|

Bizimkisi yüksek sanat

“Martı Klasikleri” adlı klasik müzik konserleri üçüncü sezonun ilk konserinde Soprano Ece İdil ve arp sanatçısı Şirin Pancaroğlu’nu ağırlıyor. Arpı Türkiye’ye sevdiren Pancaroğlu, popüler kültürün yüksek sanatı asla etkileyemeyeceğini söylüyor.

Yeni Şafak
04:00 - 11/01/2015 Pazar
Güncelleme: 17:41 - 10/01/2015 Cumartesi
Yeni Şafak

Martı İstanbul Hotel ile Lila Müzik işbirliğinde gerçekleşen “Martı Klasikleri” adlı klasik müzik konserleri üçüncü sezonunda birbirinden değerli sanatçıları ağırlamaya devam ediyor. Martı Istanbul Hotel’de, 13 Ocak Salı akşamı saat 20.00’da Soprano Ece İdil ve arp sanatçısı Şirin Pancaroğlu sevenlerine çok özel bir dinleti sunacak. İlk kez bir araya gelecek olan İdil ve Pancaroğlu, müzikseverlere Schubert’ten Brahms’a, Debussy’e, Faure’den Lorca’ya,  liedlerden milongolara geniş bir coğrafyadan özel bir dinleti sunacak. Müziğin popüler kültürden etkilenmediğini söyleyen Pancaroğlu, “Popüler kültürün yeri ayrı, bizim yaptığımız yüksek sanat olarak tabir edilen şeyin yeri ayrı. Bu farkı kültür politikaları gözetirse sorun yok. Gözetmiyorsa sorun var. Yani sorun popüler kültürde olamaz; sorun, aradaki farkı ve toplumların farklı ihtiyaçlarını gözetmeyen politikaları üreten insanlarda” diyor.


YENİ BİR DEVİR

Arp Türkiye’de çok bilinen bir enstrüman değil. Pancaroğlu dünyaca bilinen arp sanatçımız olarak bu enstrümanı tanıtmayı ve sevdirmeyi kendisine bir görev addediyor. Arpın tanınması için verdiği emekler de boşa gitmiyor açıkçası. Arp Türkiye’de üretilmiyor, taşınması zor ve ithal edildiği için de maliyetleri yüksek bir saz. Ancak Pancaroğlu’nun kurucusu olduğu Arp Sanatı Derneği İzmirli müzisyen Bora Uymaz’ın da yardımıyla mandallı arpların Türkiye’de yapılmasına önayak oluyor. Artık mandallı olarak tabir ettiğimiz arplar ülkemizde üretiliyor ve temini madden ve de lojistik olarak çok daha kolay. Böylece yeni bir devrin başladığını ve bundan çok memnun olduğunu dile getiren Pancaroğlu, hem dernek olarak hem de şahıs olarak bu işin peşini bırakmayacağa benziyor.


ZORUNLU TERCİH

Ece İdil, Türkiye’nin önemli sopranolarından. Müziğe arpla başlayan İdil'in halası ülkemizin ilk arpisti Uğurtan Aksel. Ailesi İdil daha sekiz yaşındayken arp çalmasını öngörüyor. “Her Cumhuriyet dönemi aile yapısındaki kız çocuk ya piyano çalar ya bale yapardı” diyor İdil. Onun kaderi de böyle gelişiyor. Enstrüman seçme gibi bir lüksü olmuyor anlayacağınız. Lise bitip konservatuara girme zamanı geldiğinde bir bakıyorlar yeni açılan konservatuarda arp bölümü yok. İdil de operaya yöneliyor. Zaten müzik kulağı var. Sesi olduğunu da orada keşfediyor. Her şancının, ses eğitimine başlamadan önce mutlaka bir enstrüman çalması gerektiğini söyleyen İdil, “Arp içimde, yüreğimde ve yanımda müzik yapabileceğim bir enstrüman olarak kaldı” diyor.


MÜZİK BİRBİRİNİ DİNLEMEK

Pancaroğlu için “Tüm çalışmalarını ve müziğe geniş açıdan bakışını takip ettiğim ve takdir ettiğim bir sanatçı. O her tür enstrümanla ve ses ile çok çalıştığından birlikte müzik yapma yetisi zaten var” yorumunu yapıyor İdil. Sahnedeki uyumu ise fikir birliktelikleriyle yakalıyorlar. Pancaroğlu, bir mizanseni kurguluyor ve atmosferi yaratıyor. İdil, sürekli onu dinliyor ve piyano eşliğindeki gibi başını alıp gitmiyor. “Çünkü arp pedalları nedeniyle ton değişikliklerinde zorlayıcı bir saz.  Müzik zaten bu, birbirini dinlemek. Uyumumuzu dinleyici takdir edecek” diyor. Çok romantik, biraz kronolojik, bol melodilerle her ülkeden birer lied  örneği verip başka ülkeye geçiyorlar. 1800 sonlarından 1900 sonlarına doğru ne kadar arpejli lied örneği varsa küçük bir demet olarak sunuyorlar.

#martı klasikleri
#soprano
#ece idil
#şirin pancaroğlu
9 yıl önce