|

Aldatmak çok moda...

Toplumumuzdaki erkeklerin çoğuna bulaşan aldatma mikrobu hızla yayılmaya devam ediyor. Hal böyle olunca uzun zamandır moda olan eyleme Baykal da uymalıydı. Hesap edilemeyen gizli kalamayacağıydı. Hiçbir şeyin kalmadığı gibi. Yaşanan gizli ilişkinin aktörü parti lideri olunca (komplo ya da değil) olay sansasyonel biçimde ortaya döküldü. Oysa çevremizde gizli kalmış, sürüp giden o kadar çok aldatma ya da iki ev arasında yaşam hikayesi var ki. İlerlemiş yaşlarında değişiklik arama, kendini kanıtlama (kime kanıtlayacaksa) hevesiyle bu tuzağa düşenler pişman olsalar da yaraladıkları eşleri ve ailelerinin günahını nasıl ödeyecekler?

Saadet Berrin Üstüner
00:00 - 16/05/2010 Pazar
Güncelleme: 01:18 - 15/05/2010 Cumartesi
Yeni Şafak
Aldatmak çok moda...
Aldatmak çok moda...

Gizli kamera skandalının son kurbanı bu yanlışa düşerken, başına gelecekleri hesap edemedi mi acaba? Olcay Hanım'ın hissedecekleri, yaşayacağı travma aklına gelmemiş miydi hiç? İstifa edip gittiğinde nereye gitti? Eşinin yanına, evine. Tilkinin dönüp dolaşıp, gideceği yer kürkçü dükkanı misali. Aldatan erkekler de geri döndüklerinde artık hiçbir şey eskisi gibi olamıyor. Evlilik yara alıp, sallanmış, kadının gururu kırılmış, onuru yerle bir edilmiş oluyor. Nasıl bir ruh halidir ya da komplekstir ki insanın eşine bu saygısızlığı yaptırır? Beğenmiyorsan, evlenmeseydin. Evlendiysen, beğenmediğin yanlarına katlanacaksın. Katlanamıyorsan, adam gibi mağdur etmeden ayrılmayı da bileceksin. Son zamanlarda şahit olduğum o kadar çok örnek var ki. Önce bu tuzağa düşüyorlar, sonra 'Affet ben ettim sen etme' diyorlar. Gidecek yeri, ekonomik özgürlüğü olmayan, yıllarını bu evliliğe emek harcayarak geçiren kadınlar da mecburen durumu kabulleniyorlar.

Kadının fendi erkeği yenermiş. Gazeteler, köşe yazarları, olaya konu olan bayan vekilin son zamanlarda partisinin içindeki önlenemez yükselişini yazıyorlar. İtalyan Başbakanı Berlusconi sevgilisini bakan yapar da bizim siyasetçimiz özel kalemi yapamaz mı?

Toplumumuzun değer yargıları o kadar değişmiş ki, yapan kişi önemli bir siyasetçi olunca, olay komplo mu, değil mi tartışmasından öteye geçemiyor. Aynı olay muhafazakar bir siyasetçinin başına gelseydi değerlendirme hangi yönde olurdu acaba? Eşinin başörtüsü, kıyafetleri konu yapılır, aldattığı kadının güzelliği, özellikleri ön plana çıkartılır, mevzu başka mecralara çekilirdi?

Başbakan Erdoğan'ın bu konudaki hassas tavrı, affetmezliği yakın çevresi tarafından çok iyi biliniyor. Geçmişte Konya Milletvekili, Halil Ürün'ü benzer bir olaydan ötürü nasıl da bir kalemde silivermişti. Başbakan'ın da eşinin de bu konuda zaafı olan vekilleri ya da yakın çevresindeki dostlarını en özel günlerinde protesto ederek yalnız bıraktıklarını biliyor musunuz? Emine Hanım'ın bu konudaki hassasiyeti ve özeni, iyi bir Müslüman kadın modelidir.

Nefislerine yenik düşen erkekler, makamlarından mevkilerinden, ailelerinden olup, ağır bedeller ödüyorlar, sonunda kürkçü dükkanına geri dönen hovarda kocalar gibi, meşhur siyasetçimiz de dönerse hiç şaşırmayın. Kendisinin dahi; komplo teorisinden öteye taşınmayan bu çapkınlığa, insanların gösterdiği müsamahaya şaşırdığını söylediği beyanatı var. Bu da toplumumuzda yerleşmiş 'Erkektir yapar, elinin kiri' düşüncesini yansıtıyor. Evinin önünde 'İnadına Baykal' diye nara atan partililerin durumu 'inadına kocam' diyip aldatılmayı affeden çaresiz kadınlarımıza benziyor.

