|

''Babanzâde Ahmet Naim fazilet âbidesiydi''

ESKADER''in vefatının 80. Yıldönümü münasebetiyle hakkında bir anma programı düzenlediği Babanzâde Ahmet Naim Efendi''yi kültür tarihçisi Dursun Gürlek anlattı.

yenisafak.com.tr / kültür sanat
00:00 - 29/08/2014 Cuma
Güncelleme: 15:48 - 29/08/2014 Cuma
Yeni Şafak
''Babanzâde Ahmet Naim fazilet âbidesiydi''
''Babanzâde Ahmet Naim fazilet âbidesiydi''

İlim ve fikir dünyamızın unutulmayan şahsiyetlerinden, Mehmed Âkif Ersoy'un yakın dostlarından Babanzâde Ahmet Naim, vefatının 80. yılı dolayısıyla Timaş Kitapkahve''de düzenlenen toplantı ile yâd edildi. Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği (ESKADER)''in düzenlediği ''Bâbıâli Sohbetleri''nde Babanzâde Ahmet Naim hakkında araştırmaları ve yazıları bulunan kültür tarihçisi Dursun Gürlek bir saatlik toplantıda, dinleyicileri tarihî bir yolculuğa götürdü. ESKADER Yönetim Kurulu üyesi Muhsin Duran''ın takdim ettiği toplantıya ilginin oldukça büyük olması bu coşkunun daha da artmasına vesile oldu.

Dursun Gürlek''in herkesi selâamlayarak başladığı konuşması sırasında zaman zaman anlattığı nükteler, misafirler arasında uzun tebessümlere sebep oldu. Dursun Gürlek büyük hadis âlimi Babanzâde Ahmet Nâim toplantısına da bir nükteli hâtıra ile başladı:

''Babanzâde Ahmet Nâim Efendi''nin küçük kardeşi İsmail Hakkı Baban vardır. Meşrutiyet meclisinde mebus, ittihatçıların mebusuydu yanlış hatırlamıyorsam. Meclis başkanı Ali Rıza Bey, meclisteki yoklamayı o gün büyük mutasavvıf Ahmet Amîş Efendi''nin halifesi Balıkesirli Abdülaziz Mecdi Tolun''a vermiş; yoklama vazifesini o gün o yapacak. Aynı zamanda Abdülaziz Vecdi Bey zabıt kâtibidir. İsimleri teker teker okurken sıra Babanzâde İsmail Hakkı Bey''e gelince ya nükte yapmak arzusuyla veya önceden aralarında geçmiş bir tartışmanın sevkiyle küçük bir intikam almak düşüncesiyle Babanzâde demesi gerekirken ''Yabanzâde'' diyor. Ama Babanzâde parmak kaldırıyor tek bir kelime ile tashih yapıyor; ''Babandır'' diyor. Bu, eskilerin ne kadar kıvrak bir zekâya sahip olduklarını gösteriyor.'' diyen Gürlek, nükte yapabilmek, latif latifeler söyleyebilmek için en az iki şart olduğunu bunların; keskin bir zekâ, ikincisi kültürel alt yapının zengin olması gerektiğini vurguladı.

1973''te mezun olduğu imam-hatip okullarındaki eğitim kalitesinin bugünün ilahiyat fakültelerinden daha yüksek olduğunu söyleyen Gürlek, ''Üzülerek söylüyorum ki üniversite sayısı artmasına rağmen eğitim seviyesi gittikçe düşüyor.'' dedi. Descartes için 20 cilt kitap yazılırken Türkiye''de dörtbaşı mâmur biyografi kitabı bulmanın zorluğunu sözlerine ilave etti. Fatih Sultan Mehmet Han''ın türbedarı Ahmet Amiş Efendi''nin torunu ile evli olan Babanzâde''nin en yakın dostlarından olması sebebiyle Mehmet Âkif''ten de geniş bir şekilde bahseden Gürlek sözlerine şöyle devam etti:

