|

Pera Palas'ın sırları çözülecek mi?

Faaliyete geçtiği 1881 yılından bu yana gizemli olaylara sahne olan Pera Palas Oteli'nde geçtiğimiz hafta ilginç bir olay daha yaşandı. 28 yıldır kilitli unutulan bir oda tesadüfen bulundu. Odadaki eşyaların Pera'nın iki büyük efsanesi olan Atatürk'ün ölüm saatini gösteren Hint halısı ve ünlü polisiye yazarı Agatha Christie'nin otelde geçirdiği sır dolu 11 güne ışık tutması bekleniyor

Mahmut Sami Şimşek
00:00 - 18/11/2007 Pazar
Güncelleme: 23:59 - 17/11/2007 Cumartesi
Yeni Şafak
Pera Palas'ın sırları çözülecek mi?
Pera Palas'ın sırları çözülecek mi?

Geçen hafta İstanbul'un ilk lüks oteli Pera Palas'ta 1979 yılından beri kapalı olan bir oda açıldı. Gizemlerle dolu bu oda 28 senedir kapalıydı. Belki kilidi, bile küflenmiş bu odanın, bir hikâyesi var aslında. Yıllarca, açılmaması için kapısına bir dolap çakılmış olarak bekleyen bu gizemli odada polisiye roman yazarı Agatha Christie, otelin sahibi Misbah Muhayyeş ve hatta Atatürk'ün dahi kullanmış olduğu eşyaların bulunması merakı artırıyor.

1881 yılında Paris'ten İstanbul'a gelen Orient Express treni yolcularının kalmaları amacıyla, dönemin en pahalı ithal taşları kullanılarak yapılan Pera Palas Oteli 1950'lere kadar Ortadoğu'nun en gözde otellerinden biriydi. Bugün bile otelin mekanik ve elektrik donanımları, hatta kapı kollarına varıncaya kadar orjinalliğini koruyor. Filmlere ve kliplere dekor olan Türkiye'nin en eski elektrikli asansörü yine bu otelde. Oldukça zengin ve renkli serüvenleri olan Pera Palas'ın satılış hikâyesi dahi romanlara ve filmlere konu olabilecek derecede enteresan.

İşte o garip olaylar
Christie'nin sır dolu 11 günü

1926-1932 yılları arasında İstanbul'a defalarca gelen ve her geldiğinde Pera Palas'ta kalan meşhur dedektif romanları yazarı Agatha Christie, otelin sahibi olan Misbah Muhayyeş'in misafiri olarak Yeniköy'deki yalısında da kalmıştı. Christie “Orient Expres'te Cinayet” adlı romanını yazmak için İstanbul'a geldiğinde misafir olmuştu bu yalıda. Romanını ise Pera Palas'ta yazdı. Bilindiği gibi Agatha Christie 1926'da Londra'da iken 11 gün ortadan kaybolmuş, ve bu yok oluşunun sırrının bir anahtarda saklı olduğunu yazmıştı. İşin ilginç tarafı bundan sonrası…

411 numaralı oda

Agatha Christie'nin ölümünden sonra, onun ruhunu çağırdığını söyleyen Medyum Tamara Land, 7 Mart 1979 da Pera Palas'ın 411 numaralı odasında bir anahtar buldu. Bu anahtar otel sahibinin Yeniköy'deki Afif Paşa Yalısı'nın gizli bir odasını açıyordu. Ve bu gizli odada bulunan defterde, Agatha Christie'nin Londra'da 11 gün boyunca kayıp olduğu günlerde neler yaptığı tüm ayrıntıları ile anlatılıyordu. Tamara'ya göre Agatha, İstanbul'a gelip Pera Palas'ın 411 nolu odasında sır dolu 11 gün geçirmişti…

