|

Düşünce haritalarının ölçeği muğlaktır

Şair Ebubekir Eroğlu'nun ilk baskısı 1997'de yapılan, ancak 1990'ların ilk yarısında yazılan makalelerinden oluşan Muğlak Ölçekli Harita adlı kitabı tekrar gözden geçirilerek yayımlandı. Eroğlu, yazıldığı dönemin Türkiye'sini tüm yönleriyle aktarıyor

İstanbul
00:00 - 4/02/2010 Perşembe
Güncelleme: 23:05 - 3/02/2010 Çarşamba
Yeni Şafak
Düşünce haritalarının ölçeği muğlaktır
Düşünce haritalarının ölçeği muğlaktır

H Ebuber Eroğlu'nun Muğlak Ölçekli Harita isimli kitabı zihinlerimizdeki harita ve ölçek kavramlarının yeniden tanımlamamızı salık veren bir çalışma. Kitap, öncelikle yazıldığını dönemin hem dünya hem de Türkiye açısından bakıldığında sosyal, siyasal, kültürel ve politik meselelerine odaklanmış olduğu izlenimi uyandırıyor. Fakat tarih süreklilik arz eden bir kurumdur. Bu kurumu oluşturan yapı taşlarının, tabiri caizse domino taşları gibi her taşın ayakta durmasının garantisinin diğer bir taşın ayakta kalmasına bağlı olması gibi bir birinden güvende durmasıdır. Hâliyle 1990'lardan bugüne dünyanın ve ülkemizin gündeminin birbirine bağlı bir seyir takip ettiğini görüyoruz. Söz gelimi Türkiye hâlâ AB'ye girme telaşı yaşıyor, hâlâ Gümrük Birliği'ne girmenin yankıları sürüyor, hâlâ ABD, Irak'a ve Afganistan'a asker yığıyor, hâlâ demokrasi, laiklik tartışmalarının sürüyor, hâlâ İslam coğrafyasının birliği konuşuluyor.

BEŞERİ DÜNYA HASSASİYETİ

Muğlak Ölçekli Harita'nın muhtevası tarihin sürekliliğini kendisine imkan bilerek güncelliğini koruyor. Sadece kitaba bu noktada bir itirazımız olduğunu belirtmemiz gerekiyor. Kitapta söz konusu edilen meselelerin hemen hepsinin bugün de söz konusu edildiğini görüyoruz dedik. Ancak Türkiye, 2002 Milletvekili Seçimleri'nden bu yana çok ciddi bir değişimin içine girdi. Eroğlu'nun harita kavramına getirdiği yeni tanımlar gibi AKP hükümetleriyle de sosyolojik ve politik kavramların anlam kaymasına uğradığını gördük.Ebubekir Eroğlu her şeyden önce bu kitabın yazarı olarak son on yıllık Türkiye fotoğrafının nasıl okunması gerektiğini anlatan bir makale ekleyebilirdi kitabına. Kim bilir belki böyle bir kitap yazılıyordur? Beşeri dünyadaki hassas noktaların bugünle aynı olduğuna işaret eden Eroğlu, buradan yola çıkarak ABD, Avrupa, AB ve bunların hem İslam'la hem de İslam coğrafyasıyla olan ilişkisini tartışıyor.

İSLAM İMAJININ ÇEKİCİLİĞİ

Eroğlu, İslam imajının çekicilik kazanmasını önlemek için Batı'nın teyakkuz halinde olduğunu ifade ediyor. Çekiciliğin sirayet edici olduğunu da söyleyen yazar, tüm dünya halklarının onurlu ve insanca yaşamasına cevap verecek kadar ekonomik bolluğun olduğunu, bunun sağlanabilmesi için de dünyaya ancak İslam'ın teklif edilmesi gerektiğine vurgu yapıyor. Ebubekir Eroğlu bu tür söylemlerden uzaklaşarak kendi kültürel ve tarihi değerlerimizin istikametinde gitmenin bu topraklarının selameti için daha hayırlı olduğunu kitabında sıkça vurguluyor. Eroğlu, Türk şiirine yaptığı katkılar kadar hem kendi ülkesinin hem de dünya ahvalinin insicamını çıkarabilmiş önemli bir entelektüel. Muğlak Ölçekli Harita da, bu iki kutba İslam'ı teklif edebilen cesur kitaplardan birisi.


İstanbul halkının hazin günleri

Kitapta, İslam coğrafyası konusu da kapsamlı ele alınıyor. Yahya Kemal, Yunanlıların Anadolu'yu işgal etmelerinin İstanbul halkının nazarında bir teessüre yol açmamasını şu ifadelerler anlatır: “Biraz iz'anı olan bir Türk, İstanbul halkının bu hazin günlerimizde bile devam eden gafletine baka baka teessüründen verem olur gider.” Ebubekir Eroğlu da bu sözü aynen İslam coğrafyasının durumu karşısında söylemektedir. Kitabın yazıldığı günleri tekrar hatırlayacak olursak, İslam coğrafyası bugünkünden çok daha ağır zulümlerle karşı karşıyaydı. Kitabın ismindeki harita kavramını somut bir biçimde ele alacak olursak eğer, ancak İslam coğrafyasını işaret eden harita diyebiliriz.


Tarihten kopmak toplumu zedeler

Tarihten kopmak, Eroğlu'na göre toplumdan kopmak anlamına gelir. Uluslararası sahada söz sahibi olmanın yolu kendi kültürüne ve tarihine sahip çıkmaktan geçer. Yine Eroğlu, önce toplumu oluşturan bireylerin hakları korunmalı, ardından ekonomiye el atılmalıdır düşüncesini taşıyor


14 yıl önce