''Kuran-ı Kerim''in meâli Mehmet Akif Ersoy''a, Kuran-ı Kerim''in tefsiri Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır''a, Kuran-ı Kerim''den sonra en büyük kaynak olan hadisi şerif kitapları içinde en önemli yeri teşkil eden Sahih-i Buharî hadis külliyatının Arapçadan Türkçeye çevrilme işi de Babanzâde Ahmet Naim Efendi''ye verildi. Fakat Babanzâde Ahmet Naim Efendi bu vazifeyi tamamlayamadan vefat ediyor. Henüz 3. cildi yazdığı sıralarda 13 veya 14 Ağustos 1934''de pazartesi günü öğle namazının ikinci rekâtında secdede vefat ediyor. O bir ahlâk ve fazilet âbidesiydi. Osmanlı döneminde yaşı 63''ü geçen yaşlı kimselere yaşı sorulduğu zaman teeddüben yaşını söylemezlermiş onun yerine ''Evladım vakit geldi fakat davet vukû bulmadı, bekliyoruz.'' derlermiş. Mehmet Akif de 63 yaşında vefat etti. Şu güzelliğe bakınız ki Babanzâde Ahmet Naim Efendi ile ikisi bugün Edirnekapı Şehitliği''nde yan yana yatıyorlar.''

Mithat Cemal, Eşref Edip, Mahir İz, Tahirü''l Mevlevî, Hasan Basri Çantay, Abdülbaki Baykara başta olmak üzere Mehmet Âkif''in diğer arkadaşlarından da bahseden Gürlek, misafirlere, kaleme almayı düşündüğü yeni kitabı Mehmet Akif ve Aziz Dostları''nın müjdesini de verdi. Babanzâde için ''Sahabeden sonra en sevdiğim adam'' diyen Mehmet Akif''in Babanzâde''nin vefat etmesi sonrasında ''Evim, barkım başıma yıkıldı.'' dediğini nakletti.

Fatih Sultan Mehmet Han''ın türbedarı Ahmet Amiş Efendi ve kerametlerinden geniş bir şekilde bahseden kültür tarihçisi Dursun Gürlek, birçok tasavvuf büyüğü ve ilgi çekici meczup kıssalarıyla konuşmasına devam etti. Prof. Dr. Ahmet Güner Sayar''ın da kısa bir konuşma yaptığı toplantı sonunda dinleyicilerin sorularına cevaplar verildi. Programın ilerleyen dakikalarında Hanende Selçukhan Yılmaz, Tanbur''da Nesim İsa Enver ve Ritim''de Enes Durceylan''dan oluşan sanatçılar, tasavvufî eserlerden meydana gelen bir ilahi ve kaside demeti sundular. Genç sanatçıların seslendirdiği ilahilerin dinleyenler tarafından büyük bir beğeni ile takip edildiği gözlerden kaçmadı. Ertuğrul Arpat''ın okuduğu Aşr-ı Şerif ve Ahmet Yüter''in manzum dualarından sonra ve hâtıra fotoğrafı çekimiyle program sona erdi.