Bu sırları öğrenmek isteyen Warner Bros şirketi, Amerika'nın ünlü medyumu Tamara Land'a müracaat etti. Land'ın iddiasına göre Christie'nin ruhu, otelin 411 nolu odada bir anahtarda olduğunu söyledi ve tekrar ortadan kayboldu. Anahtar, 411 nolu oda kapısının arkasındaki parkenin altında idi. Medyum Tamara'nın yapmış olduğu ikinci bir ruh çağırma seansında Agatha'nın ruhu, “Anahtarın, otelin o günkü sahibinin (Misbah Muhayyeş) yalısında gizli bir odayı açtığını ve bu odadaki hatıra defterinde kaybolduğu 11 günün tüm ayrıntılarının yazılı olduğunu” söyledi... New York Times gazetesi, bu konuda yazılacak olan hikayenin yayın hakkı için 75 bin dolar teklif etmişti.

Şirket 1979 da İstanbul'a gelerek 411 nolu anahtarı gerçekten de buldu. Anahtarı satın almak isteyen şirket yetkilileri otelin o dönemki sahibi Hasan Süzer'in istediği iki milyon doları ödeyemeyince anahtar hadisesi de ortada kaldı. Pera Palas'taki anahtar bulunmuştu, lakin bu anahtarın açacağı kilit olan Afif Paşa Yalısı'ndaki gizemli oda, ve sırlı defter bulunamadı. Anahtar şu an bir bankanın kasasında muhafaza altında. Agatha Christie'nin Pera Palas'ta kaldığı oda ise, o günkü hali hiç değiştirilmeden günümüze kadar muhafaza edildi.

Oda verin yoksa oteli satın alırım

1915 senesinde, kılık kıyafetiyle fakir bir insan görünümü veren bir adam otele gelip bir oda istedi. Lakin resepsiyondaki görevliler, otelin pahalı bir otel olduğunu söyleyerek, otelin saygın müşterilerini de rahatsız etmemesi için bu dilenci kılıklı şahsa oda vermediler. Hatta oteli derhal terk etmesini ihtar ettiler. Bunun üzerine dilenci kılıklı adam personele şöyle dedi: “Hiçbir yere gitmiyorum. Ya bana bir oda verirsiniz. Ya da bu oteli satın alırım” İşte bu adam Rum Petros Bodosaki idi. Kayseri ve Mersin'de fabrikaları olan Bodosaki, dediğini yaptı. Ve o günlerde zaten kendi kendine bile yetmeyen ve imkansızlıklar içinde kıvranan oteli satın aldı. Otel, 1923 senesinde de devlet hazinesine geçti. Pera Palas'ın mülkiyeti halen devlet hazinesine ait.

Atatürk'ün ölüm saati Mihrace'nin halısında

Son bir Hadise: 1. Dünya savaşı sonunda İstanbul'un işgal yıllarında da Atatürk, bu otelin 101 nolu odasında kalmıştı. Atatürk'e ait 32 parçadan oluşan eşyanın sergilendiği odada en ilginç şey ise başucunda asılı olan bir halı. Pera Palas otelindeki tüyler ürpertici bu halının hikayesi şöyle:

1929 yılında zamanın Hindistan mihracelerinden biri Atatürk'ü ziyarete geliyor. Ve Atatürk'e unutulmaz ve kalıcı bir hediye vermek istiyor. Bunun için kahinine ilginç bir hediye hazırlaması emrini veriyor. Kahin de küçük bir halı dokutuyor ve mihraceye takdim ediyor. Halıyı çok beğenen Mihrace Atatürk'e hediye ediyor. Peki bunun neresi ilginç? İlginç olan halı değil, üzerindeki desen. Halının üzerinde bir saat motifi var ve bu saat 09:07 yi gösteriyor. Bilindiği gibi Atatürk'ün ölüm saati 09:05. Ancak beyin, kalp durduktan sonra 2 dakika daha yaşayabiliyor. Yani halıdaki saat Atatürk'ün beyin ölümünün gerçekleştiği saat. Ve saatin etrafı 10 adet kasımpatı çiçeğiyle süslenmiş.


16 yıl önce
default-profile-img