirttiği gibi işte bu Yahya Kemal’in dünyasına “psikososyal bir yaklaşım” denemesi olarak da okunabilir.

Şentürk, çalışmasının sunuş bölümünde Yahya Kemal gibi dinî ve millî konulara kafa yormuş müstesna bir şahsiyetin dinî hayatını bir din psikologu gözüyle incelemek gerektiği düşüncesinden yola çıktığını söylüyor. Sunuş bölümünde çalışmasının temel yöntemleri hakkında bilgiler veren Şentürk, eserin hangi temel noktalar üzerinde durduğunu da belirtmiş. Buna göre dinî hayatın boyutlarını inanç, bilgi, duygu, ibadet ve etki olmak üzere beş başlık altında toplayan Şentürk, Yahya Kemal’in eserlerini de bu beş yaklaşım çerçevesinde irdelemeye çalışmış.

Şentürk, çalışması boyunca Yahya Kemal üzerine yapılmış değerlendirmelerden bol bol istifade etmiş. Bu da meseleye farklı açılardan yaklaşmak isteyen okur için iyi bir imkân. Ne var ki belki de akademik bir çalışmanın içerdiği zorunluluktan da olsa, kitap boyunca çok sık yapılan alıntılar okur için iyi olduğunu söylediğimiz imkânı yer yer bir yorgunluğa dönüştürmüyor değil. Yeri gelmişken şunu da belirtmem şart. Kitap boyunca Sezai Karakoç’un Yahya Kemal hakkında yaptığı o ufuk açıcı değerlendirmelere hiç yer verilmemiş. Karakoç’un o sahih ve net Yahya Kemal çözümlemelerinin bu çalışmada yer almayışını bir eksiklik hem de önemli bir eksiklik olarak gördüğümü belirtmek isterim. Karakoç, Yahya Kemal için “Milletle dinin, İstanbul’la tarihimizin nasıl iç içe birbirine kopmaz bağlarla bağlı olduğunu gösterdi O.” der. Edebiyat Yazıları III kitabındaki Yahya Kemal’i Anma başlıklı yazı, Karakoç’un çizdiği Yahya Kemal portresini anlamak için önemli bir imkândır. Karakoç aynı yazısında, “onu dinsizmiş gibi göstermek, bir kasıt yoksa, insanların kendi inançsızlıklarını onda da görme isteğinden başka nasıl yorumlanabilir?” diye sorar.


MİLLET VE DİN HARCINDA BİR ŞAİR

Habil Şentürk, çalışmasını üç bölüme ayırmış. Yahya Kemal’in Hayatı ve Şahsiyeti başlığındaki ilk bölüm, bir anlamda şairin dinî his ve algısının oluştuğu çocukluk döneminin izini sürüyor. Dinî tahassüsün, milli ve manevî duyguların ilk oluşum dönemi olan çocukluk, hiç şüphesiz Yahya Kemal için de başlı başına tükenmez bir kaynaktır. Şentürk bu kaynağı şu cümleyle açıklıyor: “Üsküp’ün, tarihi camileri, minareleri ve güzel ezan sesleri arasında çocukluğunu yaşayan Yahya Kemal’in ‘Müslümanlığın çocukluk rüyası’ dediği, bu dinî ve kültürel atmosferi, onu hayli etkilemiş, hayatında unutulmayan tatlı hatıralar, önemli izler bırakmıştır.” 


Bu izlerin en sahicisi şairin annesine dair hatıralarıdır. Yahya Kemal, “İlk sofuluk zevkini annemden almıştım. Ramazan akşamları ölülerimizin ruhuna Yasin okumayı ondan öğrenmiştim” der. Beş vakit namazında, çok hisli ve haysiyet sahibi bir kadın olan annesi, Yahya Kemal’in hem millî hem manevî dünyasında çok derin izler bırakmıştır. On üç yaşında annesini kaybeden Yahya Kemal, hayatı boyunca bu derin teessürün izlerini taşıyacaktır. 

On sekiz yaşında Üsküp’ten İstanbul’a gelen Yahya Kemal, hemen arkasından bir yolunu bulup Paris’e gider. Paris yılları kimlik arayışıyla geçen çalkantılı yıllardır. Habil Şentürk, Yahya Kemal’in Osmanlı’ya ve dine düşman olarak gittiği Paris’ten vatana, İstanbul’a daha olumlu, daha sıcak duygu ve düşüncelerle döndüğünü söyler. Kuşkusuz bunda yazımın başında andığım şahsî tecrübelerin de büyük etkisi vardır. 

Habil Şentürk çalışmasının ikinci bölümünü Yahya Kemal’in din anlayışına ayırmış. Bu bölümde şairin dinî hayatının inanç ve bilgi boyutu üzerinde duran Şentürk, onun özellikle millet mefhumuna olan katıksız imanından söz eder. Dinden millete değil de milletten dine giden bir şairdir Yahya Kemal. Şentürk, bu yargısını da şu cümleyle özetliyor: “Bu mensubiyete verilen değer, adeta onu, bu milletin inançlarını kabullenmeye zorlayacak kadar güçlüdür.” Psikososyal bir yaklaşımdan din ve milletin asla birbirinden bağımsız değerler olduğunu söyleyemeyiz elbette. Burda bu iki kavramdan birinin daha baskın olması durumu var ki, Yahya Kemal bahsinde bunu söylemek gerek. Ki, Şentürk de Türk Müslümanlığı; Dinin, tarih ve vatanla ilişkisi; Dinin, sanat ve medeniyetle ilişkisi gibi ara başlıklarda da bu meseleyi etraflıca ele almış.


Çalışmanın son bölümü Yahya Kemal’in dinî duygu ve düşüncelerinin eserlerindeki yansımalarına ayrılmış. Şentürk, bu bölümde ise dinî hayatın duygu, etki ve ibadet boyutu özelinde Yahya Kemal’in eserlerine eğilmiş. Şiir ve nesirlerinden alınan örnekler üzerinde bu boyutların belli başlı izleri yorumlanmış. Şentürk bu önemli çalışmasını şu önemli cümleyle özetlemiş: “O’na göre, milleti millet yapan dindir, Türk milletinin dini de İslam’dır.”


Kitabın künyesi:

Yahya Kemal ve Din

Prof.Dr.Habil Şentürk

İz yayıncılık

2014

112 sayfa
#yahya kemal
#din
#habil şentürk
9 yıl önce
default-profile-img