İLME ADANMIŞ BİR ÖMÜR

Babanzâde Ahmet Naim, 1872 yılında Bağdat''ta doğdu. Babası 'Baban' oğullarından son asrın tanınmış ilim ve idare adamlarından Mustafa Zihni Paşa''dır ki Mithat Paşa''nın Bağdat valiliğinde mektupçuluğunu yapmıştır. Tahsiline Bağdat''ta başlayan Ahmet Naim, Bağdat rüştiyesinin orta kısmını bitirdikten sonra İstanbul'a geldi. Galatasaray Sultanisi ve Mülkiye Mektebi''nde okudu. Bir ara Hariciye Nezareti Tercüme Kalemi''nde çalıştıktan sonra Maarif Nezareti Yüksek Tedrisat Müdürlüğüne getirildi. (1911–1912) Galatasaray Sultanisi''nde Arapça okuttu. (1912–1914) Maarif Nezareti Telif ve Tercüme odası üyeliğinde bulundu (1914–1915); bu görevini Darülfünun''un lağvedilmesine kadar (1933) aralıksız devam ettirdi. 1915 yılında Darülfünun Edebiyat Fakültesi''nde ders vermeye başladı. Fakültede mantık, felsefe, ruhiyat ve ahlak derslerini okuttu. Bir ara Darülfünun (Üniversite) rektörlüğünde de (umum müdür) bulundu. Doğu ve Batı kültürüne aşina olan Ahmet Naim, Arapça, Farsça ve Fransızca''yı çok iyi derecede bilmekteydi. Arap edebiyatından seçtiği ve tercüme ettiği parçaları 1901 yılında Servet-i Fünun dergisinde yayımlamaya başladı. Yazılarını "Bedayiu''l-Arab" başlığıyla neşretti. 1908'den itibaren çıkan haftalık Sırat-ı Müstakim (daha sonraları Sebilü'r Reşat) dergisinin hadis sayfasını Âkif'in ricası üzerine kendisi hazırlıyordu. Arapçayı iyi bilen Babanzâde, daha sonra kendini Hadis dalında iyi yetiştirdi. Türkiye Büyük Millet Meclisi''nde 21 şubat 1925 tarihinde Diyanet İşleri Reisliği bütçesi görüşülürken ilmiyeden Eskişehir Mebusu Abdullah Azmi Efendi 53 arkadaşının imzasıyla bir önerge sunmasının üzerine gerek Kur''an-ı Kerim''in ve gerekse İslâmî eserlerin Türkçeye tercümesine karar verilir. Bu kararın akabinde Diyanet Reisi Ahmet Hamdi Aksekili bu işi yürütecek ehil insanları tesbite çalışır. Uzun bir çaba neticesinde Kur''an mealini Mehmed Âkif Ersoy''a, Buhari''nin tercümesini de Babanzâde Ahmet Naim Bey''e verirler. Buhari Tercümesi görevini üstlenirken, meal yazması için Âkif'i kendisi ikna etmiştir. Babanzâde''nin ilmî şahsiyetini ön plana çıkaran diğer bir yönü de hiç kuşkusuz yukarıda da değinildiği gibi bir muhaddis oluşudur. Ahmet Naim''in bu yönü, Sahih-i Buhari''nin Tecrid-i Sarih Tercümesi''ne yazdığı mukaddimede ortaya çıkıyor. Yazdığı 500 sayfalık bu mukaddime, son derece önemli ve oldukça geniş bir hadis usulü kitabıdır. Merhum bu mukaddimeden sonra Tecrid-i Sarih''in iki cildini daha tercüme etmiştir. Maalesef bu eseri tamamlayamadan vefat etmiştir. Daha sonra bu tercüme işini Prof. Dr. Kâmil Miras devralmış ve bitirmiştir. Tamamlanan Buhari tercümesi, ''Tecrid-i Sarih'' olarak 12 cilt ve bir de fihrist olarak hizmete sunuldu. Ahmet Naim aynı zamanda felsefe alanında da kendini çok iyi yetiştirmiştir. Öyle ki ünlü Fransız filozoflarından George Fonsgrive''in bir eserini İlmü''n Nefs adıyla Türkçeye çevirmiştir. Bu eserle 1900 felsefî terime karşılık bulan müellifimiz, devrin ilim erbabı tarafından takdirle karşılanmıştır. Eserleri: Temrinat 1900, Mebadi-i Felsefeden İlm-ün Nefs (tercüme) 1915, İslâm'da Dava-i Kavmiyet 1916, Hikmet Dersleri (felsefe) 1919, İlm-i Mantık (tercüme) 1919, Tevfik Fikret''e Dair Filozof Dr. Rıza Tevfik Beyfendiye ( cevap) 1920, Ahlâk-ı İslâmiyye Esasları 1924, Kırk Hadis (tercüme) 1925, Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecridi Sarih Tercümesi 1-2 cilt 1928.


10 yıl önce