|

Yarım kalmış hayatlara dair…

Gitme Saati, yarım kalmışlıklar, tamamlanmamış hayatları hikâye ediyor. Meral Afacan Bayrak, ikinci öykü kitabında yeni şeyler denemeyi sürdürüyor.

Yeni Şafak
23:52 - 17/12/2014 среда
Güncelleme: 23:56 - 17/12/2014 среда
Yeni Şafak
HİLAL ARSLAN

Meral Afacan Bayrak ikinci kitabı Gitme Saati ile okurlarını selamladı. Hikâyelerinde olaydan çok durumlara ve insanlık hallerine odaklanan Bayrak, bunun sebebini “Bazen bir olay olmasını beklemezsiniz. Cereyan eden atmosferin seyrini betimlemek ister insan. Üstad Hasan Aycın’ ın bir sözü var, ‘Burası dünya, burada işler hep yarım kalır.’ Ne kadar doğru bir sözdür. Bazen istediğiniz kadar uğraşın, didinin, çaba gösterin, sonuç alamayabilirsiniz. O sonuç size nasip edilmez. Yarım kalanın yerine alakasız bir kapı açılıverir, yol yön değiştirir. Bazen öykülerimin böyle halleri vurguladığını görürüm. Özel bir tercih değilken, bunun kendiliğinden olduğunu fark ederim” şeklinde açıklıyor. 


GİDENLERİN ARDINDAN

Gitme Saati’nde okurun daha çok ayrılık ve boşanma hikâyeleriyle karşılaşmasının sebebi de yakın çevremizde bile artık sıkça karşılaşmaya başladığımız parçalanmış aileler. Merak Afacan’a göre kişilerin iletişimsizliğinden doğan anlaşmazlıklar, fındık kabuğunu doldurmayacak sorunlardan dolayı birbirinden uzaklaşmalar var. “Sadece eşler değil, anne-çocuk, baba-çocuk, komşu-akraba, iki dost bir bakmışsınız yabancı birer kişiye dönüşüvermişler birbirleri için” diyen Bayrak, “Ufak detayları göz ardı ettiğimizi düşünüyorum. Küçük dikkatler, duyarlılıklar, empati kurma sanatını geliştirme bizim hayatımızı kolaylaştırır, zorlaştırmaz. İnsan mühimdir. Ayettir çünkü. Okunması, anlaşılması zaman alır. Herhangi bir işe gösterdiğimiz özeni ilişkilerimizde de göstermeliyiz ki, hayatımız güzelleşsin.Anlam kazansın. İlişkilerimiz de emek yoğun olmalı bence” şeklinde konuşuyor. 


Hep bir hüzün ve yarım kalmışlık duygusu var satır aralarında. Kalbî olana daha çok kapı araladığı için mi hüzünden yol alıyor hikâyeleriniz diye soruyoruz. “Kalbimiz mühim. Onun sesini umursamadan hareket ettiğimizde çıkmaza gireriz. Hüzünlü olmamak elde mi? Sınırlarımızdaki dramlar, dünyadaki haksızlıklar, savaşlar olurken biz nasıl gülebiliriz? Tebessümümüz donar bazen. Boğazımıza lokmalar dizilir. İçimize sinmez ne yapsak. İnsanı kalbinden yakalamak öykü yazmakla eşdeğer” diye cevap veriyor.


Öykücülerimizin din ve dindarlıkla ilgili çekinceleri var sanki… Meral Afacan Bayrak’ın  öykülerinizde ise din olgusu özgürce yer buluyor kendine. Ama göze sokmadan, bütün doğallığı ve samimiyetiyle… Neye şahitlik ediyorsak, onu dillendirmeye çalışmalıyız diye düşünüyor yazar. İkinci öykü kitabının ilk kitaptan farklı bir dokusu olduğunu düşünen yazar son kararı okurların vereceğini söylerken “Belki biraz daha kurgulu, olaylı ama okuru sıkmadan anlatmayı seçtim ne anlattıysam” diye de ekliyor.


Öykünün geleceğinin parlak olduğunu düşünen ve gayet güzel, nitelikli öyküler okuduğuna dikkat çeken Meral Afacan Bayrak’a göre edebiyat için taze kan niyetine yeni dergiler, yeni soluklar da olmalı.


Kitabın künyesi:

Gitme Saati

Meral Afacan Bayrak

Hel Yayınları

2014

112 Sayfa
#gitme
#saat
#meral afacan
9 лет назад