İsviçre Alplerinde doğup bütün Batı Avrupa'yı dolaşan Ren Nehri'nin kıyısına kurulmuş, yarım milyonu aşkın nüfusuyla Almanya'nın en önemli moda kenti Düsseldorf, Napolyon'un o tarihi benzetmesiyle anılmayı hak ediyor; 'Düsseldorf, Almanya'nın küçük, güzel Paris'i'… Doğası, tarihi eserleri ve bütün bir yıla yayılan sanatsal etkinliklerinin yanı sıra Avrupa'nın en önemli fuarcılık şehirlerinden biri olarak çok sayıda uluslararası fuara ev sahipliği yapan Düsseldorf pek çok açıdan görülmeyi hak ediyor.
Şimdilerde hemen hemen Türkiye'nin bütün havalimanlarından doğrudan uçuş yapılabilen Düsseldorf, kendini en iyi yılın mayıs-eylül aylarında gösteriyor. Bu sıralar gitmek en iyisi. Rotasını Düsseldorf'a çevirenlerin akıllarında tutması gereken bu ayrıntıya dikkat etmenizi öneririz zira kış aylarında Erzurum'da bile görmediğiniz soğuklara burada yakalanmanız mümkün.
Düsseldorf, İstanbul kadar olmasa da, boğazı andıran Ren Nehri'nin etrafında kurulmuş lüks bir şehir. Avrupa'nın moda şehri denilmesi boşuna değil. Dünyanın önde gelen bütün markalarının satış noktalarını kolaylıkla bulabileceğiniz Düsseldorf, pahalı bir şehir. Sakinleri ise moda dergilerinden fırlamış gibi şık insanlar. Bu açıdan tam bir sosyete kenti. Almanya'nın diğer şehirleri gibi Düsseldorf da 'Türk mucizesi'nden nasibi almış. Dil probleminden endişe edenler için şehrin rahatlatıcı bir özelliği var. Şehirde her an bir Türk'e rastlamanız mümkün. Köln'e 50 km uzaklıktaki Düsseldorf'un şehir merkezindeki bazı caddelerinin neredeyse bütün esnafı Türklerden oluşuyor. Anadolu Market, İstanbul Kebap, Yıldız Baklava gibi pek çok tabelayla karşılaşmaya hazırlıklı olmalısınız. Özellikle şehirdeki bütün taksiciler Türklerden oluşuyor. Yaşayacağınız hiçbir dil problemi yok.
Dünya çapında düzenli olarak yapılan 'En yaşanılabilir şehirler' sıralamalarında her yıl üst basamaklara tırmanan Düsseldorf'da, toplu taşımanın da dünya standartlarının üstünde olduğunu söylemeliyiz. En dar sokaklarına kadar tramvay ağlarıyla örülü olan şehrin sakinleri de, diğer Alman şehirlerinin aksine yabancılar konusunda çok daha geniş bir hoşgörüye sahipler. Merkezi konumu sebebiyle şehirden trenle bütün Hollanda ve Belçika şehirlerine 2 saatte ulaşmak mümkün. Düsseldorf, diğer Avrupa şehirlerine gitmek için de önemli bir aktarma noktası. Önemi elbette Almanya'nın üçüncü büyük havalimanına sahip olmasından kaynaklanıyor zira diğer Avrupa şehirlerine oldukça ucuz fiyatlara bilet bulmanız mümkün.
'Eski şehir' olarak ifade edebileceğimiz Altstadt, yolunu Düsseldorf'a düşürenlerin ilk görmesi gereken yerlerinden biri. Bu büyük moda şehrinin tarihine ve kültürüne yolculuğu, bütün boyutlarıyla yapmanız mümkün. Şehrin her tarafına yayılmış parklar ve yeşil alanlar, bir gün Türkiye'de de görmeyi ümit edeceğiniz türden güzellikler sunuyor ziyaretçilerine. Düsseldorf'u, fuar ve moda şehri olduğu kadar Almanya'nın eğlence şehri olarak da ifade edebiliriz. Şehrin her ziyaretçisini ağırlayan karnavalı, Lunapark neredeyse Düsseldorf'la özdeşleşmiş durumda.
Dünyanın en büyük fuar alanlarından biri olan Messe Desseldorf'u içinde bulunduran şehir, yılın her ayı düzenlenen uluslararası fuarlar dolayısıyla yüzbinlerce ziyaretçiyi ağırlıyor. Bu açıdan merkezdeki otel fiyatlarının biraz pahalı olacağını önceden bilmek gerek. Sadece iki günlük bir gezi turuyla bu küçük, düzenli ve güzel Alman şehrini baştan sona gezebilirsiniz. Tabi yola çıkmadan önce geniş bir ön çalışma yapmanız gerekiyor. Çünkü Düsseldorf'ta görülmesi gereken oldukça çok sayıda yer var. Düsseldorf'un görülmesi gereken bütün güzel başlıklarını bir kenara bırakabilirsiniz. Ama Düsseldorf'a, sadece yegâne güzelliği olan Ren Nehri kenarında bir akşam gezintisine çıkma keyfini yaşamak için bile gidilebilir.
