Mustafa Akar: Bir izleyicimiz şöyle yazmış bir yerde, ‘Ne güzel, üç adam çıkmış havadan sudan konuşuyorlar bir de üstüne para alıyorlar.’ (gülüyor) Meselenin aslı şu; sen kayıt tuşuna basmadan önce de zaten bir şeyler konuşuyorduk burada. İki üç kişi bir araya gelince sohbet edersin zaten.
Melih Tuğtağ: Aslında yapmak istediğimiz şey de buydu. O yorumu alınca, tamam dedik doğru gidiyoruz.
Furkan Çalışkan: Kendi aramızda nasıl konuşuyorsak, ne muhabbet ediyorsak genel olarak onu yapmak istedik. Şimdi herkes birbirini sorguluyor bu çağda. Sosyal medyanın tüm başlıklarında, herkes soru soruyor, herkes birbirini sigaya çekiyor. Biz insanları değil meseleleri sorgulamaya çalışıyoruz. Onu da ‘uzman’ ya da ‘analist’ sıfatı ya da iddiasıyla yapmıyoruz. Biz üç şair, her şeyi bilen mükemmel adamlar olarak orada değiliz, çıktık ve memleket meseleleri hakkında konuşuyoruz.
Mustafa Akar: Valery diyor ya, “Şiirin üçte biri ilhamdır, geri kalanı şairin çalışmasıdır” diye, bizimki biraz da o. Biz bir plan dâhilinde çıkıp sohbet ediyoruz.
Melih Tuğtağ: Yine anektod yaptı. (gülüyor)
Mustafa Akar: Hocam anektodsuz iş olmaz, biz öyle bir kültürden geldik. Konuştuğun her şeyi kitabi bir yere dayandırmak zorundaydın bizim zamanımızda. Şimdi ortam rahat, sallayan sallıyor.