|

Radyolu günlere özlem

Bir dönem müzisyenler radyolarda yetişiyordu. İzmir radyosunun kurucusu Cüneyt Orhon'u anlatan kitap da, hem musikiye şekil veren bir radyo ustasını tanımak hem o günleri anmak için farklı bir okuma sunuyor

Banu Doğan
00:00 - 4/02/2010 Perşembe
Güncelleme: 23:04 - 3/02/2010 Çarşamba
Yeni Şafak
Radyolu günlere özlem
Radyolu günlere özlem

Türk musıkisi açısından bambaşka bir anlamı vardır devlet radyosunun. Radyo, en az elli yıl boyunca bu musikinin en etkili yayın kurumu ve icra ortamıydı. Kendi icracısını kendi yetiştirmek zorunda kalan radyo, bu yöndeki faaliyetleriyle zaman zaman bir okul kimliği de kazandı. Radyonun musiki programları yeni bir icra biçimi de getirdi. Kısacası, “radyo musikisi” diyebileceğimiz yeni bir icra şekillenmiş musıki hayatında. ”Cüneyd Orhon Anlatıyor: Radyo Günlerim” ismli kitapta radyonun o parlak günlerini anlatıyor.

BİR VİRTÜOZUN ANILARI

Kitap, aynı zamanda özel bir virtüozun (çalgı) radyodan konservatuvara geçişinde yaptıklarının yazılı bir belgesi. Çalışmada, “Radyo Günlerim” adı altında Cüneyd Orhon'la, on altı oturum sonunda ortaya çıkan bir mülakat yer alıyor. Bu mülakat 1999-2000 ve 2000-2001 yayın dönemlerinde Açık Radyo'da “Radyo Anıları” adıyla yayımlanan uzun dizinin bir bölümü.

Cüneyd Orhon'un radyo ile ilk münasebeti daha doğrusu Radyo Günleri henüz onüç-ondört yaşlarında başlar. İşte bu dönemler İstanbul Radyosu faaliyetlerini düzensiz yürütür. 20 yaşına kadar kulağını süsleyen İtalyan şarkıları, gitar ve mandolin ezgileri, Schumann'ın şarkıları ileriki dönemlerde yerini, eşsiz büyülü klasik Türk müziğine bırakır. Seslerini çok beğenerek dinlediği Münir Nurettin Selçuk ve Safiye Ayla hayatında güzel sesler diyebileceği favorileri olur. Ve ilk derslerini Kemal Niyazi Seyhun'dan aldığı o kemençe aşkı başlar. İlk gerçek aşkıdır diyebiliriz. O derslerdeki büyülü tesirler O'nun bu kemençe dolu hayatında gerçek aşkıyla tanışmasını sağlar.

Kitabında Cüneyd hocanın dinlediği hatıraları, hatırladığı anekdotları ve Türkiye'deki radyo tarihindeki politik süreçleri açıklaması da kitaba ayrı bir hava, ağırlık kazandırır. Taksim hevesi ile dopdolu olan bu değerli üstad , mesleğe girişinin dönüm noktasını bayati makamını çalışıyla anlatır. Disipline edilen müzik yaşamında yer yer çalgı bilimi açıklar. Edebi alanda ise kemençenin içinde işlediği eserleri de incelediği verdiği örneklerde görülür. Radyo hayatındaki yaşadığı diline gelen nota temizleme, düzenleme, bant yayınlar, canlı yayınlar vb. terimleri açıklaması da bilgi gücünü de kanıtlar. En azından radyoyla mukayeseyi öğrendi. O, hayatın aslında ne kadar meşakkatli bir sabun köpüğü dünya anlamı taşıdığını içselleştirdi; o ruh olgunluğunda. Gazino yılları, kaşık kadar kemençeden Cüneyd Orhon'un devasâ ses tınısı yükseliyordu. Artık o bir kemençe fatihi idi.


İzmir radyosu kurulur

1952 yılında en nihayet İzmir Radyosunun ilk müzik yayınları şefi Cüneyd Orhon'du. Cüneyd Orhan için stresli, sorumluluğu bir hayli yüklü bir işti radyoculuk. 1975 yılında içinde yaşadığı hayat yelkenlisi onu son olarak kemençe hocalığı limanına yanaştırdı. Artık İ.T.Ü. Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı'ndaki hocalık yılları başlıyordu. Sohbetlerinde Sayın Cüneyd Orhon'un sanat kelimesine ne kadar sıkı sıkı bağlı olduğu anlaşılır.


14 yıl önce