|

Mülteci kampında sanat

Irak ve Filistin'den savrulup Ürdün'e sığınan ve yıllardır kamplarda yaşayan mülteciler, şimdilerde ebru teknelerine çiçek açtırmak, ahşaplara yeni bir çehre kazandırmakla meşguller. İHH'nın açtığı meslek edindirme kurslarında, sanatın teselli edici kollarına sığınıyor ve yaşadıkları olumsuz şartları biraz olsun unutuyorlar.

Emeti Saruhan
00:00 - 17/08/2008 Pazar
Güncelleme: 21:10 - 16/08/2008 Cumartesi
Yeni Şafak
Mülteci kampında sanat
Mülteci kampında sanat

Onlar savaşla birlikte ülkelerinden, doğdukları, kök saldıkları topraklardan kopartılarak başka bir ülkede mülteci kamplarında yaşamak zorunda kaldı. Bazıları bu kamplarda doğdu; vatanında gün batımı nasıldır, rüzgar sert mi, yumuşak mı eser hiç bilmedi. Irak ve Filistin gibi işgal edilmiş iki coğrafya arasına sıkışmış bir mülteciler ülkesi olan Ürdün'de, mülteci kamplarında yaşamlarını sürdürüyorlar uzun zamandır. Ancak şimdilerde ellerinde küçük pensler çeşit çeşit takı tasarımları yaparken, ya da ustaca ebru teknesine çiçek açtırırken görebilirsiniz onları. Zira dünyanın dört bir yanına yardım eli uzatan İnsan Hakları ve Hürriyetleri Derneği (İHH) orada da çalışmalar yapıyor.


HEM MESLEK HEM TERAPİ

Geçen yıldan bu yana uygulanan “Ürdün Yetim Merkezleri Meslek Edindirme Projesi” onları sanatın yaraları saran eliyle, içinde bulundukları olumsuz şartların etkisinden biraz olsun çıkarıp rehabilite etmek ve bir meslek edindirmek amacını güdüyor. Proje koordinatörü Abdullah Bayrak fikrin İslam Merkezi Derneği Sosyal İşler Müdürü'nün Türkiye ziyaretinde ortaya çıktığını söylüyor. O dönemde İsmek sergisi varmış. Sergiyi dolaşınca Ürdün'de böyle bir proje yapabiliriz diye düşünülmüş. İsmek, İHH ve partner kuruluşu “İslam Merkezi Derneği”nin işbirliği ile gerçekleşen proje kapsamında geçen yıl 100 katılımcı Takı, Ebru, Kumaş Boyama, Ahşap Boyama, Tezhip dallarının birinde eğitim görüp sertifika almış. Bu yıl da “Ürdün Yetim Merkezleri Meslek Edindirme Eğitmenleri Yetiştirme Projesi” ile geçen yıl ders alan öğrenciler arasından seçilen 7 Filistinli mülteci Türkiye'ye gelip öğretmen seviyesinde yetiştirilmişler. Ürdün'e dönüp başkalarını sanat ve meslek sahibi yapmak için çalışacaklar.


RESİM HERŞEYİ UNUTTURUYOR

1967 savaşında Ürdün'e sığınmış Filistin asıllı bir ailenin kızı olan Hale El-Feraine eğitmen sertifikası alanlardan biri. 1986'da Ürdün Amman'da mülteci kampında doğmuş ve ailesiyle birlikte hala mülteci kampında yaşıyor. Küçüklüğünden beri resme ilgisi olduğunu anlatan Hale “Resim benim için yaşadığım ortamı ve zamanı unutmanın bir yolu. Resim yaptığınız zaman yaşadığınız zamanı, şartları, durumu unutuyorsunuz. Kendi başına bir rehabilitasyon. Neden etkilenmişsem, bu bir ortam, bir his olabilir, onu yansıtmaya çalışıyorum.” diyor. “Hayatımız gerçekten sıkıntılı” diyen Hale'nin resme olan ilgisini çevresi bildiği için sanatla ilgilenmesi lüks bir istek gibi algılanmamış. Hale döndükten sonra da resim üzerine çalışmalarına devam edecek ve daha önceleri de yetim merkezlerinde verdiği resim derslerini daha sistemli ve akademik olarak verecek.


EBRU YAPMAK YOGA GİBİ

1964 yılında Beytüllahm doğumlu olan Zeynep Cibril ise 3 yaşındayken Amman'a göç etmiş. Evli ve 3 çocuk annesi. 17 yıl Sağlık Bakanlığı bünyesinde muhasebe bölümünde çalışmış ve emekli olmuş. 'Ben diğerlerinden daha şanslıyım, kampta yaşamıyoruz' diyor. Yetim merkezlerinde eğitici olarak görev yapan Zeynep, Ebru sanatını ilk duyduğunda 'su üzerine nasıl resim yapılır?' diye çok şaşırmış. “Ebru yaparken yoga yapıyor gibi oluyorum. Her gün daha fazla seviyorum. Buradaki hocalarım 'Ebru'yu Arap alemine tanıtmak sana düştü' diyorlar bana.” sözleriyle anlatıyor Ebruyla olan ilişkisini. Ebru'nun tarihini de araştırmış. Osmanlı'dan bu yana yapıldığını, evrakta sahteciliği önlemek için kullanıldığını öğrendiğinde ve arka planında böyle tarihi bir birikim olduğunu gördüğünde çok şaşırmış. Zeynep, ailesinin sanata olan düşkünlüğünü bildiği için Türkiye'ye gelme konusunda ona destek olduğunu ifade ediyor. Buraya öğretmen olmak için gelmiş Zeynep ama şimdi daha geniş düşünüyor. Diğer ülkelerde sergi açabileceğini düşünüyor. Zeynep, “Türkiye'nin sanatçı bir halkı var. Sanat Türkiye'deymiş diyorum geldiğimden beri. Hatta Türkiye'ye yerleşmek istiyorum ama eşimin üniversitedeki görevi nedeniyle gelmemiz mümkün olmadı.” diyor.


SANATA KABİLİYETLERİ VAR

Geçen yıl Ürdün'e giden öğretmenlerden Meryem Er “Büyük sanatçılar eserlerini hep sıkıntılı anlarında icra etmişlerdir. Filistinlilerin sanat kabiliyetleri ve el becerileri de gelişmiş” diyor. Ayşe Çalış ise Ürdün'de çok fazla zorluk çekmediklerini ve kültürümüzün yakın olduğunu anlatıyor. “Sanat başka yerlere ulaşmak için çok güzel bir araç. Ben web sayfaları olsun istiyorum. Böylece tüm dünyaya ulaşabilirler” diyor.



16 yıl önce