Bir başka açıdan ünlü siyasetçinin başına gelen aldatılan kadının intikamına benziyor olmasın. Parti içinde hiç kimsenin başkaldırısına izin vermemesi üzerine düzenlenmiş bir komplo olamaz mı? Hesap ne olursa olsun, ortada bir çirkinlik bir yakışıksızlık var.

Aldatan ya da gizlice tekrar evlenen beyefendiler, bazen çocuklarımızı dahi bu çirkin sırra ortak edip, anneleriyle aralarına aşılamaz engeller koyuyorsunuz. Çocuk biliyor, anne biliyor, ikisi birbirine acıyıp oyun oynamak zorunda kalıyor. Kazandığınız paraların, statülerin ilk atlama taşı, evinde namusuyla oturan eşleriniz olmasın. Bu hakareti onlara yapmayın. Aldatırken; kendinizi, çocuklarınızı aldattığınızı unutmayın. Belki farklılık, değişiklik arıyorsunuz ama yine de şeytana uymayın. Hırsızlık yapmak, içki içmek haramken zina değil mi? Dini nikah kıyıyorum diyerek ikinciye evlendiğiniz kadınları mübah görmeyin. Bazen onları dahi mağdur ediyorsunuz. Kaç taneniz ikinci eşe nikah kıyarken birincisinden izin aldı. Normal şartlarda hangi kadın böyle bir duruma razı olur? Olağanüstü durumlar dışında dinimizin asla cevaz vermediği bu durum acaba kaçınızın mecburiyetiydi? Din alimlerinin olağanüstü durumlar dışında, uygulanamayacağını söylediği bu eylem, nasıl bu kadar kabul görür hale geldi.

Sanmayın ki malum siyasetçinin evli bir kadınla yaşadığı yasak ilişkiyi islami kurallar çerçevesinde yapılan ikinci evliliklerle bir tutuyorum. Çünkü içinde bulundukları siyasi geleneğin, yıllardan beri diline pelesenk ettiği, Müslüman erkeklerin; ikinci eşleri ya da 'Taaddüdü Zevcat' meselesi şimdiye dek tek tutar dallarıydı. Akıllarınca; İslamiyetin cevap veremediği tek konuydu. Hem cinslerine ikinci eşlerinin hesabını soranlar kendileri acaba evlilik dışı kaçıncı ilişkinin keyfini sürmekteydiler; kameralara yakalanmadan, ekranlara yansımadan? Dahil oldukları, zihniyet, seviyesizce yaşanan bu olayın faturasını da muhafazakar kesime, 'müslümanlara' kesmenin derdindeyken, onu bile beceremeyip, yüzlerine gözlerine bulaştırmış görünüyor. Daha kısa bir süre önce kara çarşaf yırtıp üzerinde tepinenler şimdi belki beyaz çarşaf üzerinde de tepinip, yakarak aynı gösterileri düzenlerler.

Aldatılan kadınlar, sakın ola kendinizde bir eksiklik, yanlışlık arama, durumu kabullenme yoluna gitmeyin. Eşinizin fıtratında bu varsa siz engel olamazsınız. Aldattığı kadının, sizden daha güzel ya da daha özel olduğunu düşünüp suçluluk psikolojisine kapılmayın. O, sizi beğenmediği ya da sevmediği için aldatmıyor. Sadece modaya(!) ayak uydurmaya çalışıyor, o kadar. 'Türkiye'nin en güzel kadını' Hülya Avşar bile aldatılmadı mı?

Dış görüntülerinden inançları asla belli olmayan (eşim de dahil), sakallarını, bıyıklarını modaya feda eden(!) muhafazakar beyler. Giydiğiniz pahalı takım elbiseleriniz, marka ayakkabı, kemerleriniz, son model arabalarınızla gayet karizmatik(!) oldunuz. Karizmanızı(!) olamayacak ilişkilerle çizdirip, değişiminizin faturasını eşlerinize kesmeyiniz...



14 yıl önce