Marmara Üniversitesi Göztepe Kampüsü İbrahim Üzümcü Konferans Salonu''nda yoğun bir katılımla gerçekleştirilen programa Prof. Dr. Ali Murat Yel, Prof. Dr. Talip Küçükcan ve gazeteci Merve Şebnem Oruç katıldı.
Konferansta, geçmişten günümüze kadar İslamofobi''nin oluşumu, değişimi, ülkelerdeki ve toplumlardaki algısının nasıl şekillendiği konuşuldu.
Yeni Şafak gazetesi yazarı Merve Şebnem Oruç, Batı''da gerçekleşen bir çeşit saldırılardan sonra İslam''a bakışın nasıl olduğundan söz etti. Oruç, son günlerde sıkça tartışmalara neden olan Fransa''daki bir operadan burka giyen bir kadının çıkarılması olayına da değindi. IŞİD''in İslam adına yaptığı gösteriler sonucunda sakallı, burkalı insanlardan korku ve endişe duyulduğunu ve bu korku ve endişe sonunda alınan önlemlerin sonucunda Müslümanların haklarının kısıtlandığının görüldüğünü belirtti. Batı''da bir zamanlar Yahudi düşmanlığının fazla olduğunu söyleyen Merve Şebnem, Yahudilerin bunun üzerinden gelmek için kendi medyalarını kendi güçlerini göstererek üstesinden geldiklerini vurguladı. Müslümanların da ezilmemek için kendi seslerini daha çok duyurabilecekleri mecralar oluşturması gerekiyor. O turduğumuz yerden değil de biraz daha olayların içine girerek, bir şeylere katkı sağlayarak bunların üzerinden gelinebilir, ifadelerine yer verdi.
İslamofobi''nin tarihsel gelişiminden bahseden Prof. Dr. Ali Murat Yel, İslamofobi''ye tarihi açıdan bakıldığında her dinin kendisinden sonraki dini sapkın bir din olarak göstermesinin yaygın olduğuna bağlı olarak İslam''ın Yahudilikten sonra gelmesi onu diğer dinlerce sapkın bir din olarak göstermektedir, ifadelerine yer verdi.
İslamofobi ile ilk olarak haçlı seferleri sırasında karşılaşıldığını belirten Yel, Müslümanların kendilerinden daha iyi seviyede olduklarını gören Haçlılar, aşağılık, ezilmişlik kompleksine girip, Müslümanları karalama kampanyalarına başladıklarına vurgu yaptı.
Avrupalıların ve Batılıların hiçbir zaman kendilerinden olmayan insanlarla yaşamayı tecrübe etmediklerine de değinen Ali Murat Yel, Batı''nın bu yüzden İslam''ı büyük bir tehlike olarak gördüğünü ve öyle görmeye de devam etmekte olduğunu sözlerine ekledi.
Müslümanların başkalarıyla yaşamayı Osmanlı döneminde tecrübe ettikleri ve bu yüzden herhangi bir yabancılaşma ve dışlamada bulunmadıklarını da belirtti. Aslında Avrupalıların kendisinden olmayana hayat hakkı tanımaması, derinliği olmayan sığ bir anlayışa sahip olduklarını gösteriyor.
Sözlerinde Avrupa''daki yönetimlerin Müslümanlara davranışlarına da yer veren Yel, Avrupadaki politikacıların Avrupa''da yaşayan 15 ila 20 milyon Müslüman''la nasıl yaşayacaklarını, onlara nasıl davranacaklarını hala tespit edememelerinin, İslam düşmanlığının ne kadar derin olduğunun bir göstergesi olduğuna da vurgu yaptı.
Ali Murat Yel, son olarak Türkiye''de İslamofobi''nin olup olmadığı sorusuna ise şu cevabı verdi: ''Türkiye''de sadece medyada değil hayatın her alanında İslamofobi ile karşılaşılıyor. Karikatür dergilerinde, tv dizilerinde, kıyafetlerin değerlendirilmesinde bunları görmekte mümkün. Sadece başörtüsüne karşı yapılan bir mücadele değil bu, iş yerinde namaz kılınmasına izin verilmemesi de İslamofobik bir davranıştır.'' ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Talip Küçükcan, Batı''nın kendisini Roma''dan bağımsız görmediğini ve kendisini tanımlarken Hıristiyan ve Yahudi kimliğini kullandığını belirtti. Ayrıca Küçükcan, bugün Batının çoğulcu olduğunun görüldüğü ve Batı''nın, hep Batı merkezli düşündüğü, İslam dünyasının Batı''da hep negatif olarak anlatıldığı aşikârdır, sözlerine de yer verdi.
Konuşmalarının ardından konuklara Genç Vizyon Kulübü ekibi tarafından plaketleri takdim edildi.
